19ー Yanına gelmemeleri için sana kendi izlerimi bırakmalıyım, değil mi sevgilim.
-the weeknd, lost in the fire-
ー
Aşıktım.
Kendime bunu itiraf etmem uzun sürmüş olsa da kendimi buna kabullendirmiştim, ve kendime inanamıyordum.
Yirmi iki yıllık hayatımda, ilk defa aşık olmuştum. İlk defa kendimi birinin yanında bu kadar huzurlu ve rahat hissediyordum.
Ve o kişi şaşırmayacağınız gibi Jeongin'den başkası değildi.
Beni deli ediyordu; aramızdaki uyum, ten uyumumuz, bana bakışları, adımı söyleyişi, bana dokunuşları, her hareketi, her cümlesi, kelimesi, benleri, her detayı beni deli ediyordu...
Her şeyiyle, bir şekilde beni baştan sona deli etmeyi başarıyordu o.
Soyunma odasında o seviştiğimiz ilk gün, aramızda bir uyum olduğunu anlamıştım. Ama bunun sadece bedenlerimiz için olduğunu düşünürken ben, ruhlarımızın da uyumlu olduğunu fark etmiştim zamanla.
Adını koyamadığımız ama basbayağı sevgililik olan ilişkimizde, neredeyse iki hafta geçmişti.
İki koskoca haftadır Yang Jeongin tamamen benimdi. Her şeyiyle, her zerresiyle bana aitti. Aitlik eklerini hiçbir zaman sevmezdim, benim demeyi sevmezdim ama Jeongin'in benim olduğunu herkesin bilmesini istiyordum.
Tabii aynı şekilde benim de Jeongin'in olduğumu herkesin bilmesini isterdim.
Onu deli gibi kıskanıyordum.
Bu zaten sevgililik olaylarından önce de olan bir şeydi. Onu Minhyuk'tan kıskanmam vesaire... Ama kim olsa kıskanmaz mıydı onun gibi her açıdan mükemmel ve kusursuz olan birini?
Bir konuda bile beceriksiz olduğunu görmemiştim, her işte oldukça becerikliydi.
Tabii benim asıl ilgilendiğim kısımda ekstra bir becerikliydi, orası ayrı.
Benim evimdeki son sevişmemizin ardından tamamen vanilyaya bağlamıştık. Benim davetimle beraber brkaç randevuya çıkmış, beraber vakit geçirip zaten yakından tanıdığımız kendimizi, biraz daha yakından tanımaya çalışmıştık.
Tamam, ona aşıktım ve o da bana ama sanırım vanilya konusunu biraz fazla uzatmıştık.
Yaklaşık bir hafta kadar.
Ve şimdi bir evimdeki mutfak tezgahının önündeki uzun bar sandalyelerinde karşılıklı oturuyorduk.
Aslında bu hafta da eve gelme gibi bir düşüncem yoktu ama Yeji'nin her boş anında yurt odamın kapısına muhtemelen benimle konuşmak için geldiğini, oda arkadaşlarımdan öğrenmem sayesinde yurt odama bu haftasonu da gitmemeye karar vermiştim.
Haftasonu daha çok boş vakti olup daha çok gelecekti sonuçta.
Ya da sikeyim her şeyi, tamamen Jeongin ile başbaşa rahatça kalabilmek için eve gelmek istemiştim.
Bu sadece bir bahaneydi.
Ah, ne demiştim.. Birbirimizi daha iyi tanımaya çalışıyorduk. Bu yüzden oldukça klasik olan bir şeyi yapmaya karar verip birbirimize, muhtemelen cevaplamak istemeyeceğimiz sorular sorup her cevaplamadığımız soru için shot atmaya karar vermiştik.
Önümüzdeki bardakları tekila ile doldurduğumda ilk soruyu sorması için Jeongin'e hak vermiştim.
"Böyle birden soru sor deyince, ne sorsam bilemedim.." diye mırıldandı ve biraz düşündü. İstediği kadar düşünebilirdi, ben tamamiyle onundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
acquainted 'hyunin ✓
Fanficbirbirine dişediş rakip olan iki fakültenin basketbol takımlarındaki hyunjin ve jeongin, arzularına ve tutkularına pek de göz yumamazlar.