"Bırakır mısın kolumu!" Dedim sinirle kaşlarımı çatıp ona kızarak ve kolumu kendime doğru çekiştirdim.
Kolumu sonunda elinden kurtarıp hemen dışarı çıktım. Onun yüzüne hiç bakmamıştım o ani, hadsiz sözünden sonra.
Ben, lavobaya doğru hızla, telaşla ilerlerken arkamı döndüm, onun peşimden gelip gelmediğini anlamak için.
Sınıf kapısının önünde öylece, umursamaz gibi bakıyordu bana.
Tekrar önüme döndüm.
Neyseki Pelin' i gördüm çok kabalık olmayan koridorda ve sınıfa doğru gelirken o, hemen ona doğru gittim.
"Nerde kaldın?" Duraksadı ve bıkkınca nefes verirken, sonunda devam etti, "Ben çok acıktım ya Gül, okulun yanındaki restoranta gidelim mi? Çünkü yemekhane yemekleri aynı yine."
Şaşırdı hızlı soluğumu farketmiş gibi ve gözleri kısılıp, "Sen neden böyle telaşlısın?" Diye sordu.
"Yok yok! Ne telâşı, sadece seni arıyordum, bundan dolayı soluğum hızlı." Dedim telaşımı yenmeye çalışıp ve hızla yutkundum.
"Tamam, sorun yok o zaman." Dedi inanır gibi yaparak.
"Tamam." Yutkundum.
"Ee hadi restoranta gidelim." Dedi sakin sesiyle.
"Olur."
Kısa süre sonra restoranttaydık...
"Afedersiniz, bize iki porsiyon tavuk budu, salata ve ikişer kapalı ayran." Diye siparişimizi verdi elini kaldırıp Pelin.
Kısa sürede yemeklerimiz önümüzdeydi.
Pelin yemeğini yerken, "Of ya Gül sen çok sıkıcısın. Düşünmeyi bırakıp yemeğini yer misin?" Dedi kızıp ve yüzünü somurtup.
Ben dalmıştım, "Gül?" Diyince Pelin, irkildim.
"Hıh?!"
"Sana diyorum ya Gül, beni duymuyor musun? "
Pelin böyle diyince, hala durgunca ona bakarken hemen kendimi toparlamaya çalıştım. Pelin 'e neden üzgün olduğumu söyleyemediğim için de ayriyeten üzgündüm, çünkü normalde ondan hiçbir şeyimi saklamazdım. Ama Pelin dedikoduyu severdi ve ben saçma bir konu olan bunun dağılmasını istemiyordum.
"Şey ben... Biraz yorgunum sadece, çünkü, dün akşam biraz geç uyudum." Dedim ellerimi masaya gergince koyup, yüzümü ondan kaçırıp.
"Anladım, öyle olsun bakalım." Onun biraz sert sesini duydum. Belki de hala dadıma üzüldüğümü düşünüyordu durumu bilmediği içi ve Pelin bu söylediğime ise yine inanmış numarası yapıyordu, bunun farkındaydım.
"Neyse, ben aç değilim ya Pelin."
"Niye, hiçbirşey yemedin ki." Diye şaşırdı Pelin bana doğru hafif eğilip. Merakla bakıp.
"Canım yemek istemiyor ya." Dedim, iştahım kaçmıştı okuldaki o durum yüzünden, o yeni çocuktan artık korkuyordum ve dedikleri yüzünden de hâlâ şoktaydım.
"Yoksa başka birşey mi istiyorsun?" Diye sordu Pelin dikkatle yüzüme bakarken.
"Hayır ondan değil, hiçbir şey istemiyor canım." Dedim yüzümü asarak.
"Sen bilirsin o zaman ama bence birşeyler yersen daha iyi hissedersin." Doğruldu ve dikleştirdi omzunu, ısrarlı gibi sakince derken.
"Sen ye, ben daha sonra evde bir şeyler atıştırırım." Dedim ağzımı tek çizgi haline getirip, ardından hafif gülümseyip.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMSİN
Подростковая литератураAliberk Mardin' li bir gençtir ve bir intikâmla başlayan bir hayatın içinde kendini bulurken, o büyük intikâmı için evlendiği İstanbul' lu ve zengin kızı olan karısına, zamanla deliler gibi aşık olur... ***** "Sen benim gülümsün, benimsin..."