Herkese merhaba arkadaşlar 👋🏻Umarım iyi ve sağlıklısınız. Bölüm biraz geç geldi, söz verdiğim süreyi aştı biliyorum, bunun için de sizden çok özür diliyorum. Ancak kötü bir hafta geçirdim. Babaannemin covid testi pozitif çıktı ve hem yaşından dolayı hem de kalp hastası olduğu için çok endişeliydik. Üstelik fenalaştı ve hastaneye kaldırıldı. Şimdi durumu iyi ancak yaşattığı stres ve üzüntü çok kötüydü.
Bunlar da yetmiyormuş gibi çok sevdiğim bir aile büyüğümü yine koronadan kaybettim. Doğru düzgün cenazesi bile olmadan ayrıldı aramanızdan. Tüm bunların psikolojik baskısı inanın çok ağırdı. Üstelik ders çalışmam da gerekiyordu ve size karşı sorumluluklarım da vardı. İyi hissettiğim her fırsatta yazmaya çalıştım ve anca bugüne yetiştirebildim. Bu yüzden sizden sadece anlayış bekliyorum. Umarım başınıza gelmez ve umarım sağlıklı kalırsınız. Şu aralar herkes için tek duam bu 🙏🏻🙏🏻
Oy vermeden ve yorum yapmadan geçmeyin lütfen, yazdığınız her bir kelime çok iyi geliyor lütfen tepkilerinizi, düşüncelerinizi yazmaktan çekinmeyin...
Keyifli okumalaar..
..
"Gerçekten bu soğukta ne halt ediyoruz biz?"
Bu serzeniş daha önce defalarca kez olduğu gibi Meriç'ten gelmişti. Aramızda soğuğu en sevemeyen kişi oydu sanırım.
"Yahu sizin arabanız yok mu? Neden yürüyoruz biz?"
Hayır, yanılmıştım. Yasemin de en az Meriç kadar soğuktan nefret ediyordu.
Aslında ikisi de bir nevi haklılardı. Hava nefes aldırmayacak kadar soğuk, zemin yağan kar tabakası donduğu için de zor yürünecek kadar kaygandı. Ve sırf Atlas evde sıkıldığı için hayır, temiz havada yürümek istediği için hepimizi peşine takıp dışarı çıkarmıştı. Zorla.
"Üşüyorsan atkımı verebilirim?"
Anıl' sıcak nefesi yanağıma değince kasıldım. Üşüyordum ama şimdi bir anda sıcaklamıştım.
"Hayır, iyiyim," dedim kısıkça. Başımda kırmızı şapkam vardı ve montumun yakalarını çeneme kadar kaldırmıştım. Onunsa sadece siyah şişme montu ve atkısı vardı.
Nereye gideceğimizi bilmeden yürüyorduk sokakta. Evden çıkarken bir rota belirlememiştik. Daha önce defalarca kez kendi başıma gidecek bir yer belirlemeden boş boş dolaştığım olmuştu, çok severdim bunu yapmayı. Ancak ilk defa yalnız değildim ve bu ayrı bir keyif veriyordu.
Anıl'la ben diğerlerinin gerisinde en arkada kalmıştık. İkimiz de ellerimizi montumuzun ceplerine sokmuştuk ve kollarımız birbirine sürtünecek kadar yakın yürüyorduk.
Yüzümde tembel bir gülümseme vardı, burnumun ucunun soğuktan kızardığına emindim. Garip bir andı ama sanki olması gereken oluyormuş gibi normal hissettiriyordu.
Saat fazla geç olmadığı için sokakta bizden başka yürüyenler de vardı ve bazı marketler henüz kapanmamıştı. Ne kadar süredir yürüyorduk emin değildim ama bedenim hafiften sızlamaya başlamıştı.
"Şurada ki kafeye oturalım artık ne olur!"
"Evet, dondum!"
Yasemin pes edip iflas bayrağını çekmiş Meriç de hemen onu desteklemişti. Hepimiz onları destekler mırıltılar çıkarıp karşıdaki kafeye doğru yürürken bir tek Atlas ardımızda kalıp bu kararımızı reddederek söyleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜNÜN SESSİZ MATEMİ
Novela JuvenilTüm hayatını annesinin sevgisizliğiyle geçirmiş ve yalnızlıktan korkan ama yalnızlığa muhtaç bırakılan Dünya bu korkusuyla doğum gününde yüzleşmek zorunda kalır. Yalnızlığını yabancı kalabalıkla doldurmak için rast gele seçtiği bir bara girer. Ancak...