Merhabalar;
Bölüm, kursum ve ders notlarım yüzünden gecikti, kusura bakacak yoktur belki ama varsa, kusura bakmasın. :)
Oy ve yorum atın lütfen.
İyi okumalar;
*
Aliberk' in yanından geldiğim ilk andan beri, aklım da kalbimde onunla kalmışlardı. Sevdiğim adamdan ayrı durmak, her zaman olduğu gibi yine çok zordu benim için, o olmadan, hayatımda hiçbir şeyin tek bir anlamı bile yoktu ve kalbim, hep onunla olmak isterken, hasretine bir saniye bile daha katlanmak istemediğim ona, tüm gücümle koşarak gitmemi ve ona sıkıca sarılmamı da istiyordu.
Ama yapamıyordum.
Gidemiyordum.
Ona, kendimden bile çok sevdiğim adama gidemiyordum.
Buna gururum olmasa da kıskançlığım ve o kızın ona olan o samimi hallerinin gözümde canlanması izin vermiyordu.
Bu ilk ayrılığımız değildi, defalarca kez ve üst üste ayrılıklar yaşamıştık ve her defasında böyle acılar çekmiştik. Şimdi, o zamanlarda düşündüğüm gibi yine, ne zaman tamamen mutlu olacaktık diye düşünüyordum.
Onu bugün bizim şirkette görmüştüm ve ben babamı bekleyip bir süre koridorda durmuşken, o ise sonunda Kudrettin abisinin yanından bana doğru gelmiş, benimle yine büyük ısrarla konuşmak istemiş, o büyük sözünü bir an unutmuştu.
Ben de onu uyarmak zorunda kalmış gibi hissedip, en sonunda onun sözünü tutmayan biri olması yüzünden istemsizce, ona biraz kızmıştım. Şimdi ise sadece kendime çok fena kızıyordum ve kendime sinirle bağırmak istiyordum. Onu bir kez daha kırma hakkım asla yoktu, ısrar ediyordu ama yine de ona başta sinirlenmelerim yanında, bir kez daha kızmamam gerekiyordu.
Ben onun yanından gelmiştim ama kalbim yine onun yanında, içimizdeki hüznü yaşadığımız o anlarımızda kalmıştı ve kalbim, şimdi de aklımı dinlememe sürekli mani oluyordu.
Ben hem içimdeki kıskançlığımı yenemiyordum, hem de istemsizce kırdığım ondan ayrı yapamıyordum, ne yapmam gerektiğine dair de hiçbir fikir bulamıyordum.
Aşk neden böyle bir şeydi, içinde kıskançlık oluştururdu ve o kıskançlık bazen sevdiğinden uzaklaşıtırırdı, ama neden bir yandan da kalkıp sevdiğine koşmanı isterdi.
Şimdi acım öyle büyüktü ki, acı çekmekten usanmış yüreğim, onun her şeyim olduğunu ve onsuz yaşamayacağımı hep hissettiriyordu.
Biliyordum, ilk başta dediklerimle çelişmişti kalbim son zamanlarda, ona ilk başta o kızla arkadaş olduğu için, bu kadar çok kızmamıştım ve ona önemli olan şeyin hatası olduğunu vurgulamıştım. Ama son zamanlarda farklı davranmıştım. Nedeni ise sadece kıskançlıktı, kıskançlık kalbimi orta yerinden acıtmıştı ve aklımın ucundaki düşünceleri bile dinlememe mani olmuştu.
Onu o kadar çok seviyordum ki, o kızın ona dokunup, onunla yakın bir mesafede konuşması bile beni çıldırtmaya yetmişti.
Beni sadece benim gibi deli gibi sevip, kıskananlar anlardı. Ben onu çok kıskanıyor ve çok seviyordum ve o olmadan asla yapamazdım, bunu çok iyi biliyordum.
"Gül?"
Ben dalıp gitmişken, Pelin' in sesi beni düşüncelerimden alıp biraz olsun kendime getirmişti.
Bugün okullar tatil olduğu için, Pelin okula gidememiş ve benim yanıma gelmişken, onunla odamda olanlar, benim ve kocamın ilişkimize biraz zaman vermemiz hakkında, biraz konuşmuştuk. Benim Birce hakkındaki her şeyi anlatmamdan sonra ise, ikimiz de artık Birce' den tamamen uzak duracağımızı söylemiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMSİN
Подростковая литератураAliberk Mardin' li bir gençtir ve bir intikâmla başlayan bir hayatın içinde kendini bulurken, o büyük intikâmı için evlendiği İstanbul' lu ve zengin kızı olan karısına, zamanla deliler gibi aşık olur... ***** "Sen benim gülümsün, benimsin..."