Kraliçemiz güçleniyor

9 1 0
                                    


Herkes alkışmayı bıraktı hakime benzettiğim yaratık "bu bilekliği takmanı istiyoruz küçük hanım ve bizi yükselişe taşı" -yine kollarını kaldırmıştı- bense onun gözlerine baktım ve " beni dinleyin beni daha tanımadığım bilmediğim bir sürü dünyaya emanet ediceksin . Kraliçeliğin ne olduğunu bilmeyen birine . Hem benim yaşım küçük küçücük çocuk ne yapabilir ki . Siz o bilekliği boşverin başka daha düzgün birini kraliçeniz yapın " dedim ve derin bir nefes alarak salondaki insanlara baktım . Hakim " olmaz senin olman gerekiyor istesende istemesende kraliçe sensin seni eğiteceğiz ayrıca yaşının bir önemi yok aradığımız kişi sensin . " Nefes aldı -oksijen soluduğuna hayret ettim - ve cümlesine devam etti " Bunu şimdi öğreneceğiz, bilekliği koluna takalım " yoo bile diyemeden askerleri kollarımdan ve bacaklarımda tuttu ve hakim yavaş yavaş yürümeye başladı en son yanıma gelip bilekliğe koluma taktı. Herkes bir yere kaçarken ben koluma baktım. Ve baktığım gibi çığlıklarıma engel olamadum.

Bütün damarlarımı patlacak bir acı bütün bedenimi sardı . Ayrı ayrı damarlarım açılıyor ve içinden bişey akıyordu . Hem çok sıcak hem su gibi serin hem kuru hareket eden bişey hemde beni boğan hava gibi bomboş bişey damarlarımın içindeydi. O aktıkça çığlıklarım artıyordu. Ve daha da kötüleşiyordu. Sesim kısılmak üzereydi. Bu şey canımı çok yakıyordu ama öldürmüyordu . Bildiğim bütün duaları okumaya başladım. Sadace merakına içeri bakan ben şimdi kolumda bütün vücuduma acıya boğan bişey ile karşı karşıyaydım. Her dakika ömürdü resmen bütün damarlarımdan geçtikten sonra acısı dindi. O an yerle bir oldum resmen diz çöktüm ağlıyordum . O kadar yorulmuştum ki . Dayanamıyordum kolumu kaldıracak halim yoktu. Hatırladığım en son şey buydu kendimden geçmişim.

Ertesi sabah evimde uyanmıştım. Hiçbişey olmamış gibiydi . Koluma bakınca bu düşüncem değişti . Bileklik kolumda duruyordu . Çıkarmayı denedim . Ama olmuyordu yapışmıştı acı vermiyordu sadece bileğimde duruyordu. Gidip elimi yüzümü yıkadım . Masaya oturdum annemler normal davranıyordu. kahvaltı yaptım ama tedirgindim. O adamlar yine gelebilirlerdi. Yemek bitince sofrayı toplayıp odama geçtim . Düşünmeye başladım her zamanki gibi. Tabi bölünmese olmazdı . Adamlar yine geldi ve beni kaptıkları gibi dünyadan çıkardılar. Bu sefer laboratuvar gibi bir yerdeydim . Her yerde deney tüpleri vardı hayvan yoktu -zira yeterince hayvan gördüm - . Kocaman kafes gibi bir yer vardı bir kaç bilgisayar ve her zamanki labaratuvar malzemeleri . Kafes mavi tonlarındaydı ve su sızdırmaz bir hali vardı çok serte benziyordu acaba bu dünyada cam yerine mavi saydam beton mu kullanıyorlardı .  Beni kafesin içine tıktılar .tabi çeviri cihazını kulağıma sokmayı ihmal etmediler. Sonra tanımadığım  biri geldi aynı şu kraliçe bozuntusuna (Mandana' ya ) benzer bir hali vardı . Önümde durdu ve " selamlar yüce kraliçemiz ben Barolena dün gördüğünüz kraliçenin kaynanası oluyorum . Sizin güçlerinizi düzeltmek için buraya geldim " onu süzmeye başladım . Güzel bir elbisesi vardı ama boyu kısa olduğu için yerlere değiyordu elbise . Başındaki şapka ise komik duruyordu. Gerçekten zevk yoksunuydu . Sonra yüzüne baktım . Bu dünya da makyaj normal olabilir belki ama daire katı çıkar gibi çıkmasaymış keşke . Makyajı pardon yüzündeki dairelerin hepsi belliydi ve her katın altında başka bişey vardı bu kadar alakasız olamazdı. Mavi tonlarının altında pembe tonları vardı ya. Kafesin içinde bile olsanız mavinin altındaki pembeyi görebiliyorsınuz. Hiç bu kadar tiksinmemiştim . Yüzüne bakmayarak " bu bilekliği çıkarabilrisiniz harika bir güç artışı olacağına eminim ayrıca lütfen bırakın beni siz bir hakime bakarak benim kraliçe olduğumu nerden çıkardınız ben o değilim " evet söylerken kendimi rahatlatmıştım ama kısa süreliğine .

Barolena " o hakim dediğin çoklu boyutun bilgesidir . Yol gösterir ve bize yardımcı olur. Kehanet uzmanıdır. Onun dediği doğrudur. Ayrıca bilekliğe bakarak anlayabiliyoruz. Sadece tek birine uyabilen bir güçtür o. Herkes onu kontrol edemez ". Bağırdım " kanıtla o zaman bunu ne haltsa tek bana nasıl uyuyormuş kanıtla"-neden bu kadar yükselmiştim bilmiyorum ama haklıydım- . Barolena birine seslenmeye başladı . Hemen hızla geldi ve barolena " kızın bilekliğini takar mısın". Çağırdığı kişi " efendim lütfen beni bağışlayın ama bu intihar olur evde ailem ne olur lütfen ben yapmayayım" diye yalvarıyordu. Peki anlamında baktı Barolena ve başka birini çağırdı ona da aynı şeyi söyledi o kabul etti bu sefer . Kafesi açtı ve birkaç cümle okumaya başladı ardından bileklik bileğimden çıktı ama üstümde büyük bir acı vardı. Her yerim uyuşuyor karıncalanıyor ve bıçaklar batıyor gibiydi-bu üçüde oluyordu bende anlamamıştım-. Bileğine taktığında birden yanmaya başladı . Sonra toprak oldu . Su ve hava derken ölmüştü onu kafesten çıkardılar bilekliğide bana taktılar tabikide. bense şok olmuştum. Karşımda gözümün önünde acı içinde ölmüştü . Gözlerimin dolduğunu hissettim . Sonra bilekliğe baktım. Demek doğruydu . Sadece bana uyan bir güç . Ellerim saçlarıma gitti uzun süre böyle kaldım. Ağlamışım Barolena bana bağrınca fark ettim. " Gördün bu güç sadece senin sen kullanacaksın. Tabi önce elementleri kontrol etmelisin bu kafese bu yüzden geldin. " Sonra adamlarına söyledi ve kafesin üstündeki kapaklar açıldı içinden lavlar akmaya başlamıştı. Ha siktir ! Lav akıyordu ve bana yaklaşmaya başlıyordu bağırmaya başladım her seferinde daha yüksek bir notada bağırıyordum " çıkarın beni burda ölücem " Barolena bana karşılık verdi " kraliçe bu senin elementleri kontrol etmeni sağlayacak ateş gücünü burdaki sıcaklığa katlanacaksın merak etme ölmeyeceksin gücün buna engel olucak yalnız biraz acıyacak " dedi ve adamlarıyla çekti gitti.

Mosoyo Çoklu BoyuttaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin