Tüm hayatını annesinin sevgisizliğiyle geçirmiş ve yalnızlıktan korkan ama yalnızlığa muhtaç bırakılan Dünya bu korkusuyla doğum gününde yüzleşmek zorunda kalır. Yalnızlığını yabancı kalabalıkla doldurmak için rast gele seçtiği bir bara girer. Ancak...
Herkese selaaam 👋🏻👋🏻 Böyle heyecanlı bir giriş yapmaya yüzüm yok aslında 🙊 biliyorum çok beklettim ama elimde olmadı hiç.. Üst üste çok fazla sunum yaptım ve onların stresiyle hiç bölüme odaklanamadım. Bunun için sizden çok çok özür dilerim. Şu önümdeki sıkıntılı final haftasını da atlatayım her gün buradayım artı bir yeni fantastik kurguya da başlayacağım kglgig ay çok heyecanlıyım yaa yeni şeyler hep beni heyecanlandırıp mutlu eder 🤫💃🧿
Fazla uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakayım. Keyifli okumalaaarr...
Oy vermeden ve yorum yapmadan geçmeyin lütfen 🙏🏻
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
..
Bakışlarım ön cama çevirip altımıza doğru akıp giden tenha, karanlık yola çevirdim.
Parmaklarımla oynamaya başladım. "Bu saatte gidebileceğimiz açık bir yer bulamayız zaten," dedim önüme bakarak. "Açık olan yerlere de bu üzerimdekilerle gitmem."
Tekrar gülemeye başlamıştı ki ateş saçan bakışlarımı hızla ona yönelttim. Anında toparlamaya çalıştı kendini. Ama sadece çalıştı çünkü hâlâ içten içe gülmesini engelleyemiyordu.
"Arabayla gezelim. Eskişehir sokaklarında, hiçbir rota belirlemeden rastgele seçtiğimiz sokaklara sapalım."
Dudağımın kenarında beliren ufak bir gülümsemeyle kafamı cama çevirdim. "Olur."
Arabanın içinde kısık bir piyano resitali duyuluyordu. Kafamı başlığa yasladım ve koltukta biraz kayarak rahat bir konum elde ettim.
"Piyano sever misin?" diye sordum mayışmış bir sesle.
Bakışları iki saniye üzerimde oyalandı sonra tekrar yola çevirdi. "Evet, ama öğrenmeye fırsatım olmadı hiç, çalamıyorum. Sen?"
Uzun ince parmaklarıyla piyano çaldığını hayal ettim. Resim yapmak kadar yakışırdı ona piyano çalmak da.
"Piyanonun üzerimde dinlendirici bir etkisi var ama hayır ben de hiç öğrenmeyi denemedim."
Zamanında gitar ya da piyanoya merak sarmıştım ama annemden bunlar için istek de bulunamayacak kadar çekiniyordum. Ondan kendimle ilgili keyfi hiçbir şey istememiştim şimdiye kadar. İlgilenmeyeceğini ve yerine getirmeyeceğini hep içten içe bilirdim çünkü.
Piyanonun sessizliği bastıran yoğun ezgisi şiddetlendikçe boğazımdaki nefesimi kesen yumru giderek büyüdü. Derin, titrek bir nefes doldurdum ciğerlerime. Sanki ne kadar soluklanırsam soluklanayım, içimde dolduramayacağım bir boşluk vardı ve ben ne zaman dibe vuracağımı bilmeden o boşluktan düşüyordum.