29ー

3.5K 370 265
                                    

29ー Aslında bu bir son değil, bir başlangıç.

-plvtinum, champagne & sunshine-

son kez merhaba

demiştim ki iki-üç bölüm kalmıştır ama kalmamış GWKSWMGDWMSWHWKD sizi final maçına kadar daha nasıl oyalayabilirim bilemedim (şaka) ve fazla uzatmak da istemedim işin aslı AMA MUTLAKA ÖZEL BÖLÜM YAZACAĞIM SİZİN SEVDİĞİNİZDEN!!!

her neyse duygusallık yapmayacağım, bölüm sonunda ağlarım biraz olur biter...

acquainted bebeğim için son kez, iyi okumalar..

Ve işte buradaydık, final maçında.

Hiçbir sorun yoktu, her şey yolunda gidiyordu. Ama yeniliyor olmamızın dışında.

Tam dört sayıyla yeniliyorduk. Kazanmamız gerekiyordu çünkü Jeongin'e söyleyeceğim şey, biz final maçını kazanıp şampiyon olduğumuzda daha da anlamlı olacaktı.

Doyoung topu bana attığında birkaç kez sektirdim ve olduğum yerden potaya gönderdim. "Lütfen girsin lütfen." dediğim sırada top potadan sekerek aşağıya düşmüştü. Jaemin hiçbir şey olmamış gibi topu almış ve sektirmeye başlamıştı.

Önümde beni tutan adam ise sinirlerimi bozuyordu. Jaemin'den top istemek için ellerimi kaldırdım ama önümdeki adam hemen ellerini kaldırdığı için topu alamamıştım.

Jaemin topu yanımdaki Juyeon'a atacağı sırada Juyeon topu attığını görmemiş ve yanımdaki top boşluğa düşmüştü. Topu hızlıca kaptım ama beni tutması gereken adamın attığı çelme ile yüz üstü bir şekilde yeri boyladım.

Oyun kısa süreliğine durduğunda hakem düdüğünü çalmıştı. "Faul, serbest atış 04 numara Hwang Hyunjin." dediğinde derin bir nefes almıştım. O sırada Minhyuk kalkmam için bana elini uzatmıştı. Eninde sonunda biz bir takımdık, değil mi?

Elini tuttum ve beni çekerek ayağa kaldırdı. Topu aldım ve potanın karşısına geçtim. Eğer bu iki atış hakkımı güzel kullanabilirsem geriye sadece üç puan kalıyordu. Onları yenebilmemiz için üç puan. Tek üçlük atışıma bakardı.

Topu birkaç kez sektirdim ve ardından potaya yolladım. Potadan içeriye girdi. Aksini düşünmüyordum bile çünkü önümde hiçbir engel yoktu ve bu atışlar benim için çocuk oyuncağıydı.

Sıra ikinci ve son atışıma geldiğinde de iyice odaklanıp basket topunu potadan içeriye gönderdim. Seyircilerin arsında oturan Jeongin alkışlayıp bağırmaya başlamıştı. "Evet Hyunjin mükemmelsin!" Bu hali çok tatlıydı, hafifçe gülümsedim ve topu kapmak için koştum.

"Son iki dakika." diye ikaz eden koçumuzu duyduğumda daha da gaza gelmişim. Bu kadar maçı bunu kazanmak için yapmıştık. Bu kadar ek idmanı, kendi zamanımdan alıp basketbola verdiğim zamanları ben kazanmak için vermiştim.

Basketbol bir takım oyunuydu ve biz şu anda tam anlamıyla bir takımdık.

Rakipten topu kapan Jaehyun, potaya doğru koşarak bir ikilik atmıştı. İşte son bir puan. Kazanmamız için gereken bir puan vardı. Ve ben kazanmak için her şeyi yapabilecek biriydim.

Son saniyelerin içine girdiğimiz sırada elimdeki topu bacak aramdan geçirmiştim ama rakipten kurtulamayacağımı anladığımda Yangyang'a atıyor gibi yaparak Bomin'e pas atmıştım. Bomin ise hızlı bir şekilde potaya koşmuştu.

Tabii ben de onunla beraber karşısından koşuyordum. Önünü kestiklerinde topu yukarıdan bana geri atmış ve ben de topu elime alır almaz turnike atarak topu potaya göndermiştim.

acquainted 'hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin