Herkese selaaam 💃👋🏻 Arayı çok açmadan hemmeen yeni bölümle geldiim 🙈💁♀️Çook tatlı bir bölüm oldu yaa yazarken çok tatlı hallere soktu beni umarım sizde seversiniz 🖤💙
Oy vermeden ve yorum yapmadan geçmeyin lütfen 🙏🏻
Keyifli okumalaar 🤝
..
Yüzeyi parıltılı beyaz fayans kaplamalı olan duvara yaslanmış dakikalardır önümde volta atıp duran Meriç'i seyrediyordum. Boş tuvalette Meriç'in agresif adımlarının sesi yankılanıyordu. Aniden önümde durdu.
"Sevgili misiniz?"
Şoktan büyümüş gözlerle baktım Meriç'e.
"Ne?"
Tek kaşı şüpheyle havalandı. "Neydi o biraz önce olanlar o zaman?"
"Ne olmuş ki?" diye sordum neyden bahsettiğini anlamaya çalışarak.
"Gözümün önünde flört ettiniz," dedi Meriç bir anda çirkefleşerek. Bir adım geri gittim onun bu korkutucu bulmaya başladığı halinden tırsarak. Sırtım iyice soğuk fayansa dayanınca gideceğim alan kalmamıştı.
Ellerimi önüme doğru uzatıp kendime bariyer yaptım. Meriç'in bu halleriyle nadiren de olsa karşılaşırdım ve böyle anlarda kendini kaybedebiliyordu.
"Meriç saçmalama, öyle bir yok. İnsanlar içeride bizi bekliyorlar, daha tam tanışamadık bile!"
Meriç kollarını göğsünde bağlayıp dümdüz ve bir ifadeyle bakmaya başladı. İtiraf etmeliydim ki bu ne düşündüğü anlaşılmayan bu boş surat ifadesi biraz önceki kendinde olmayan halinden daha korkutucuydu.
"İnsanlar," dedi burnundan bir nefes vererek. Daha sonra bir anda ellerini iki yana açarak "İnanamıyorum, Kuray Çakır ile aynı masadayım," diye bağırdı.
"Şşş," dedim öne doğru uzanıp elimi dudaklarına doğru uzatarak.
Kaşlarımı çatıp "Sen bu adama neden bu kadar taktın?" diye sordum Meriç'e. Ancak o beni duymak bir yana baktığı yeri bile göremeyecek kadar hülyalı hayallere dalmıştı. Bu garip davranışları onu tam bir severek takip ettiği bir ünlünün takıntılı fanı gibi gösteriyordu ve asıl komik olan Meriç'in yaşının bu benzetme için oldukça yaşlı olmasıydı.
Kendi kendime güldüm bu garip ama komik benzetmeme. Meriç de ona güldüğümü fark etti. Yüzündeki şapşal ifade takip bile edemediğim bir hızla bozulup ciddileşti.
"Bana mı güldün sen?"
Daha biraz önce neşeyle cıvıldayan sesi bile bir anda hırçınlaşmıştı. Kesin ikizler diye geçirdim içimden.
Gözlerimi devirdim ve koluna girerek onu da kendimle beraber dışarı çıkmak için çekiştirdim.
"Daha fazla bekletmeyelim, hadi!"
Adımlarıma ayak uydurdu.
"Eve dönünce her şeyi anlatacaksın!"
Ve tabii ki vazgeçeceğini düşünmem aptallıktı.
Oturduğumuz masaya yaklaşırken heyecandan titremeye başlamıştım bile. Zaten ayakkabılarım dengemi şaşıyordu bir de titreyen bacaklarım girmişti işin içine. Meriç'in kolundan destek alıyor olmasam tökezleyip düşmem içten bile değildi.
Biz yerimize yerleşirken masadaki üç çift göz bize döndü. Üçü de birbirinden farklı bakışlar bizi takip ediyordu.
Kuray'ın denk gelmiş gibi boş bakışları, Atlas'ın ima dolu eğlence taşıyan muzip bakışları, Anıl'ın ise şu azıcık aydınlatma da bile seçebildiğim, heyecanlanmama sebep olan parıltılar taşıyan kahve bakışları... Birbirinden farklı bu üç kişinin nasıl bir araya geldiklerini merak etmiştim bir an için. İçimden bir ses hikâyelerini seveceğimi söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜNÜN SESSİZ MATEMİ
Genç KurguTüm hayatını annesinin sevgisizliğiyle geçirmiş ve yalnızlıktan korkan ama yalnızlığa muhtaç bırakılan Dünya bu korkusuyla doğum gününde yüzleşmek zorunda kalır. Yalnızlığını yabancı kalabalıkla doldurmak için rast gele seçtiği bir bara girer. Ancak...