Zaman bazen öyle bir yere getirirdi ki bizleri, yaşadığımız şoku anlatabilecek kelimeleri bile, uyumlu olacak şekilde birleştiremez durumda hissederdik o an...
Umutları ufak parçalar şeklinde kırılmış, umutları paramparça olmuş gibi bakan bir kız görüyorduk karşımızda ve onu az önce itmiş, o kalkınca, yine onun kolunu tutmuş öfkeli abisini.
Nevzat Bey ayak üstü durmuşken bir süre, bir kaç adımla oğlunun ve kızını tam karşılarına geçti.
"Aram, ne olur oğlum?" Diye sordu merakta ve her an öfkelenmeye hazırmış gibi ses tonuyla. Kızı Gülistan' a doğru çevirdi yüzünün yönünü, sonra tekrar oğluna döndü.
"Sen, ne dersin bacın hakkında böyle? Dediklerini, kulakların duyuyor mu?" Dimdik bir duruşu varken Nevzat Bey' in, onun göstereceği son tavrının sert olma ihtimali, beni bile korkutmuştu iyice.
Aram burnunun üzerinde az da olsa burdan da görünen çizikler olacak şekilde, burnunu öfkeyle kırıştırıp öfkesinin daha fazlasını, babasına bile korkusu yok gibi yüzüne vurdu.
"Evet, dediklerimi gayet de duyuyor kulaklarım." Dedi başını sallayıp, o söylediklerini yine ima edercesine.
"Ve sen de duydun bence, baba. Kızın dışarıda, kuytu köşelerde olmaması gereken bir haltı yiyip bir herifle buluşuyor!" Dedi, başının kenarıyla kolunu sıktığı ve ondan kurtulmaya direnen kız kardeşini işaret ederken. "Bir herifle sarmaş dolaş yakaladım onu az önce! O ş*refsizi dövdüm iyice ama kızını senin karşına getirdim baba, cezasını sen verirsin diye!" Kadınlar şokunu yansıtan bir ses çıkardılar ve kimi kişilerde şokuyla yerinde hareket ettiler.
Devam etti Aram, "Ağa kızı olan bacımız, sokaklarda, çulsuz heriflerle fingirdeşiyor kısaca!"
Gülistan babasına bakarken az önceden itibaren ve ağlarken, yüzünde utandığına dair ifade oluşmuştu, abisinin bu ağır gelen sözleri ardından.
Onun gözlerinden yaşlar, sırayla damlalar halinde yanaklarına inmeye başlarlarken, atlatamadığım şokum yanında gözlerim kısıklaştılar. Onun bu duruma ani düşüşü ve durumu benim içimi çok acıttı.Duyduklarımız neydi böyle, Gülistan bir adamla buluştuğu için mi, Aram abisi bu kadar öfkelenmişti gerçekten?
Öylece donmuştum, saniyeler bile geçmiyordu sanki.
Gözlerim sonunda masum kızdan kocama döndüler zorla. "Aliberk," Dedim şaşkınlığımla, onun kolunu yavaşça tutarak.
Bana doğru hafif dönerken suratı yavaşça, konuştu. "Sakin ol, Gül," Elimi tutup, "Hal olacak, herşey." Dedi.
Gözlerini kapatıp açtı, kendi içindeki endişeyi de bastırmak ister gibi. "Amcam, ne yapması gerektiğini gayet iyi bilir." Dedi, normal düzeyde duran bir ses tonuyla.
Onun, amcasının kararlarına güvenen gibi duran haline, biraz da sakin ifadeli yüzüne bakarken, içim tamamen huzuru bulamasa da, onun bu dediğiyle sonucun iyi yönde olacağını varsaymak istedim.
Nevzat Bey, kızı Gülistan' ın yüzüne doğru bakarken, bizim onlar üzerindeki bakışlarımız, daha dikkât kesildi.
Etrafımda herkes şok ve telaşın etkisiyle donmuş gibiydi şimdi de, kimseden en ufak bir seda bile çıkmıyordu, ne kadınlardan, ne adamlardan.
"Gülistan," Dedi babası, biraz ağır sesle. "De hele, abin haklı mıdır?" Nevzat Beyin otoriter sesiyle sorduğu sorusu, hepimizi daha da dondurmuştu sanki.
Gelecek cevabı aşırı bir endişe ve aşırı bir merakla bekleyen sadece ben değildim, göründüğü kadarıyla.Gülistan hıçkırıkları arasında konuştu telaşlıca, "Ben... Baba, ben..." Ağlamaktan kızarmaya başlıyordu yanakları.
"Anlat herşeyi lan şimdi!" Dedi Aram. İrkildik ben ve birkaç kadın onun sesiyle. "Doğruları söyle sadece, babama! Babamın gözü önünde yalancı konuma mı getireceksin beni?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMSİN
Подростковая литератураAliberk Mardin' li bir gençtir ve bir intikâmla başlayan bir hayatın içinde kendini bulurken, o büyük intikâmı için evlendiği İstanbul' lu ve zengin kızı olan karısına, zamanla deliler gibi aşık olur... ***** "Sen benim gülümsün, benimsin..."