Genç adam uyku kıyafetleriyle, odasının yönünden salona doğru gelirken, babaannesini koltukta oturmuş, haberleri izlediğini gördü.
Bazı sabahlar böyle televizyon haberleriyle başlamıştı güne erkenden babaannesi, buna çoğu zaman şahit olmuştu genç adam ve yine oluyordu şimdi.Toprak nenesinin karşısına yavaşça gelip, biraz önünde durdu. "Nene,"
Yaşlı kadın yüzündeki sert ifadeyi belirginleştirirken, yüzündeki kırışıklar da belirginleşti. Kahverengi şalını düzelterek, "Önümde durmayasın, görüyorsun, televizyon izlerim." Dedi ve yüzünü sağına doğru çevirirken, yüzünde hem sakladığı öfke hem kırgınlık filizleri vardı.
"Nene, böyle yapma." Aliberk bir iki adımla, asık suratıyla onun yanında oturdu ve ona dönerek, "Senin böyle yapman benim içimi ne kadar yakıyor bilmiyorsun. Sen de bana yüzünü dönersen, ben nasıl tutunurum hayata." Kaşlarını üzüntüyle kaldırırken, sesinde acı dolu ve biraz da sitemkar bir ton vardı. Saçları yüzüne gelirken, eliyle ittirdi ve nenesine affetsin diye daha ısrarlı baktı.
Toprak nenesi ona sert görünüşlü koyu bakışlarını çevirdi sonunda, "Verdiği sözünde durmayan, bir torunum yoktur artık benim." Bu sözü ilk defa söylerken yaşlı kadın, torunu Aliberk ise sertçe yutkundu ve yüzündeki acı kendini biraz daha gösterdi.
Toprak Hanım kaşlarını çattı ve yöresinin kalın şivesi yanında biraz da boğuk sesle, "Benim oğlum ölmüştür, lâkin sen o katili serbest bıraktın ve kızını da yanına gönderdin, bu yaptığın affedilemez..."
Yerinden kalktı ve Aliberk de hızla kalktı, "Nene, ben vicdanımı dinledim. Aram o silahı Gül' e yöneltince, o an vicdanım beni uyardı nene, daha önce de dedim sana." Yutkundu, sesi boğuklaştı, "Gül' e söz verdim ben nene ve sözümü tutmamam doğru olmazdı." Dedi üzgün ve kırılgan sesiyle. "Belki senin dediğini yapamadım ama ben pişman değilim nene, sen de doğruları gör isterim, herşeyin kaza olduğunu kabul etmeliyiz-"
Toprak Hanım ona döndü ve lafını bölerken yüzünü kaldırdı, "Sakın tek laf etmeyesin! Kaza olsa da ölmüştür Haşmet' im, bilirsin. Kaza olup olması mühim değildir gözümde benim!" Dedi sertçe.
"Vicdanım dersin, vicdanın, daha dünlerde ölen babanı neden düşünmemiştir, vicdanın, neden nenene saygısızlık yapmaman gerektiğini öğretmemiştir o vakit?" Diye devam etti baskın sesiyle yaşlı kadın.
Aliberk elini kaldırdı mahçup gibi ve gözleri üzüntüyle kısıldı, "Nene, böyle etme, bak sen de doğru olanı sonunda göreceksin-"
Yaşlı kadın çenesini dikleştirdi hızla ve yüzünü döndü diğer tarafa, "Senin çayın ocakta durur, indirip içersin. Ben odama giderim." Yavaş ve zorlanan adımlarla yürüdü torununun yanından.
"Nene,"
Yaşlı kadın ona doğru yönelmiş torununu dinlemeyip, odasına doğru yürüdü adım adım.
Genç adam üzüntüsü artarken ve havadaki elini indirken, boğazından sertçe yutkundu. Nenesinin kendisine ne kadar kızgın olduğunu farketti. Ama ona kendini nasıl affetirirdi hiç bilmiyordu.
*****
Aliberk günün erken saatlerinde, uzun süre iş aramıştı restorantlarda, diğer yerlerde ama bir türlü bulamamıştı yeni bir iş ve eski işini elinden kaybettiğine bir kez daha yakınmaya, üzülmeye başladı. Sokakta yürürken yüzündeki asıklık onunlaydı ve elindeki herşeyi kaybetmiş düşüncesi kadar güçsüzdü yürüşü. Herşey üstüne geliyordu sanki, dayanamıyordu git gide. Sıkışan yüreği, nefes alamamaya başlıyordu doğru düzgün.
Yolda karşıya geçmek isteyen yaşlı adamı farketti, kendisi kaldırımda dururken, tam o sırada yaşlı adama hızla yaklaşan arabaları farkederken önünde, kendini toparlayıp hızla yürüyüp, kısa sürede onun kolunu tuttu Aliberk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMSİN
Подростковая литератураAliberk Mardin' li bir gençtir ve bir intikâmla başlayan bir hayatın içinde kendini bulurken, o büyük intikâmı için evlendiği İstanbul' lu ve zengin kızı olan karısına, zamanla deliler gibi aşık olur... ***** "Sen benim gülümsün, benimsin..."