Bölüm 18

7.4K 321 24
                                    

Lütfen küçük yıldıza basmayı unutmayın.💫

Görebildiğim her yoruma cevap vermeye çalışıyorum ve yorumlarınızı görmek çok hoş.Yorumlarınızı belirtmekten lütfen çekinmeyin.💭

Wattpad üzerinden hesabımı takip edebilirsiniz💜

Iyi okumalar!🌼

●●●●●●●●●●●●●

"Abinden nefret ettiğimi söylemiş miydim?"

Ailemden izin almış ve tüm ekip isteme sonrası gezmek için dışarı çıkmıştık. Yiğit ne zaman bana yaklaşsa abim bizi bir bahaneyle ayırıyor ve Mete abimi geri çekiştiriyordu.

Evin reisi Mete olmalıydı.

"Evet Yiğit. Yaklaşık yirminci söyleyişin oldu."

"Güzel. Abinden nefret ediyorum."

Durdu.

"Asya?"

"Yiğit?"

"Kaçırayım mı seni?"

"Ne? Ne kaçırması Yiğit?"

"Seni çok özledim ama elini bile tutamıyorum şu an."

Göz gezdirdim. Abimlerle aramız az da olsa açılmış ve biz geride kalmıştık.

"Kaçalım."

"Vallahi mi?"

"Vazgeçmek üzereyim Yiğit!"

Ellerimizi birbirine kenetledi.

"Kaçalım Serçe'm! "

Elimden tutup koşmaya başladı.

"Nereye ulan!"

Arkamızdan gürleyen abimin sesiyle dudaklarımdan bir kahkaha kaçtı.

Yiğit'leyken her şey rüya gibiydi. Şu an sevdiğim adamın elinden tutmuş abimden kaçıyordum. Yüzüme vuran rüzgar, hiç koşmadığımdan yanan bacaklarım ve arkamızdan gürleyen abime rağmen huzurluydum.

Arabanın kapısını açıp kendimi içine attım. Yiğit ellerimizi birleştirdi ve arabayı çalıştırdı. Yol boyu elimi hiç bırakmadı. Gözleri sık sık üzerimde gezindi.

Durduğumuz eve baktım. Küçücük bir kulübeyi andırıyordu. Ağaçların arasında kaybolmuştu.

Modern bir yer değildi. Ama sıcak gözüküyordu.

Yiğit'in peşinden inip eve yaklaştım. Kapıyı açtı. Salon ve mutfak birleşikti. Dışarıdan görünüşünün aksine içerisi oldukça yaşanılabilir duruyordu. Yanyana iki kapı vardı. Yiğit kapılardan birni açıp içeri girdi. Ellerini yıkadı. Bende peşinden ellerimi yıkayıp L koltuğa Yiğit'in yanına oturdum. Oturmam ve beni kollarıyla sarması bir oldu.

"Üşüdün mü güzelim?"

"Biraz."

Kollarını bedenimden ayırdı. Köşedeki sepetin içerisinden tahta ve biraz kömür alıp sobaya attı. Yaktığı sobayla tekrar yanıma geldi.

"Asya."

Gözlerimi kapatmış göğsüne yaslı başımla sobadan gelen gürüldemeleri dinliyordum.

"Hım?"

"Ben sana her zaman harika, bolluk bereketlik içinde bir yaşam sunacağımın sözünü veremem. Yeri gelir sıkıntıya düşeriz belki aç bile kalırız. Şu anda toplumda saygı gören mesleklere sahip olsakta hayatın bize ne getireceği belli olmuyor. Ama seni hiç bırakmam Asya. Düşmene izin vermem. Yorulduğunda yaslanacağın dağ olurum. Çıkmaza girdiğinde elinden tutup seni o çıkmazdan çıkarırım. Yeri gelir sana anne olurum, baba olurum, abi olurum, eş olurum, arkadaş olurum. Sen ne istersen o olurum. Ama dedim ya seni hiç bırakmam."

Sevinç MahallesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin