Hayat bizi zamanla eğitirdi ve zaman bize çok şey katardı, çok şey öğretirdi. Kimine sevinç, kimine acı katardı ama en sonunda öğrendiğimiz şeyler, gerçekten olurdu.
Yeni yaşanmışlıkların bizi şaşırtması gibi, bu yaşanmışlıkların kısa sürmeleride şaşırtırdı mesela...
Bir zamanlar küçük, umutları her çocuk gibi var olan bir çocukken, şimdi genç, en büyük umudum yeniden canlanacak mı diye düşünen biriyim.
Ben en son lise son sınıfa giden, üniversite hayalleri az çok olan, zengin ve varlıklı bir babanın kızıydım. Annemi kaybetmişim babamın deyişiyle ve dadım beni onun yerine büyütmüştü bu yaşıma kadar. Dadımın bir anda hayatımdan çıkmasının beni şaşırtmış olması gibi, bu yaşımda aklımın ucundan çekmeyecek şeyler de yaşamam da şaşkınlıklarımı zirveye getirmişlerdi.
Ama bu süreçte bazen yalnız, bazen mutsuz, bazen çaresiz olmuş olsam da hepsinin üstünden gelmeye çalışmıştım. Yani ağlasam bile, bir yanım güçlü olmaya çalışmıştı her zaman.
Aslı Mardinli bir adamla zorla evlenmiş ve onun farklı hayatını görmüştüm kısacık sürede... Artık bitiyordu bu evlilik, ondan kurtuluyordum ama yine de tamamen mutlu değildim hala. Nedendi?
Belki de kısa sürede yaşadıklarımdan dolayıydı bu. Bilemiyordum. Belki de unutamıyordum olanları. Bilemiyordum işte.
Bugün geleceklerdi Aliberk ve babaannesi ve hep birlikte babamı o hapisten kurtarmaya gideceğiz. Az önce Aliberk'ten, İstanbula az sonra otobüsle gelecekleri mesajı görünce, çok tuhaf hissetmiştim. Sevincim bile çok tuhaftı, çünkü benim babamı gerçekten kurtaracaktı ordan, oysa ne kadar nefret ediyordu önceden ondan, bizden, elimde olmadan yine şaşırmıştım bu yüzden.
Babam için ise içimde bir burukluk, bir heyecan aynı anda oluşmuştu. Canım babam, ordan çıkacak diye mutluydum, yaşadıkları için ise üzgündüm hala.
Telefonumu yavaşça yatağıma bırakıp ayaklandım, dolabı yavaşça açıp, hazırlanmak için elbiselerime baktım. Kahverengi ve biraz uzun elbisem ilk gözlerime çarpılırken, direk onu aldım elime.
Kısa sürede banyodan çıktım o elbiseyle, odamdaki aynanın karşısında dururken, içi sevinçli ve kederli, dışı durgun kendime baktım.
'Neler yaşadın böyle Gül ama bugün hepsi sonlanacak belki de...' Dedim kendi kendime. 'Bitti artık kabus...'
Uzun, kahveye çalan saçlarımı düzelttim ve sonunda hazır olmak için dimdik durdum.
*****
Karakolda sandalyede otururken, dizlerimdeki ellerimle gergince oynuyordum. Ceketimi düzeltirken, heyecanla yerimde duramıyordum. Az sonra babam kurtulacaktı çünkü ve onu görmeye sabırsızlanıyordum şimdiden!
"Gül!"
Sesle yüzümü yavaşça sağıma çevirdim.
Ali ve nenesi gelmişlerdi...!
Gözlerime inanamıyor gibiydim yine de, çünkü nenesini getirmişti sahiden! Demek ki nenesi de ikna olmuştu, tıpkı Ali' nin söz verdiği gibi.
Onlara doğru iyice döndüm kalkıp, ağzım şaşkınlıktan açık kalmışken, elimdeki çantanın kolluğunu sıkıca tuttum.
Kısa sürede yanıma yaklaştılar.
"Geldik Gül..." Dedi gözlerime bakarken karışımda duran Aliberk.
Gülümsemek istedim içimdeki mutlulukla ona ama utandım ve zorlandım yaşananlar yüzünden. Ve yaşlı kadına baktığımda ise, kibrini takınmış, yüzüme bakmıyordu şimdi. Bu haline şaşırdım, Buraya zorla getirilmiş gibiydi, şimdi iyi farketmiştim bunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMSİN
Подростковая литератураAliberk Mardin' li bir gençtir ve bir intikâmla başlayan bir hayatın içinde kendini bulurken, o büyük intikâmı için evlendiği İstanbul' lu ve zengin kızı olan karısına, zamanla deliler gibi aşık olur... ***** "Sen benim gülümsün, benimsin..."