Umut etmek başlangıçtı, umutlarına kavuşmak veya umutlarının kırılması ise, başlangıcın sonuçlarıydı.
Hayat herkes için farklı ya da benzer umutlarla doluydu... Bazıları umutla, mutlu olmak isterlerdi ve bu mutluluğun içinde birçok duygu barınırdı. Aşk, sevgi, huzur...
Ben de umutla, mutlu olmak istemiştim hep ve benim de bu istediğim mutlulukta da birçok duygu vardı... Ben şuan tam olarak öyle mutluydum ve mutluluğumda güzel hislerin hepsi barınıyordu.
Onunla yatağımızda uzanırken, onun kolları arasındaydım ve başım onun çıplak göğsündeyken, kalp ritimlerini duyuyordum. Çok hızlı ve çok güzel atıyordu kalbi... Benim için böyle attığını bilmek, beni anlatılmayacak kadar değerli hissetiriyordu.
Ama mutluluğumu doyasıya yaşayamıyordum. Çünkü aklım güzel düşünceler kadar sıkıntı veren düşüncelerle de doluydu ve bu düşünceler beni husursuz ediyordu.
Hayatımın sorunsuz, kaygısız geçtiği günleri hâlâ bekliyordum, yüreğim o zaman tam rahata kavuşacaktı.
Onun çıplak göğsüne elim değerken, gözüme bir damla eklendi, sonra aktı ve o yaşımı silmek istesem de, onun göğsüne damladı. Aliberk hemen kımıldanıp, eliyle çenemi tuttu ve yüzümü kaldırıp endişeyle sordu.
"Gülüm, ne oldu?"
"Bir şey olmadı, ben öyle dalmışım sadece." Dedim, hemen gözümü elimle silerek ve yüzüm ağlamaklıyken, onu üzmemek için, o yüzüne hiçbir şey olmadı, niyetiyle bakmak istesem de bakamadım.
"Her şey düzelecek gülüm, merak etme. Bir gün her şey çok güzel olacak, sakın unutma." Duraksadı. "Senin ağladığını görmek istemiyorum dedim önceden hem." Dedi herşeyi anlamış gibi, sesi boğuk çıkarak ve bir kez daha çenemi tutup yüzümü tekrar kaldırdı.
"Lütfen ağlama..."
Başımı salladım ona ve yükselip onun yüzünün dibinde yüzümü durdurdum.
"Seni çok seviyorum." Dedim tüm heyecanımı, içtenliğimi bu sözüme yükleyerek, elimi omzuna koyup ve yüzümdeki acım silinmese de, onun aşkının mutluluğu kalbimi hızlandırdı.
"Ben de seni çok seviyorum gülüm." Dedi boğuk sesiyle, bana iyice yönelerek yanağımın tümüne dokunup ve uzanıp burnumun ucuna nazik bir öpücük kondururken, devam etti. "Düşünme artık hiçbir şeyi ve üzme kendini, lütfen..."
"Tamam." Dedim bu ısrar karşısında başımı dik tutup. Aliberk hafif tebessüm etti, kolu belimi sararken, örtüyü de çıplak bedenime iyice sarıp saçlarımı defalarca öptü ve bana sarıldı. Ben de ona sarıldım, gözlerimi yumup ve onun boynundan o güzel kokusunu çektim.
Düşünmek istemedim hiçbir şeyi, düşünüp canımı daha fazla acıtmak istemedim. Herşeye rağmen kocamın yanındaydım sonuçta ve huzur içindeydim. Ona daha çok sarıldım içimdeki mutluluğa tutunup ve o da bana kollarıyla daha sıkı sarıldı.
*****
Pelin mecbur hissedip Aram' ın peşinden gelmişken, geldikleri yer ıssız bir bölgeydi ve etrafta tek bir kişi bile yokken, yemyeşil çimler üzerinde duran ağaçlar, banklar vardı sadece etraflarında.
Pelin buraya geldiği için, herşeye rağmen kendine kızdı ve dönüp dönmeme konusunda tereddüt içinde kaldı. Etrafına bakmayı bırakıp saklayamadığı telaşıyla önüne döndü.
Aram ona bakarken, ona iyice yaklaştı ve gözlerinin içine bakarken, çapkın bir şekilde gülümsedi.
Pelin ona bakarken sertçe yutkundu ve konuştu, "Biz, niye geldik biz buraya ya, niyetin ne senin?" Diye sordu titrek gibi sesle ve kolundaki çantasını kolluğunu telaşını dindirmek ister gibi sıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMSİN
Novela JuvenilAliberk Mardin' li bir gençtir ve bir intikâmla başlayan bir hayatın içinde kendini bulurken, o büyük intikâmı için evlendiği İstanbul' lu ve zengin kızı olan karısına, zamanla deliler gibi aşık olur... ***** "Sen benim gülümsün, benimsin..."