21ー Bir bilsen aklımı nasıl başımdan aldığını..
-zayn, pillowtalk-
ー
"Abi niye pas vermiyorsun ki orada? Ne diye dikiliyorum ben o zaman? Topu kaptırdık işte." dedi Bomin, karşısındaki Taeyong'a ve sinirle ellerini saçlarından geçirdi.
Taeyong ise "Görmedim amına koyayım, bilerek vermedim pası sanki." diyerek kendini savunuyordu.
Basketbol kesinlikle bir takım oyunuydu ve biz takım haricinde her boka benziyorduk.
Ne zamandır yapmadığımız antrenmanlar yüzünden takımın, takım ruhu gitmiş gibiydi. Tabii bir kaptan olarak bunu toparlamak ve bizi eski şampiyon olan halimize geri döndürebilmek benim görevimdi.
"Arkadaşlar, herkes toplansın buraya!" dedim ve dikkatlerini çekebilmek adına ellerimi birkaç kez birbirine vurdum. Kendi aralarında turnike atarak pota tarafında oynayanlar da geldiğinde herkes yanıma toplanmıştı.
Boğazımı temizledim ve büyük bir ciddiyetle konuşmaya başladım.
"Biliyorsunuz ki haftaya büyük turnuva başlıyor, vizeler yüzünden antrenman yapamadığımız için görüyorum ki hepiniz bu kısa sürede paslanmışsınız. Takım olarak oynamamız önemli olan, bir takım işi yapmazsak, herkes bireysel oynarsa kazanma ihtimalimiz kalmaz. Bunu herkes biliyor, değil mi?" dediğimde beni onaylayan sesler çıkartmışlardı.
Herkes tıp öğrencisi olduğundan basketbolla ilgilendikleri kadar dersleriyle de ilgilenmelilerdi. Bu zor geliyordu anlayabiliyordum.
"Bugün takımca her zaman içmeye ve tavuk yemeye gittiğimiz yere gidelim. Şu takım ruhunu geri kazanıp ondan sonra antrenmanlara devam edelim. Ama bugünkünü antrenman saymam, yarınki boş günümüzde de antrenman yapacağız."
Büyük bir hayal kırıklığıyla dolu "Aaaa" nidasını duyduğumda gülümsedim.
"Hadi bugünlük paydos, akşam sekizde her zamanki yerdeyiz. Herkes geliyor!" dediğimde beni onaylamışlar ve "Sağol." diyerek soyunma odasına dağılmışlardı.
Ben de kalan topları topladım ve sepetine atarak soyunma odasına girmiştim. Bu soyunma odasıyla ilgili çok güzel anılarım vardı, bu anılar aklıma geldiğinde sırıtıp kafamı iki yana sallamıştım.
Çok kişi kalmamıştı soyunma odasında, muhtemelen herkes güzel bir duş alıp hazırlanmak için yurt odalarına dağılmışlardı.
Dolaptan spor çantamı alıp kırmızı oturma yerlerine oturdum ve üzerimi değiştirmeden çantamdaki suyu içmeye başladım.
.
"Sonra ben de voleybolcuların yanına gidip onlarla oynamıştım." dedi Jeongin ve önündeki hamburgerden bir ısırık daha aldı.
"Hmm öyle mi oldu?" dedim ben de önümdeki hamburgeri yerken.
Bugünkü derslerimiz bitmişti ve biz de öğlen yemeği için beraber dışarıdaki bir hamburgerciye gitmiştik. Jeongin ise aklına geldiği bir anısını anlatıyordu.
Dudağının kenarına bulaşan ketçabı gördüğümde oldukça ciddi bir ifadeyle Jeongin'e baktım. "Şu an dudağının kenarına bulaşan ketçabı silmek istiyorum, ama benim yöntemlerim çok daha farklı olduğu için yeri değil işte." dediğimde gülümsemişti.
"Yemek yerken yapma şunu!" dedi ve elinin kenarıyla dudağının kenarına bulaşan ketçabı silip yavaşça orayı yalamıştı. "Bilerek mi yapıyorsun sen?" dediğimde ne yaptığını bilmiyormuş gibi şaşırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
acquainted 'hyunin ✓
Fanfictionbirbirine dişediş rakip olan iki fakültenin basketbol takımlarındaki hyunjin ve jeongin, arzularına ve tutkularına pek de göz yumamazlar.