"Senden yapmanı istediğim küçük ve basit bir şey daha var Stajyer." Sakin kalmak için derin bir nefes aldım.
"Benden daha ne isteyebilirsiniz ki? Tüm gün yapmadığım şey kalmadı. Sizce de artık bu kadarı fazla olmuyor mu?" Sonunda bir tepki vermiş ol...
Ekranın sol alt köşesinde bulunan yıldızı parlatarak okumaya geçerseniz çok sevineceğim.❥
Buraya ben de sizin için bir yıldız bırakıyorum.⭐ Siz de yıldız ve kalplerinizi bırakabilirsiniz.♡
Keyifli okumalar.
*****
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
9. BÖLÜM "YALAN"
Şaşkındım ve bunu belli etmekten çekinmeden karşımdaki Araf'a bakıyordum. Gözlerim büyümüş, dudaklarım aralanmış, görmeyi beklediğim en son kişi bile olmadığı için nutkum tutulmuştu.
"Niye bana öyle bakıyorsun?"
"Sizin burada ne işiniz var?" diye sordum aniden, kaşları çatıldı.
"Neden ben buraya gelemez miyim?"
"Yok, tabii ki de gelebilirsiniz," diyebildim bir tek. O kadar şaşkındımki uzun cümleler kuramıyordum.
"Hızlı gidiyorsun sanırım," deyip önümdeki iki bardağı gösterince konuştum.
"İçmeyi sevmem ben, içmiyorum da. Arkadaşım istedi, sonra lavaboya gitti. Ben de onu bekliyordum." Cevap vermedi.
"Buraya da onun için geldim zaten. Melis aradığında çoktan buraya gelmiştik, arkadaşımı ekmek istemediğim için şirkete gelemedim. Yoksa gelip yardım etmeyi ben de çok isterdim." Başını salladı ve ayağa kalktı.
"Açıklama yapmana gerek yok," deyip arkamda bir noktaya bakarak konuştu.
"Hadi sana iyi eğlenceler." Gülümsedim, tam yanımdan gidecekken bir başkasının sesi araya girdi.
"Abiciğim," deyip beyaz gömlekli birisi yanımıza geldi ve Araf'a sarıldı.
"Canım abiciğim, benim peşimden buraya kadar gelmişsin." Şaşkınca onlara baktım. Araf çocuğu itip onunla konuşurken bunun, Buse'nin peşinde gezdiği kişi olduğunu gördüm. Ne yani kardeşler miydi? Şaşkınlığımın üzerine şaşkınlık eklenirken bu kadar tesadüf beni korkutmaya başladı.
"Yüzüme bile bakmadı." Duyduğum sesle gözlerimi Araf'tan çekip yan tarafa doğru baktım ve Buse'yi gördüm. Bana doğru bakmadığı için olanları görmüyordu.
"Umurunda bile olmadım," dedi ve önümdeki shot bardağının birini alıp bir kerede içti, yüzünü buruşturdu. Eğilip kulağına fısıldadım.
