" Seninle gelicem." Sinirim daha da büyüdü biraz bağırmış olabilir. "Mana evde oturucan bitti kendim hallederim daha da hastalanma" Yoba da atlayıverdi bu çıkışımın üstüne "Mana kraliçeyi dinlesen iyi olur daha da hastalanırsan bir faydan olmaz." Sinirlensem mi teşekkür mü etsem bilemedim. Adımın kraliçe olmadığını ne zaman anlayacak bu? Her neyse saat 11'i gösteriyordu Mana'ya baktım "Mana evde kalıyorsun. Ben de üstümü giyinip gidiyorum dünyadaki işlerimi hallediyorum ve geri geliyorum makasınu bana ver ayrıca bir silaha ihtiyacım var " biraz kısık bir sesle "kamufle olmak için bişey de bulmalıyım" Yoba kurtarıcım olabilirsin diye beklerken Yoba " ben de seninle geleyim bir şey olursa seni korurum." Demesi şaşırtmıştı. Peki dedim usulca yukarı çıkıp üstümü giyindim. Annemin telefonu hala ben de idi. Cebime attım onu da sonra Yoba ile Dünya'ya gittik. Yoba beni bizim evde beklerken ben de tabut işlerini hallettim akrabalarımın yakınları bana yardım etti. Bütün eşyaları aldım tek ben kaldığım için büyük bir miras sahibi olmuştum. Saat 1'i gösteriyordu tabutları gömerken. Üstümde bir pelerin vardı Yoba vermişti tanınmayım diye onun içine ağlamıştım sırılsıklam olmuş pelerin. Sonra eşyaları ve birkaç önemsiz şeyi sattım cebimde biraz yüklü bir para vardı. Hepsinin telefonu yetiyordu zaten anneminkini satmadım onu ben kullanacaktım . Hatları da aldım ve çöpe attım hepsini iptal ederek. Kira olan evlerin sahipleriyle konuştum. Anneannemin evi kiralık değildi o yüzden o eve gittim ve her yeri iyice kapattım. İçine diğer evlerden topladığım birkaç şeyi yerleştirdim hatırası olan. Kaybetmek değilde hatıralara bile bakamamak koyuyordu bana . Kaybetmekde çok koyuyordu aslında. İşleri sonunda bitirdim odama son birkez geldim. Yoba dışarda beni bekliyordu. Sağ olsun bana çok yardımcı oldu. Odamda boş duvarlara baktım. Ağlamamak için zor duruyordum kıyafetlerimin olduğu kutu kalmış bir de okul eşyalarım. Okul eşyalarım..... Arkadaşalarıma ne diyebilirim ki onları da terk ediyordum. Acıdan fazlasını yaşıyorum galiba. En sonunda ayağa kalktım ve kutuyu kaptım evden çıktım. Yoba'yla Mana'nın yanına gittik. Kapıyı açtığında Mana meraktan ölmüş olması lazım üstüme atlayıverdi. Yoba tutmasa kafamı yere vurucaktım . "Tamam sakin kızım döndük işte " dediğimde hafif sırıttı. "Nerde kaldınız?" diye sordu ama sonra bu soruyu sorduğuna pişman gözüküyordu sanırım pelerinimi fark etti. Yüzünü astı içini rahatlatmak için yalan mı bulsaydım vaz geçtim ağzıma ne geliyorsa onu söyledim "sabah söyledim ya birkaç işim vardı anca bitti onu bunu bırakta yemek hazırladın mı bize kurt gibi açım." Suratıma baktı yoo ifadesi vardı sonra hizmetçi gelip "yemeğiniz hazır " dediğinde Allah razı olsun diye içimden en az yüz kere geçirmiştim.
Mana'ya kalsaydık aç kalıcaktık. Oturduk sofraya bir güzel yedim ama görmeniz lazım sanırsanız 3 gündür açım sabah kahvaltı yapmamış gibi. Yemek bitti ben hizmetçilere masayı toplamasında yardım ettim tabi bizimkilerin ağzı beş karış açılınca ne oldu diye kafa salladım. O da bana :
-Mosoyo hizmetçilerin işini sen niye yapıyorsun? Dedi
-Yardım ediyorum edemez miyim? Dediğimde şaşkındı.
- Mosoyo soylular işlere karışmaz sen de soylusun
- Mana başlama yine soylu olduğumu nerenden çıkardın . Evde bana soylusun otur denmiyordu paşa gibi ben kaldırıyordum masayı . Dedim bir yandan da tabakları taşıyordum. Sonra diğerleride gülmeye başladı. Yoba'nın ailesi bize alışmış sanırım ne hoş . İşler bitince televizyonun karşısına geçtik bense hayretle baktım televizyona bizimkine ne çok benziyordu. Ama içinde bilmediğim bir dilin yazısı olunca kendimi kör gibi hissettim. Okuyamamak kötüydü neyse bu dile de alışırız. Yoba'ya baktım onların okuluna gidebilirdik:
- Yoba sizin okula gitsek ne olur sence yakalanma riskimiz var mı? Var olduğunu biliyordum ama biraz da düşük olmasını umuyordum çünkü henüz yakalanmamıştım dimi bu saatten sonra yerimi bildiklerini sanmıyordum ve bulmaları da uzun sürerdi.
- olabilir yakalanma ihtimalimiz çok yüksek gözükmüyor. Yoba'nın annesi:
-neden yakalanıcaksınız kızım dediğinde unuttuğum bir şey olduğunu biliyordum biz Yoba'nın ailesine hiç bişey söylememiştik. Yoba söylemese olmazdı:
-Anne Mana ve Mosoyo'nun burda kalmasının sebebi Ulu bilge Oros'un onlara zarar vermesi onlarda ondan kaçtılar. Annesi de babası da şaşkındı babası:
- Oros neden bu ikisine zarar versin ki?
Yoba az çeneni kapat yalan söylesen olmaz diye düşünürken Yoba:
- Mosoyo çoklu boyutun kraliçesi onun eğitimini aşırıya kaçırmış Oros o yüzden, ikiside bana baktı bu kız mı der gibi havaları vardı. Yoba'ya döndüm:
-yalan söylesen ne olucaktı her şeyi anlatman mı lazımdı? Hem söyleyecek başka bişey mi yoktu Yoba anons etseydin 'Mosoyo çoklu boyutun kraliçesi olucak ' daha rahat olurdu tek tek uğraşmazdın. Annesi ve babası şoka girmişti resmen sonra bileğime baktılar o aptal bilekliği görünce daha da şaşırdılar:
-kızım Yoba doğru mu söylüyor?
-Teyzecim benim kraliçe falan olmak gibi bir derdim yok yaşasam yeter şuan ama efsanelerde bahsedilen benmişim çevremdekiler böyle diyor tabi onlar deli derseniz doğru olur
-neden öyle dedin?
- bir bileklikten bunu anlamaları çok saçma geliyor tamam başka takabilcek o gücü kullanabilecek biri olmadığını biliyorum ama yine de saçma . Kadın bana hak vermiş olucak ki kafasını aynen der gibi salladı:
-ama senin. Ayrıca sen istesen de istemesende yakalayacaklar. Çoklu boyuta yayarlarsa illa seni biri görecek o yüzden kaçmanın pek bir anlamı yok.
-Kaçmayıp canımı teslim etmek istemiyorum kendi güçlerimi kendim kullanmalıyım yoksa o moruk beni öldürücek cidden işi gücü bu olmuş.
Dediğimde hepsi bir gülme tuttu. Haklısın dediklerinde içim rahatladı.
- Nasıl kontrol ediceksin peki daha ne olduğunu bilmediğin gücü
-Hay ağzınıza sağlık gelin bunu o Oros'a anlatsanıza evde bir kahkaha kopmuştu. Ben de onlara katılarak biraz gülmüştüm.
-O bildiği için seni yönlendiriyor olmalı Mosoyo ama sanırım bizde bişeyler bulabiliriz. Bodrum katında tarih kitapları vardı. Heyecanlanmıştım bir ipucu lazımdı bana. Yoba'nın annesiyle bodruma indik. Zifiri karanlıktı . Bende bir ateş yaktım tam da o sırada Yoba'nın annesi bir elinde meşaleyla bana döndü ikimiz bir gülmeye başladık. Aşağı inmeye devam ettik . Onun elinde meşale benim parmağımda kendi ateşim. En sonunda kitabı bulduk. Yukarı çıkardık ama kitapta eşşek ölüsü vardı sanırım yoksa bu kadar ağır olması mümkün değildi . Canım çıkmıştı çıkarana kadar inşallah buna değer diye düşündüm ve kitabı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mosoyo Çoklu Boyutta
Fantasía"Bir anda nasıl kraliçe olunur ?" Hemde çoklu boyutun Kraliçesi