4ー

8.1K 722 586
                                    

4ー Yarın seni izlemek için orada olacağım.

-the neighbourhood, sweater weather-

Ders notlarını, bir bölüm arkadaşımdan almıştım. Not tutmayı gereksiz buluyordum ve sevmiyordum. Ders bile çalışırdım ama not tutmak benim için resmen büyük bir işkence gibiydi.

Notları çantama yerleştirme gereği duymadan elimde tutarak kampüs çıkışına ilerliyordum ki Doyoung önümü kesmişti.

Onunla aynı bölümdeydik, ama o benden bir dönem büyüktü.

"Ne vardı Doyoung sunbae-nim?" dedim ve kollarımı önümde birleştirdim. "Dünkü kutlama partisinden neden erken ayrıldın Hyunjin." demesiyle duraksamıştım.

"Seni merak ettik arkadaşlarla. Normalde içmeyi sevdiğinden ötürü hiç erkenden ayrılmazdın."

Aklıma ilk geleni söyledim. "Keyfim pek yoktu sunbae. Fark ettiysen sadece iki ya da üç bardak bira içmişimdir. Normalde asla bu kadar az içmezdim ama..." dedim ve bıkkınlıkla nefes verdim. "Keyfim gerçekten hiç yoktu."

Neden Jeongin'leydim dememiştim?

"Ah evet, cidden hala daha biraz dalgın duruyorsun. Git ve dinlen hemen Hyunjin, yarın diğer maçımız var. Ve sen kaptanımız olarak maçı taşımalısın." dedi ve gülümseyip koluyla omzuma hafifçe vurdu.

Ben de hafifçe gülümsedim ve kafamı biraz eğerek teşekkür ettim. "Öyle yapacağımdan emin olabilirsin sunbae-nim."

.

"Hyunjin-ah! Bugün çamaşır sırası sende, unutma!" diye bağıran oda arkadaşlarımdan birisi olan Yangyang'a çevirdim kafamı.

"Sen benim yerime yapsan olmaz mı Yangyang?" dedim dudaklarımı büzüp. "Bir kereliğine sadece. Lütfen. Şu an gerçekten çok ama çok uykum var."

"Dün bizden erken ayrıldın oysaki." diye mırıldanmıştı Jaemin.

"Her seferinde öyle deyip bütün işlerini bana kitliyorsun. Hizmetçin değilim, koca kıçını kaldırıp çamaşır işini hallet Hwang." diyen Yangyang'la beraber, yatağımdan kalkıp aşağıya atlamıştım.

"Çamaşırları yerden toplamayacağım, kim önceden, yapması gerektiği gibi sepete attıysa o kazanır." diye mırıldandım ve çamaşır sepetini elime aldım.

Dört erkek bir odada kalmak işkence gibiydi. Kimse iş yapmak istemiyor, yaparsa zorla yapıyordu. Ben de dahildim buna tabii ki.

Ama herkes üzerine düşen görevi maalesef ki yapmalıydı.

Siyah dar kot pantolonumun üzerine ellerimi sildim ve sepeti alıp cebime jetonlardan bir tanesini koydum.

Odadan çıkarken Donghyuck seslenmişti. "Benim kıyafetlerimi almamışsın Hyunjin!"

"O zaman almam gereken yere koysaydın Donghyuck, bu benim problemim değil." dedim ve omuz silkip bodrum kata yürümeye başladım.

Bodrum katta, tüm erkek yurt öğrencilerinin -erkek ve kızlarınki, bunda da ayrıydı- çamaşırlarını yıkaması için büyük bir çamaşırhane vardı.

Bir sürü çamaşır ve kurutma makineleri yanyana dizilmişti, ve bunları kullanmak için tanesi 2 dolar olan küçük jetonlardan almamız gerekiyordu.

Çamaşırhaneye girmemle beraber bomboş olduğunu gördüm. Normalde burası öyle kalabalık olurdu ki boş çamaşır makinesi görmeniz imkansız olurdu.

acquainted 'hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin