Mis gibi Çay

6 1 0
                                    

Yoba'yla kaldık bu sefer annesinin ismini sormalıydım . Yoba diye seslendim bana dönmedi bir kez daha seslendim yok bana dönmüyor Mana mı tembihledi yoksa. Yobaaaaaaa diye bağrınca kulağındaki kulaklığı çıkardı . "Sesleniyorum sağır mı oldun " "yoo sağır değilim müzik dinliyorum" sinirlendim biraz "ulan biz eşşek başı mıyım yok sayıyorsun" "bizim boyutta ona eşşek başı denmez 'Sanmanın otu muyum bulanık çıktım' denir." "Sanmanın otu mu o ne ?" Diye sordum salak mısın der gibi baktı. "Sanma eski zamanlarda bir bahçivandı çok güzel çiçekleri vardı o çiçekleri satardı her yerden almak isteyenler olurdu ama bir gün çamurlu bir sel bütün çiçekleri kapattı çiçekler hep bulanık gözüktü. Ama Sanma  bunların bulanık çiçekler olduğunu söyledi tek burda açar diye herkesi kandırmıştı. Şimdi ise dışlandığını hissedersen öyle deniyor." Vay be ne hikaye ama. O sırada Mana geldi. Ama geldiği gibi hafif hafif uçuyordu. "Ne oldu bir gittin geldin uçmayı sökmüşün." " Zaten uçabiliyorum ben ama bu sefer isteğimle değil" Yoba çok bilmiş gibi bakıyordu " efendi hazretleri gezegeni bitirdiği için merkezde mıknatıs zarar görüyor o da yer çekimini etkiliyor yakında nefes de alamayacağız." "O kadar da sömürmeyiz bizde birazdan kalkarız bence yeter " dedim onlarda tamam der gibi kafa salladılar . Açtılar lıkır lıkır su içiyorlar ben de koluma baktım. Gerçekten rahat gibiydim ama kolumla toprak arası kolum mor renkteydi. Bileklik beni kendine benzetiyordu pek de umrumda değil artık ya da ben kendimi böyle kandırıyorum. Tekrar onlara döndüğümde ikisi de uzanmış bulutlara bakıyordu. Uykuya dalmışlar . Ben de kolumu bozmadan yanlarına yattım. Saat 6 olmuş hepimiz uyandık. İkisi kalkınca benim yüzüme baktılar. Bakınca bir şok dalgası yüzlerine yerleşti. Ellerinden aldığım aynaya baktım. Kolumdaki gibi mor bir rengi vardı ve kemiklerimi de pek hissetmiyordum. Ama kötü değildim ona şükrettim. Onlarda biraz uçmaya başlamışlardı ve zor nefes alıyorlardı bana böyle dediler. Kolumu topraktan çıkardım ve "eve dönelim" dedim kafa salladılar ve eve döndük.

Gelince güzel bir yemek yedik ama bütün bedenim yorgun gibiydi zor yedim yemeği. Herkes yüzüme bakıyordu ama bunun olacağını bildikleri için çok şaşırmadılar Yoba'nın annesi  bana bunun birkaç saate sonra geçeceğini söyledi içim rahatladı biraz .Sonra az televizyon izlemek için salona geçtim. İzlerken canım çay çekmişti. "Çay yapalım mı sıcak sıcak?" "Çay nedir?" Dediklerinde şaşırmamıştım dünyada değildim artık evde annemler yemekten hemen sonra yapardı ama burda daha onun ne olduğu bile bilinmiyordu. Kalktım ve mutfağa yöneldim. Dolapları karıştırdım tam vaz geçicektim ki buldum. Hizmetçiler bana şaşkınlıkla bakıyordu. Biri bana seslendi "kızım senin yapmana gerek yoktu biz yaparız senin gibi soylu biri uğraşmasın bunlarla"  "yok abla teşekkür ederim kendim hallederim hem soyluluk bana yakışmıyor ayrıca soylu-köylü ayırmam ben bir çay yapıcam ağzınıza inanamayacaksınız bakın görün" derken sırıtıyordum su kaynattım aceleyle. Onlarda bir yandan beni izliyordu bir yandan da şaşkınlıklarını atmaya çalışıyorlardı. Su kaynadı çayı demledim iyice rahatladım demlik bulabildiğime sevinmiştim "iki demlik yaptım birini biz içelim birini de siz için mis gibi olucak inşallah 20 dakika sonra bana haber verseniz ben onları koysam olur mu?" Tamam dediler. İçeri geçiyorum diyerek salona yürüdüm. Yerime oturup başlayan filmi izledim. 20 dakika sonra bir hizmetçi beni çağırmıştı. Hemen koştum bir sürü bardak çıkardım sevinçle doldurdum acaba beğenicekler mi? İşim bitti şeker de koymayı unutmadım bir tepsiyi masanın üstüne bıraktım " bunun içine şeker koyarsanız tadı daha güzel olur ama şekersiz de içilebilir şekersiz içicekseniz rengini biraz açık koyun koyu olursa acı olabilir acı içmek isterseniz koyu koyun ama ilk sefer olduğu için ben açık koydum. Afiyet olsun" diğer tepsiyi kaptım hemen salona yürüdüm:
-Çaylar hazır , hepsi bana bakıyordu şaşkınlardı. Herkese birer tane verdim. -İsterseniz şekersiz için ister şekerli şekersiz içerseniz bunlar gibi açık koyun eğer koyu koyarsanız acı gelebilir şekerli olunca daha güzel gelebilir şimdiden afiyet olsun. Yoba'nın annesi :
-kızım bunları sen mi yaptın.
-Evet efendim o kadar kötü yemek yapmam ama çok da mükemmel beklemeyin benden. Yoba'nın babası:
- kızım bizim evde hizmetçiler var onlara anlatsaydın onlar hallederlerdi.
-ilk ben yapmak istedim hem her seferinde onlara gitmek istemem onlarında işi gücü vardır.
-sen nasıl soylusun acaba? Diyen Mana'ya baktım:
-olmayacağım. Cevabımdan tatmin olmuştu sanırım hepsi birer yudum aldı çaydan. Hep bir ağızdan "ellerine sağlık" lafı duydum vu sefer şaşıran ben olmuştum. "Siz ellerine sağlık mı dediniz?" Mana elindeki telefonu bana uzattı yazılarıda kendi okudu . Bu manyaklar ben yokken türklerle ilgili şeylere bakıyormuş. Tam da yeriymiş o zaman. "Afiyet olsun efendim" dedim herkese . Bitenlere çaylarını doldurdum bir yandan da filmin keyfini çıkardım herkeste büyük bir iştahla çaylarını içtiler. Gece yatağıma geçtim  ve annemin telefonuna birkaç ayar yaptım kendi sevdiğim şeyleri tabi duvar kağıdım onlar olucaktı. İşimi bitirip uyudum.

Mosoyo Çoklu BoyuttaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin