48.Bölüm

303 11 0
                                    

Merhabalar;

(Bu bölümü hikâye, (nihayet, ne yazık ki sanki imkânsızın imkânsızını başardık gibi hissediyorum) 100 bin olsun diye hızlıca yazıp paylaştım! Ama genel olarak güzel bir bölüm oldu.)

İyi okumalar.

*

Birkaç hafta olmuştu hayatımızda her şey çok güzel olduğundan beri ve sonunda bizi bulmuş bu büyük mutluluk, bir an bile azalmasın istiyordum.

Hayatımızda son zamanlarda bazı değişiklikler olmuştu.

Bazı şeyler hayatımızda değişmişti.

Ama her şeye rağmen çok güzel şeyler olmuştu.

Babam işi gereği birkaç gün önce yabancı bir ülkeye gitmişti ve şirketinin geleceği için, anlaştığı bir yabancı şirketle görüşmeyi kabul edip, ortaklarının da onu onaylama kararlarıyla birlikte, o mükemmel gördüğü fırsatı kaçırmak istememiş ve gitmişken, bize orda büyük başarılar ile kazançlar elde ettiğini telefondan bildirmiş, bizi çok mutlu edip, sevindirmişti.

Benim açık öğretim sınavlarımın da, kocam Aliberk' in sınavlarının da hepsi başarılarla bitmişti, artık ikinci sınıf sayılırdık ve Aliberk gördüğü uzaktan o eğitimle bile, mesleğinin kurallarına, özelliklerine daha fazla alışmıştı. Şimdi ise o, şirketten çıkınca, ikimiz güzel tatilin keyfini arada çıkarma fırsatı elde ediyorduk.

Artık o tüm büyük sorunların, acıların, olumsuzlukların hiçbiri yoktu yani hayatımızda ve her şey çok güzel hale gelmişti. Aliberk ve babam arasındaki o son mesele tatlılıkla çözülmüş ve hepimiz o tatlıklıkla çözülen olaydan sonra sadece mutlu, huzurlu günler yaşamıştık, hâlâ her şey şükürler olsun ki hayatımızda çok güzel gidiyordu.

Mutlu hissediyordum dimdik, hem de çok...

Bu mutluluğumuz bundan sonra hiç bitmeyecekti umarım, en büyük dileklerimden biri buydu artık.

Ben bugün sabah erkenden uyanmıştım ve evdeki hizmetçilerin hepsine, iyi bir izne ihtiyaç olduklarını düşündüğüm için izin vermişken, bugün ilk olarak kahvaltıyı kendim hazırlamak istemiştim.

Şimdi öylece dalıp gitmişken, toparlanmak için dimdik durdum ve gülümsemem dudaklarımdayken, önümdeki tabaklarda hazırladığım peynir, salatalık ve domates gibi kahvaltılıkları kaldırıp, dönüp salona doğru yürüyerek salondaki masaya yerleştirdim.

Kısa sürede masanın üzerini dizmişken, tekrar mutfağa gelip çayı demledim, ardından bir yumurta çıkarıp, biraz beceriksizce kırdım ve hafifçe karıştırmaya başladım.

Bu ev işlerini de öğrenmem gerekiyordu elbette, ileride mezun olunca bizim şirkette çalışırım diye düşünsem de, en az işime layık olmam kadar kocama layık bir eş olmam da gerekiyordu.

Ben işimi yaparken, o sırada arkamdan belime aniden dolanan ellerle irkildim.
Kocam, canımdan bile çok sevdiğim adam da sonunda uyanmıştı.

Gülümsedim.

"Aliberk," Dedim ve o, boynumun etrafını öpüp ve beni zorlukla bırakırken, ona dönüp, kollarımı boynuna doladım ve bu kez müzip şekilde gülümserken konuştum.

"Günaydın kocacığım, sen bugüm iyice tembel oldun, bir türlü uyanmadın ama neyse ki bugün geç uyandın, ben de zaten kahvaltıyı anca hazırlabiliyorum." Dedim ve o an tatlıklıkla utandım, elim acemi olduğum için iş konusunda biraz ağırdı şimdilik, kabul etmeliydim.

"Günaydın karıcığım." Dedi o da gülümserken belimi sıkıca sarıp ve uzanıp yanağıma uzun bir öpücük kondurup tekrar konuştu. "Benim için hiç sorun değil gülüm, ben kahvaltı etmesem de olur, zaten sabahları seni görmek yetiyor bana. Ben, bu sabah yine sadece sana sarılmak ve seni doyasıya sevmek istiyorum."

BENİMSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin