11ー

6.9K 583 234
                                    

11ー Yakalanmadık, kolay oldu.

-ariana grande, into you-

selamlar👊🏻👊🏻

slow update fici, istekleriniz sayesinde iki günde bitireceğiz arkadaşlar agdkwgswvskqvsn

bu kadar istediğinize göre çok çok yorum ve vote gelecek anladığım kadarıyla :))))

neyse, coğrafya çalışmamın hemen ardından yazdım bu bölümü, umarım severek okursunuzz♡

Mesajla saat kaçta buluşacağımızı ayarlaştırmıştık ve saat yaklaştığından dolayı üzerinde rahatça uzandığım ranzamdan aşağıya atlamıştım.

Üzerimdeki siyah dar, üzerime yapışan kot pantolonumu ve içimdeki beyaz tişörtü zaten hali hazırda değiştirmemiştim akşam buluşacağımızı bildiğimden. Yine de boy aynasından gözlerimi üzerimde gezdirdim.

Siyah uzun saçlarım, saatin gelmesini beklerken yatağımda yatıp yuvarlandığımdan oldukça karışmıştı.

Ama yine de güzel gözüküyordum. Ki güzel gözüküp gözükmememin bir önemi de yoktu. Randevuya çıkmıyordum, her zaman buluştuğumuz gibi Jeongin ile buluşacaktık sadece.

"Bir yere mi gidiyorsun Hyunjin-ah?" diyen Yangyang'ı duymamla göz devirip aynadaki yansımamdan çektim gözlerimi ve arkamdaki kanepede yaygın bir şekilde oturan Yangyang'a çevirdim.

"Kafeteryada oturduğumda çakmağımı düşürmüşüm. Onu alacağım." dedim basitçe.

Omuz silkti. "Yakalanma sakın. Bu saatlerde odaların dışında olanlar ceza alıyorlar, biliyorsun."

Hala ısrarla arkadaşım olan insanların gözlerinin içine bakarak yalan söylüyordum. Ve yalan söylemekten nefret eden bir insandım. Hayatım boyunca doğru düzgün yalan söylememiştim, çünkü sevmiyordum işte.

Ama Yang Jeongin beni buna mecbur kılıyordu.

Soğuk olacağını düşündüğümden üzerime siyah deri ceketimi de giydim ve siyah postallarımı giyerek anahtarımı cebime attım. Odadan kimsenin fark etmemesi için yavaşça çıkıp kapıyı sakince arkamdan örttüm.

Etrafıma bakınarak ama oldukça rahat bir şekilde merdivenlere vardım ve kafeteryanın olduğu kata indim.

Kafeterya kapalı olduğundan haliyle her yer kapkaranlıktı. "Hyunjin, gel!" diye fısıldayan Jeongin'in sesini duyduğumda, hemen önümdeki erkekler tuvaletinin otomatik yanan ışığı yanmış ve Jeongin kafasını tuvaletin kapısından çıkartıp benimle göz göze gelmişti.

Yanına ilerlediğimde ve içeriye geçtiğimde büyük kapıyı ittirerek kapatmıştı.

Kapıyı kapatmasından faydalanıp birden onu omuzlarından duvara sertçe ittirdiğimde gülümsemesi büyümüştü.

"Sevgili olaylarını hala yalanladığını görmedim. Birkaç haftadır sevişmememiz, sana cezalarımı unutturmuş anlaşılan Yang. Yoksa bu denli cüretkar olmanın başka bir açıklaması olamaz." dediğim ve üzerine doğru yürüdüğümde dilini dudakları üzerinde gezdirmişti.

"O zaman beni tekrar cezalandırabilir misiniz efendim?" dediğinde sırıtışım iyice genişlemişti. "Zevkle." diyerek Jeongin'in dudaklarıyla birleştirdim dudaklarımı.

Elleri, boynuma çıkıp uzamış saçlarımı okşamaya, her dil darbemde ise çekiştirmeye başlamıştı. Ben ise o sırada ellerimi beline, oradan da kalçasına indirip bedenini kendime bastırmıştım.

acquainted 'hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin