16.Bölüm

225 99 14
                                    


Geçmiş, gerçekten geçmişmiydi?
Bitmişmiydi gelecek ile olan kavgası?
Peki kimdi kazanan..
Gelecek olanın geçmişi mi daha acımasızdı, yoksa geçmişin yaşananları mı?
Hangisi daha çok yaralardı insanı?

                         🍁🍁🍂🍂

Annemlerin seslenmesiyle Uraz'a cevap vermeyip kendi arabamıza doğru yöneldim. Şuan aklımda ki tek sorun evde vereceğim hesaptı. Tek umudum ise Deryanın güzel bir yalan bulmuş olmasıydı. Annem ve babam bana neden burada olduğumu sormadıklarına göre bir şeyler uydurmuş olmalıydı Derya. Hadi bakalım Gizem gazan mübarek olsun.

Eve geldikten sonra annem ve babamdan bir ton azar ve artı olarak nasihat işitmiştim. Allah'tan sadece Uraz'ın üzerine 'yanlışıkla' içecek döküp ondan dolayı bir tartışma çıktığını ve olayın büyüyüp şikayetçi olduğunu biliyorlardı. Saat artık 12'ye gelmişti. Yarın sabahın köründe gitmem gereken bir okulum olduğu için ailemin kınayan bakışları altında odama yönelmiştim. Üzerimdekileri çıkarıp kısa bir duş aldıktan sonra rahat bişeyler giyip yatağıma yattım. Yorucu bir gün olmuştu. Önce okulda Uraz ile tartışmam ardından otobüste Burakla karşılaşmam, Suna hanımla görüşmem ve cafede yaşananlar. Bir günde bir aylık olay yaşamıştım. Haliyle buda beni yormuş kendimi uykunun kollarına atmama sebep olmuştu.

Yine bir kabus nedeniyle ağlayarak uyanmıştım güne. Yatağımın yanında ki komodinin üzerindeki telefonuma uzandım. Saat daha 5'ti. Tekrar uyuyamayacağımı bildiğim için belki bilmiyorum tekrar o kabusa dönmemek içinde olabilir, terden sırılsıklam olmuş saçlarımı tepemde bir topuzla birleştirip yatakta oturur bir pozisyona geldim. Okula gitmeme daha iki üç saat falan vardı. Dün gece duş alamama rağmen tekrar duş almak için banyoya yöneldim. Bu halde rahat edemezdim.

Duş aldıktan sonra tekrar odama gelip hala daha bolca vaktim olduğu için en son okuduğum kitabımı alıp kaldığım yerden okumaya devam ettim. Saat yediye gelirken artık okul için hazırlanmaya başlamıştım. Annem bu  saatte kalkıp hazır olduğumu görse şok geçirirdi kadıncağız. Suna hanımın verdiği ilacıda içip odadamdan çıktım. Günde bir kere sabahları aç karnına içmem gerekiyordu. Merdivenlere yönelmiştim ki karşımda annemi görmemle durdum.

"Tövbe estağfurullah. Ben daha uyanamadım mı acaba?"

Annem merdivenleri çıkarken karşısında beni görmesiyle kendi koluna bir çimdikleyip ahlayıp acıdığı için ovalamaya başlamıştı bu seferde.

"Ay yok uyanamıyorum bir türlü."

"Anne iyimisin? Niye çimdikliyorsun kendini sabah sabah ya."

Annem kaşlarını daha da çok çattı.

"Kız sen gerçekmiydin?"

"Yok anne ben aslında bir hayaletim ve seni kaçırmaya geldim. Ay anne ya ne diyorsun sabah sabah anlamadım ki?"

"Ay lama anneye ay'lama. Seni bu saatte ayakta görmeye alışık değilim kızım. Hala uyuyorum sandım. Ya da dur ya ben bir dokunmayın sana hala şüphelerim mevcut. Gel kız."

Annem ile olan yine değişik bir sabahın ardından Derya ile okula gelmiştik. Bizden biraz sonra Mert'de gelmişti. Her zamanki bankta oturup Deryanın Mert'e dün olanları anlatmasını dinliyordum. Derya'nın her anlattığıyla Mert şoklardan şoklarda giriyordu. Yeri geliyor kaşları çayılıyordu yeri geliyor sırıtıyordu.

"Kızım siz manyak mısınız. Hadi üzerini batırdınız adamın bilmem kaçıncı kez de güzelim arabadan ne istedin. Ya şikayetini geri almasaydı. Hadi onu da geçtim onun birde masrafını karşılaması var. Nasıl ödeyecektiniz hanfendi."

SİRİUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin