Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen...
*****
Aliberk terasta şaşkınlıktan donuk yüzüyle bize bakarken döndü ve hızla merdivenleri inmeye başladı.
Kısa sürede gelip karışımızda durdu ve yüzünü hafif eğip yutkunurken elini havalandırdı, "Ne yapıyorsun sen Aram?" Diye sordu Aram' a. Onun büyük endişesini, büyük şaşkınlığını görürken, daha fena ağladım.
Beni bu adamın elinden kurtarır mıydı bilemiyordum ama umudum vardı, Aliberk değişiyordu, belki bana acırdı. Ve birini öldürülmesine göz yumacak bir insan değildi diye düşünüyordum bir yandan, onu az çok tanıyordum artık. Düşünceli tarafını saklasa da, bazen çok iyi görüyordum bunu.
"Uzak dur!" Dedi Aram öfkeli, sert sesiyle, silahın namlusunu başımdan çekip, ona doğrultarak. "Sadece karar vereceksin Ali abi, ondan sonra olması gerektiği gibi olacak."
"Ne kararı? Ne yaptığının farkında mısın?!" Dedi karşımızda duran, öfkelenen ve kaşlarını öfkeyle çatan Aliberk. Yüzündeki şaşkınlığa katılan öfkeyle sadece Aram' a bakıyordu, göz yaşı akıtıp ağlayan bana neden hiç bakmıyordu bilemiyordum.
"Evet, ne yaptığımın gayet farkındayım ben." Ben konuşan ona doğru bakarken, başını salladı öfkeyle Aram ve beni tuttuğu eliyle Aliberk' e gösterip, "Bu kızı boşayıp konaktan göndereceksin, yoksa," Silahı daha sıkı tuttu, başıma doğrulturken "Onu öldürürüm acımadan! Ve hapise bile girerim gerekirse."
Aliberk şaşkınlıkla bir süre ona bakarken, aklı karışık gibi duruyordu ve bana dönerken dokunsalar ağlayacak gibiydi, bunu hissetmiştim. Benim için bu kadar üzülüyor muydu sahiden? Bu kadar korkuyor muydu? İçten içe buna çok şaşırıyordum.
"Anladın mı beni Ali abi?!" Diye bağırdı Aram gür sesiyle ve ben irkilmiştim.
"Sen delirdin mi, buna sen karar veremezsin Aram, hemen şu silahı bırak!" Ondan öfkeli yüzünü alıp bana baktı Aliberk tekrar, eli yine havadayken.
Ben ağlarken hıçkırıklarla gözlerimi sıkıca yumdum, yaşlı yanaklarıma yeni yaşlar akarken, korkudan titriyordum ve yerimden kımıldayamıyordum hiçbir şekilde.
"Onu korkutuyorsun, bırak artık!" Telâşı, tedirginliği daha bir arttı benim ağlayaşıma bakarken Aliberk' in ve bize doğru bir adım attı.
"Umrumda değil başka birşey Ali abi, sadece evet ya da hayır diyeceksin!" Dedi Aram acımasız sesiyle bağırıp ve kolumu daha sıkı tutup çekiştirdi. Ben ise durmadan hıçkırıklarımla ağlıyor, deli gibi korkuyordum.
O sırada aşağı katta, içeriden herkes sıra sıra dışarıda belirdi ve onların yüzündeki büyük şaşkınlığı endişeleri görmüştüm, onlara ağlaşımla bakarken. Adamların gözleri iyice açılmıştı şaşkınlıktan ve kadınlardan bazısının eli ağzındaydı yaşadıkları şoktan.
Evin hizmetçisi olarak düşündüğüm kadın, çocuklarını korkuyla çekiştirdi arkaya doğru. Ve yüzümü biraz daha çevirince, Gülistan' ın şaşkınlığı yanında benim için ani endişesini görürken, ona acımla hıçkırıklarımla bakıyordum.
Aliberk' in amca dediği adam, diğer şaşkın yüzlü yaşlı adamın yanından hızla bize doğru gelmeye başladı sonunda ve ardından da diğer adamlar gelmeye başladılar.
"Ne yaparsın sen Aram? Nedir bu hal şimdi?" Dedi yaşlı adam şaşkınlık dolu sesiyle, Aliberk' in yanında dururken ve oğluna bakarken eli havada kalmıştı.
"Yaklaşmayın baba!" Dedi kolumu sıkıca tutan Aram, onlara silahı sırayla doğrultup. "Ben ne dersem o olacak. Çünkü sizin dedikleriniz yanlış, kuzenimiz ölmüştür bunun babası yüzünden ve olması gereken bu kızın evden gitmesidir, burda kalamaz." Dedi yüzüyle beni işaret ederken, "Yoksa ya onu, ya kendimi öldürürüm baba." Dedi silahı bana, kendine yönlendirip.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMSİN
Подростковая литератураAliberk Mardin' li bir gençtir ve bir intikâmla başlayan bir hayatın içinde kendini bulurken, o büyük intikâmı için evlendiği İstanbul' lu ve zengin kızı olan karısına, zamanla deliler gibi aşık olur... ***** "Sen benim gülümsün, benimsin..."