Okulun İlk Günü

2 1 0
                                    

Sabah 8 de kalkmışım herkes masaya geçiyordu koşa koşa yüzümü yıkadım hızlı adımlarla masaya geçtim ne acıkmışım be. Yüzümde normale dönmüş yıkarken fark ettim. Yoba'ya döndüm:
- Yoba bugün ayın kaçı 6'sı mı 7'si mi?
- 7'si ne oldu?
- hiç öylesine sordum. Mana da masaya oturdu:
- majesteleri masaya geçmeye karar vermiş ne büyük bir onur. Bir yandan gülüyordum.
- bazılarının aksine ben erken kalkıyorum demişti imalı imalı
- kızlar tartışmayın sofra başında Yoba'nın annesi demişti masaya otururken. Gözlerim açıldı masada çay vardı:
- oooo çaylar yapılmış mis mis derken herkesin yüzünde bir tebessüm olmuştu. Cümleme devam ettim:
-bugün okul kaydımı aldırmaya gelicem sizinle o yüzden kalktım. Güçlerimi de okuldan sonra hallederim. Yoba ve Mana sevinçten eli ayağı dolaşmış duruyorlardı. "Sevindim gelmemizi ister misin Mosoyo?" Diyen Yoba'nın annesine döndüm:
-hayır gerek yok efendim ben hallederim. Tamam anlamında kafasını salladı. Babası ise hemen dışarı çıktı . Birkaç dakika sonra geri döndü elinde bir forma vardı. Bana uzattı:
-okulda lazım olur. Gözlerime inanamadım:
-çok teşekkür ederim zahmet etmeseydiniz. Koşa koşa yukarı çıktım üstümü giyindim. Geri geldiğimde aynaya baktım. Sweat ve etekti bu forma doğrusu etek giymek hoşuma gitmiyordu ama sanırım başka çarem yoktu. Sweat kırmızı renkteydi üstünde o bilmediğim yazı ile okulun adı yazıyordu etek ise siyahtı. Çoraplarımı giydim onu da siyah seçtim ayakkabılarımı ve eşyalarımı alıp kağıya geçtiğimde Mana ve Yoba bana seslendi:
- Mosoyo sana silah ve beden eğitimi kıyafetleri bulmalıyız bekle
- beden kıyafetlerim var onları alırım silahı yolda alırız ama neden lazım?
- beden eğitimi ve silah öğrenimi diye bir ders var hem beden eğitimi gibi hem de silah tutmayı öğreniyorsun.
-hmm tamam hadi gidip alalım. Yukarı çıkıp beden eğitimi için kıyafet aldım. Sonra bir dükkana gittik dükkan silah satıyormuş ama hiç öyle bir yere benzemiyordu uzaktan bakan burayı bir kafe zanneder. Hoş koltuklar pastalar dolu bir stand ve çiçekli duvar kağıdı. Derken dükkan sahibi bizi karşıladı. Aşağıya geçmemizi istedi aşağıya inince anladım asıl iş aşağı katta. Bir sürü tabanca vardı büyüklü küçüklü ve bir sürüde kılıç ne güzel renkleri vardı hepsinin. İçerisi çok güzeldi ya , ya da ben ruh hastasıydım. Silah seven bir ruh hastası benn! İçerdeki görevli "nasıl bir şey istersiniz kılıç silah bomba atar.." direkt atladım " kılıç isterim ama çok ağır olmasın çok da kısa olmasın lüften" bayağı heyevanlanmıştım. Herkes çaşkın şaşkın bana bakıyordu adam kafasını salladı ve içeriye gitti . Elinde mor renkli çok güzel bir kılıç vardı ama biraz kalına benziyordu " istediğin gibi ince yok ama buna bir bak derim ağır değildir." Elime aldım ve biraz salladım haklıydı çok rahattı ağır değildi. "Bu ne kadar ."  "1000 pen hanımefendi "  ben mal gibi kalmıştım yanımda türk lirası var acaba burda geçer mi ne yapıcam şimdi derste hocaya ne diyeceğim o sırada Yoba'nın babası parayı verdi. Bense ona baktım "Gerek yoktu sen misafirimizsin" dedi mahcup olmuştum. " Ama yinede ben ödeseydim." Kafasını salladı sonra bir tabanca da aldılar bana ne olur olmaz diye . Böylece her şey tamam oldu "ben artık işe gidiyorum size iyi günler" dedi ve gidiverdi Yoba'nın babası. Hep birlikte okulun yolunu tuttuk. Binanın önüne geldiğimde gözlerin üstümde olduğunu hissettim ama aldırmamaya çalıştım. Biraz da egom okşanmıştı. 