17ー Seni seviyorum.
-lana del rey, young and beautiful-
ー
Jeongin tam anlamıyla yine sınırlarını, sınırlarımı zorluyordu. Birden bire saç boyatmak nereden çıkmıştı anlamıyordum. Zaten platin sarısı saçlarıyla üzerine yeterince ilgi çekmiyormuş gibi şimdi de koyu maviye boyatmıştı saçlarını.
Kıskanç erkek arkadaşlar gibi olmak istemiyordum, o kadar da kıskanç değildim zaten. Ama gerçekten mavi saçlarıyla çok fena gözüküyordu. Her hali fenaydı gerçi ama...
Pazartesi akşamı ona yaptığım arsız teklif yüzünden haftasonunu iple çekmeye başlamıştım.
Açıkçası, hala onu tam olarak affetmiş değildim. Bu kolayca unutup, "Aman canım, nasıl olsa şu an benden hoşlanıyormuş" deyip geçebileceğim bir şey değildi. O zamanlar aramızda bu tarz bir ilişki gibi bir şey olmasa bile bana bu sebepten yaklaşmış olması, haliyle kendimi kötü hissettirmişti.
Beomgyu ise amacına ulaşmıştı. Birinciliğimi elimden almış, dikkatimi dağıtmayı başarmıştı.
Ama rekabeti severdim, eskisi gibi birinci olduğum ve derece yapmaya devam ettiğime avucunu yalayacak olan kişi oydu sonuçta.
Taşlar kafamda yavaş yavaş otururken her şey anlam kazanmaya başlamıştı. Ama bu mesajı gönderen kişinin kim olduğunu hala bilmiyordum.
Jeongin olamazdı. Kendi sakladığı şeyi bana anlatacak olsa direkt olarak gelip anlatırdı. Ki ben öğrenmesem anlatmamayı düşünmediği apaçık ortadaydı.
Kesinlikle Jeongin olma ihtimali yoktu.
Beomgyu'nun olacağını da düşünmüyordum. Sonuçta arkamdan çevirdiği bu küçük oyunu öğrendiğimde ona felaket kızıp ağzını yüzünğ dağıtma ihtimalim vardı. Kendini tehlikeye neden durduk yere atmak istesin ki?
Minhyuk'un bu konuyla alakası bile yoktu. Ama aramız genel anlamda bozuk olduğundan onun olabileceğini tekrar düşünmüştüm.
Bunu yapabilecek bir sebebi yoktu, ki bunu nereden bilecekti ki? Ama hala onun olabileceğini düşündüğüm için bunu bir kenarıya ayırmıştım kafamda.
Geriye baktığımda ise hiçbir seçenek kalmıyor gibi gözüküyordu.
"Ne düşünüyorsun böyle?" diyen Yeji ile kafamı hafifçe iki yana sallayıp kendime gelmiştim. Normalde bu konu onu ilgilendirmediği için anlatmayı düşünmüyordum ama şu an onunla paylaşmak istemiştim. Sonuçta biz ikizdik.
"Geçen gün Jeongin'in hakkında bir mesaj a-" diye anlatacağım sırada bağırarak sözümü kesmişti.
"Yine mi Jeongin?"
Neden bu kadar yükseldiğini anlamadığım için kaşlarımı çatarak ona bakmaya başladım.
"Ne demek istiyorsun Yeji?"
"Sürekli Jeongin'den bahsedip duruyorsun Hyunjin. Onun yüzünden derslerine odaklanamıyorsun bile. Kendine gel demedim mi sana artık? Sana büyük bir yalan söylemiş işte. Bırak onu artık." dediğinde kaşlarım, olabilme ihtimali varmış gibi daha da çatılmıştı.
Ona, Jeongin'in bana yalan söylediği veya benden bir şey sakladığı hakkında bir şey söylememiştim.
"Sana yalanla ilgili bir şey söylemedim Yeji. Nereden biliyorsun?" dediğimde duraksamış ve gözlerime bakarken yutkunmuştu.
Sinirle, bir psikopat gibi gülmeye başlamıştım. "Bana mesajı senin atmadığını söyle." dedim ve ondan cevap bekledim. "Ben sana mesaj falan atmadım Hyunjin. Biri konuşurken duydum sadece o kadar." dediğinde oturduğum sıradan ayağa kalkıp Yeji'nin kolunu sertçe tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
acquainted 'hyunin ✓
Fiksi Penggemarbirbirine dişediş rakip olan iki fakültenin basketbol takımlarındaki hyunjin ve jeongin, arzularına ve tutkularına pek de göz yumamazlar.