İyi okumalar.
*
Kimimiz yaptığımız doğrularla, kimimiz ise, her yanlışımızın bedeliyle yaşardık. Hayat hep seçenekler sunardı bize, doğru ve yanlış olan iki seçenek ve biz birini seçerdik.
Ama bazen hiç istemeden bir yanlışı da seçebiliyorduk. Bunun nedeni birçok şey olabileceği gibi çaresizlik de oluyordu.
Ben de çaresiz olduğum zamanlarda yanlışlar yapmış olabilirdim ama yanlışlarımı düzeltmek için uğraşmayı da çoğu kez istemiştim ve yine istiyordum.
Bunu yapabilme şansım var mıydı bilemiyordum ama adım atmaya hazırdım ve vazgeçmek istemiyordum.
Ben sessizce dururken, Pelin konuştu, "Gül, neden hemen eve geldik? Bunun nedenini söyleyecek misin artık." Dedi, salondaki koltukta oturan benim, yanımda otururken merakla.
O mekandan neden hızlı bir biçimde ve doğru düzgün bir şey demeden geldiğimizi sorguluyordu. Ona, sıradan bir cevap vermiştim arabada ve tekrar böyle konuşup bu hususu geçiştirmek istiyordum.
"Ben sıkıldım orda Pelin," Duraksadım. "Hem, sana orda kalabilirsin dedim, neden geldin ki ısrarla, ben tek gelirdim." Dedim boğukça, bu halde konuşmaya gücüm yetmiyordu, kalbim ruhuma kadar ızdırap çektiriyordu bana ve canım çok acıyordu.
"Seni yalnız bırakamazdım ki kızım." Duraksadı. "Sen olmayınca benim de orda hiç keyfim olmazdı üstelik." Dedi Pelin içtenlik dolu sesiyle, elimi sıkı bir şekilde tutup.
Onun yüzünde sadakat hissi yanında üzüntü gördüm ve bir şey anlayıp anlamadığını merak ettim, o mekandayken tuvalletten geldiğimde, arkadaşlarla konuşuyordu ama yine de bir şeyden şüphe duymuş olabilirdi.
Bir süre sustuk ve Pelin gergin bir sesle konuştu. "Gül, bir şey soracağım ama kızma," Devam etti hızla. "Aliberk enişte orda diye mi geldin yoksa?"
"Yok Pelin, onunla alakası yok." Dedim hemen ve önüme doğru döndüm.
O, susarken, ben içimdeki o bitmemiş kıskançlığımdan dolayı tavırlı ifademi gizleyemeyip önüme bakıyordum.
Ama sonunda ona döndüm ve kaşlarımı kaldırırken, acı bir sesle konuştum.
"Pelin, ben çok yorgunum, izninle gidip uyumak istiyorum."
Omzuma dokunup okşadı ve samimi dolu bir ifade yanında hafif gülümsedi. İkimizinde üzerinde bariz bir bitkinlik de var gibiydi, çünkü saat geç olmuştu.
"Tamam canım, uyu tabii. Ben de biraz oturup eve gidecektim zaten, geç oldu, artık kalkayım." Dedi ve iç cekti. "İyi geceler arkadaşım."
"Sanada iyi geceler." Dedim ve ben de hafif gülümsedim. Kısa sürede ikimizde veda ettik birbirimize kapıda, Pelin dönüp giderken evine, ben de salonun kapısını kapatıp merdivenleri tırmandım ve odama çıkar çıkmaz kendimi yavaşça yatağa bıraktım.
O an bedenim çok halsizdi, düşüncelerim bulanıktı beynimin içinde, huzurla uyumaya çok ihtiyacım vardı. Belki olanları birkaç saat de olsa unutmak iyi gelecekti.
Ama unutamıyordum, her şey istem dışı, hayalime yansıyordu.
Bir süre öylece uzanmışken, kalkıp somurtarak banyoya gidip makyajımı temizledim ve kısa sürede odama gelip kıyafetimin yerine geceliğimi giydim. Daha sonra yatağımdaki yorganımı kaldırıp altına girdim ve tam uzanıp uyumaya niyetleneceğim sırada masamdaki telefonuma bir mesaj geldi.
Omzumu dik tutup, oturduğum yatağımda telefonumu elime alıp mesaj kutusuna bastım.
Gül, seninle konuşmak istiyorum, aşağıya gel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMSİN
Подростковая литератураAliberk Mardin' li bir gençtir ve bir intikâmla başlayan bir hayatın içinde kendini bulurken, o büyük intikâmı için evlendiği İstanbul' lu ve zengin kızı olan karısına, zamanla deliler gibi aşık olur... ***** "Sen benim gülümsün, benimsin..."