2 katlı olan bu bina çok büyüktü. Bahçesinin yarısı futbol sahası,basketbol, voleybol sahası; diğer yarısı ise banklar 2 kamelya ve hoş süs çiçekleri vardı . İçeri girerken heyecanım katlanıyordu. En sonunda içeri girdik ve sınıfa geçtim  8/A'ya gidiyordum. Aynı bizdeki gibi harflendirme sistemi vardı. Allah'tan Mana ve Yoba ile aynı sınıftaydım . Sınıfa girdim Man'nın yanı boşmuş oraya oturdum. Canım çok sıkkındı zaten eski okulumu özlüyordum. Herkesin gözü üstümde olması rahatsız ediyordu. Kafamı gömüp dersin başlamasını bekledim o sırada aklıma alfabeyi ya da yazmayı bilmediğim geldi ne yapıcaktım ben . Mana'ya döndüm "Mana ben alfebe falan bilmiyorum ne yapıcam?" Mana sessizle sesli arası küfretti . İlk kez küfredişini duyuyordum. "Hocaya söyleriz artık yapacak bişey yok derslerden sonra biz sana öğretiriz." Kafamı salladım biraz olsun rahatlamıştım. Tekrar kafamı gömdüm ki arkamda olan Yoba beni dürttü: _Mosoyo okulun ilk günü böyle mi yapılır?
- Bu gün okulun ilk günü değil ki üçüncü günü.
- Senin için ilk günü
- yoo geçen senede okuldaydım
-yahu öyle değil burdaki okulda ilk günün
-heee herkesin gözü benim üzerimde bu rahatsız edici o yüzden böyleyim.
- senin üzerinde olması normal. Bir anda durdu:
- bileğindekini çıkarmamışın. Fısıldıyordu:
-Evet kolumu sökmem gerekiyor bu bileklik çıkmıyor kolumdan
-Herkes o yüzden öyle bakıyor anladılar.
-Sıçtık. Dedim bayağı sakin. Bir şekilde kapatmam gerekiyordu . Kazığımı elimi kapatacak şekilde  indirdim. Ders başlamıştı. Hoca içeri girdi herkes ayağa kalktı tabi bende sonra yerlerine oturdular. Sonra hoca beni çağırdı tahtaya doğru yürüdüm:
-Mosoyo arkadaşımıza merhaba diyin. Herkes tek bir ağızdan merhaba dedi  hoca devam etti:
-Pekala Mosoyo nerden geliyorsun. Yalan söyleme gereği duymadım:
-Dünya'dan efendim. Herkes heyecanlı gözüküyordu:
-Ne güzel ama alışman zor olmuştur senin için dimi?
-Evet çok zor da olsa alıştım sayılır.
-Peki adını tahtaya yazabilir misin? Kafamı hayır anlamında salladım.
-Maalesef daha yeni geldim ve alfabeyi bilmiyorum.
-Hmmm işin zor biraz peki neden geldin? Bu soruya ne diyebilirdim ki ben birazda canım sıkılmıştı hemen yalana sığındım:
-Ailem burda çok değerli bir yakınını buldu ve o bizden burda kalmamızı istedi Ailemde kabul etti. Kafasını salladı ben ise içimi yakan acıyı bastırmaya çalışıyordum.
- Tamam Mosoyo... Derken gözü koluma kaydı . Eyvah kolum açılmış bileklikte gün gibi ortadaydı sadece o değil herkesin gözü bendeydi. Hemen kolumu arkama sakladım. Bir adım geriye çekildim:
-Tamam yerine oturabilirsin Mosoyo dersten sonra özel olarak konuşabilir miyiz?
- peki öğretmenim.diyip sırama geçti.
- Çocuklar sorularınızı kendinize saklayın lütfen ben haber verene kadar da Mosoyo'ya soru sormak ya da muhattap olmak yok. Herkes şaşkına dönmüştü ben de tabiki. Hoca benim içimi okumuştu resmen. Mana ve Yoba bana bakıyordu. Ölümüm bu ikisinden gelicekti sanırım.

Mosoyo Çoklu BoyuttaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin