9ー

6.2K 591 267
                                    

9ー Çünkü onunla çıktığını düşünmek istemedim.

-arctic monkeys, r u mine?-

"Hyunjin-ah.." diyen Donghyuck, yattığım ranzaya tırmandı ve ayağının ucuna oturarak bağdaş kurdu. "Ne istiyorsun?" diye mırıldandım elimdeki telefona baktığım sırada, kafamı kaldırmadan.

"Kampüste dönen dedikoduyu duydun mu Hyun?"

Göz devirdim ve telefondan gözümü ayırmadan bıkkınlıkla konuştum. "Dedikodularla ilgilenmediğimi biliyorsun Donghyuck. Ucu bana dokunmadığı sürece ilgimi çekmiyorlar."

"Mimarlık bölümündeki Yang Jeongin, sizin takımdaki Minhyuk'la sevgiliymiş!" demesiyle beraber duraksadım ve kafamı kaldırarak hala ayak ucumda oturan Donghyuck'la gözgöze gelmemizi sağladım.

Hızlıca, beni ilgilendiriyormuş gibi oturduğum yerde pozisyonumu dikleştirdim ve Donghyuck'a bakarak konuştum. "Nasıl yani?"

"Hani seninle ilgili olmayanlar ilgini çekmiyordu?" dediğinde dilimi damağım üzerinde gezdirip iç geçirdim. "Haklısın. Ve bu beni ilgilendirmiyor.. Unut gitsin, sormadım say." diye mırıldanıp tekrardan yatağımda uzanıp telefonuma bakmaya başladım.

"Trip mi yedim ben şu an anlamadım. Bir şey de dememiştim halbuki." dedi Donghyuck ve aşağıya atladı. "Ayrıca artık şu elindeki telefonu bırak ve biraz ders çalış. Zekiyim diyerek sallıyorsun dersleri, görmüyorum sanma."

"Seninle uğraşmayacağım, önce kendi ders notlarına bak."

.

Diğer bir turnuvamız yaklaşıyordu. Geçen antrenmana katılmadığım için bu seferki antrenmana bütün gücümü vermiştim.

Ama yeterince iyi olmadığıma kanaat getirerek diğer çocukların gitmesine rağmen biraz daha kalıp kendi kendime oynamaya başlamıştım.

Jeongin'i anlamam imkansızdı. Sayamadığım kadar fazla kez altıma girmişti, onu becermem için bana çok kez yalvarmıştı, hatta daha üç gün önce sevişmiştik.

Ve birden sevgilisi olduğunu öğrenmiştim. Hem de maçta, onun kalçasına bakmaktan oyuna odaklanamayan Minhyuk'la.

Bir gün beni partide kucağıma benim isteğim dışında oturan bir kızdan kıskanıyor gibi saçma sapan hareketler sergiliyordu, diğer gün her şeyi unutmuşçasına sevişiyorduk ve diğer bir gün sevgilisi olduğunu öğreniyordum.

Tam bir çıkmazdı içinde bulunduğum durum.

Jeongin çıkmazın, sonu olmayan bir labirentin, ta kendisiydi.

Elimdeki basketbol topunu, bir anlık gelen sinirle olduğum yerden üçlük atış olarak potaya gönderdim. Ama potadan sekip geri dışarıya çıkmıştı. Kendimi sinirle yere attım ve ellerimi yere koyarak rahatça oturdum yere.

Bu kısmı biliyordum.

Dikkatimi asla toplayamıyordum. Sorun da buydu zaten. Jeongin benim dikkatimi dağıtacak ne yapmıştı bana?

Aramızdaki ilişki liseli aşıkların yaşadığı bir ilişki gibi asla değildi. Ona aşık değildim, bunu kendime her seferinde hatırlatıyordum. Sadece tensel bir çekim vardı aramızda.

Jeongin'den önce birçok cinsel ilişkim olmuştu. Hatta ondan daha itaatkar partnerlerim vardı. Ama hiçbiri için böyle hissetmemiştim, böyle bir labirente hiçbirinde girmemiştim.

acquainted 'hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin