10.Bölüm

3.2K 319 26
                                    

Hayatımın en kötü günü sanki gelmişti işte, kabusum başlamıştı. Sadakatsiz, acımasız ve zalim olan bu insanlardan artık tiksinircesine nefret ediyordum... Hayatım mahvolmuş bir şekildeydi ve beni bekliyordu. Mutluluğumu, özgürlüğümü ve hayatımı çalmıştı o çocuk. Artık benim olan herşey ona aitti. Karamsarlıklar içindeydi ruhum... Bir an vazgeçmek gelmişti içimden ama onu, yani babamı hatırladıkça vazgeçiyordum, çünkü o, özgür olmalıydı. Ben özgür olmasam bile babamın özgür olması bana yeterdi...

Babam beni tek başına büyütmüştü ve beni büyütmek için çok çaba sarfetmişti. O, mutsuz olsa bile benim mutlu olmam için elinden geleni yapardı. Artık onun için kendimi feda etmemin zamanı gelmişti...

Aliberk Karadağ elini ağzımdan çekti çeneme doğru.

Hemen konuştum.

"Ne yaptığının farkında mısın?" Diye sordum. Hemen ardından hislerimi döktüm kaşlarımı çatıp. "İğrenç bir insansın sen, inan seni tanıdıkça sana olan nefretim daha da artıyor!" Dedim sesimi bastıra bastıra, hızlı hızlı ve elini ellerimle tutup ağzımdan çekmeye çalışıyordum. "Baban senin böyle iğrenç bir insan olduğunu bilseydi, inan nefret ederdi senden kesinlikle..." Sesim boğuktu ve gürdü. Ağzımı kapatınca o, soluğum bir an kesildiği için, şimdi soluğumda sesimi etkileyip daha boğuklaştırıyordu.

Bu sözlerimi az da olsa onu üzüceğini sanıp söylemiştim...

Öfkelenmeye başlamıştı ben bunları deyince. Çünkü öfkesi yüzünden belli oluyordu. Belliki kalbinden vurmuştum bu sözlerle onu.

Dondum yerimde.

Yine de öfkesini anında iteledi yüzünden. Ağzını yavaşça açarken, gözleri alay hissini içine aldı.

"İğrenç olan benim demek," Duraksadı. "Sen ve baban da melek oluyorsunz o zaman..." Dedi. " Katil babanı hapisten çıkaracağım diye tutturdun hastahanede, bu normal oluyor değil mi?" Derin, öfkeli nefes çekti, "Tamam diyoruz, hapisten çıkarmana izin veririz diyoruz, onun bedelini sen öde diyoruz 'yok' diyorsun. Bunlar normal mi?"

Ağzımı bile kaçamadım konuşmak için, ne dersem aynıydı.

Öfkesiyle güldü. "Hiçbir şey olmamış gibi hayatınıza devam mı edeceksiniz?"

Dönüp asık suratımla salona doğru gidecektim ki onun boş inadı dolayı, aniden kolumdan tuttu.

Elini daha sert bastırdı ağzıma. Titremeye başladım, çünkü sıkıca bastırıyordu elini ağzıma, az önceden çok sıkı.

"Merak ettme benimle evlenmeyi sonunda kabul edeceksin." Dedi dişlerini sıkıp. "Çünkü başka şansın olmadığını sende biliyorsun. Gül..." Hareket ediyordu ağırca yerinde.

Çığlık atarken gözlerimi kıstım ve yere doğru eğilip ağzımı çekmeye çalıştım. "Bı... Bırak..." Dedim boğumlu sesle.

Onu tüm gücümle ellerimle ittim.

Elini ağzımdan çekince geriye doğru sarsıldı itmemle ve ayakta zor durdu.

"Sen gerçekten insan olamazsın!" Diye bağırdım yüzümü ona doğru eğip ama çok fena bağıramadım, çünkü hizmetçiler uyanıp yanlış anlayabilirdi herşeyi.

Üstelik kapı bile hala açıktı solumda.

Bana yaklaştı, yüzüme yüzünü doğrultu. Çemkirecekti sanki yüzüme, konuşunca, "Deme öyle bak," Dedi hissiz sesle. "Seni görmek için buraya geldim... Müstakbel eşim..." Dedi.

Beni daha fazla kızdırmak için demişti bunu, biliyordum. Yüzümü döndüm bir an. Duraksadım.

Kaşlarını çattı yüzünde, dimdik durdu karşımda. "Bunların olmasını istemiyordum..." Dedi baskın sesle. "Ama siz bunları yapmam için beni zorladınız."

BENİMSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin