18ー

5.3K 448 452
                                    

18ー Kendine sakın dokunmaya kalkma, ben varken benden başka kimse senin bedenine dokunamaz, sen bile.

-chase atlantic, tidal wave-

selam!!

bu bölümde hyunjin'in diğer sekslerine göre daha sert olduğunu göreceksiniz çünkü tam anlamıyla bir efendi gibi davranacak :)

(efendi ve itaatkar birer bdsm rolüdür, hikayenin genel akışında bdsm kullanmadım bu sadece bu bölüme özeldir. itaatkar, efendinin her dediğini yerine getirmelidir ve ilişkileri bu şekilde ilerler. bu bölüm için bunları bilmelisiniz.)

son olarak ilk defa jeonginin ağzından okuyacağımız bir smut bölümü, çok heyecanlıyım HAKSGAMSHAM

iyi okumalar^^

jeongin

Hyunjin, bana önden gideceğini söyleyip konum atmıştı. Ama evlerinin böyle olacağını düşünmemiştim, daha doğrusu bu kadar zengin olduklarını düşünmemiştim.

Çünkü şu an tam önünde durduğum ev üç katlı, lüks ve para kokan bir villaydı.

Kapıyı çalmamın ardından birkaç saniye geçmiş ve kapı yavaşça aralanmıştı. "Hoşgeldin Jeongin." dedi Hyunjin kapının ardından. "Hoşbuldum." dedim gülümseyerek ve bana içeriye geçmemi işaret ettiğinde yanından geçip içeriye girdim.

Eve girer girmez beni hemen solda kocaman bir amerikan mutfak ve sağda büyük siyah bir L koltuk karşılamıştı.

Tam karşımda ise uzun merdivenler duruyordu.

Ben evde merakla gözlerimi gezdirirken Hyunjin rahatça kapıyı kapatıp açık mutfağa doğru ilerlemişti. "Annemlerin açmadığı bir şişe şarap buldum, içersin değil mi?" demesiyle kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken kafamı ona çevirmiştim.

"Sonuçta burası aile evimiz, burada kutu biraya kalmadık." dediği ve bana bakarken arkasındaki açık dolaptan bir şarap alıp göz kırpmıştı.

"İçerim tabii.." dedim ve yanına ilerlemeye başladım.

O sırada şarap şişesinin mantar kapağını açacak ile açmış ve az önce aldığı iki kadehin içine doldurmuştu.

Ben de o sırada tezgahın önündeki uzun bar sandalyelerine benzeyen sandalyelerden birinin üzerine oturmuş ve deri ceketimi çıkartıp yanımdaki sandalyenin üzerine bırakmıştım.

Bir kadehi bana uzattığında gülümseyip kadehi elinden alacağım sırada elini kendine geri çekerek kendi dudakları arasına götürmüştü. Kaşlarımı çattığımda tezgahın etrafından dönerek yanıma gelmiş ve dudağını dudağıma bastırmıştı.

Ağzımı aralamamla beraber ağzındaki şarabı ağzımda hissetmiş ve yutkunarak şarabı içmiştim. Dudaklarını ayırdığında göz göze gelmiştik. Bu.. Çok etkileyiciydi.

Elindeki bardaklardan birini bana verdiğinde elime almış ve kafama dikmiştim. "Acele ediyorsun, halbuki yavaş gitmekten hoşlandığını sanıyordum." Boş kadehi tezgahın üstüne bırakıp elimle kendimi yellemeye başlamıştım.

"Çok sıcak oldu. O yüzden bugün hızlı gitmekte fayda var."

O da benim gibi kadehi kafasına diktikten sonra merdivenlere yürümesiyle beraber peşinden gitmem gerektiğini anlayıp peşine takılmıştım.

acquainted 'hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin