Hafta sonu

1 1 0
                                    

Sabah onlardan ayrılarak Mana'nın yanına geldim. Onlarda sefer için hazırdırlar. Uzun bir vedamız olmuştu onlar için bildiğim bütün duaları okudum. Hafta sonuydu rahattık yani ben çalışmaya devam ettim Mana da kendi halindeydi. Birden üstüme atladı manyak.
-Mosoyoooooo!
-Ne var be?
-Karnım aç
-Allah'ım sen sabır ver. Tamam tamam kalk üstümden. Onun kalkmasıyla mutfağa gittim en sevmediğim şeyi yapacaktım yemek yapmayı oldum olası beceremem sadece yemesini bilirim. Telefondan birkaç tarife baktım ne yapabilirim diye en son aklıma pankek yapmak geldi. Hanımefendi yumurta yemediği için -tavada yapılanı yemek prensesliğine aykırıymış götüm- uzun uğraşlarla düşe kalka anca hazırladığım pankekleri yedik. Beğenmişti ohh bee bu kıza bişey beğendirmek çok zor ya yedikten sonra işlerime geri döndüm ama bizim Mana alışveriş derdine düştü şimdi de. En son okuduğum kitapları kapatıp kolumu çekiştirmesiyle pes etmiştim. Birlikte Ostargarptaki ünlü bir avm'ye gittik. Cidden boşa ünlü değilmiş aşırı güzeldi. 2 katını dolaştıktan sonra tekrar başa geldik gezmesi çok sarmıştı. Mana tuvalate gidecekmiş bu yüzden beni tek bıraktı. Etrafa bakarken bir kadının çantasının çalındığını fark ettim. Koşa koşa kadına yardım etmek için gittim çantayı adamdan alıp önünde dikilmiştim ki karşıma biri daha çıktı. Onun da elinde kılıç vardı üstünde beyaz  pelerin benden birkaç santim uzun bir erkekti. "Çantayı bırak!" diye bağırmasıyla adam sarsılmıştı. "Üzgünüm prensim" diyerek koşmaya başladı arkasına bile bakmıyordu. Ben de elimdeki çantayı o kadına verdim. "Teşekkür ederim gençler" ona karşılık verdim "rica ederim teyze" arkasına dönüp gitmişti. Mana'da tuvaletten çıkmıştı koluma yapıştığı gibi beni sürüklemeye başladı. Koşturduk koşturduk beni ayakkabı bakmak için sürüklemiş onu mağazanın içine itiverdim. "Manyak mısın kızım sen git ne alıyorsan al" mağazadan uzaklaştım hemen karşısındaki mumcuya girdim. Çok güzel kokan mumlar vardı bütün kokular karıştığı için etraf pek güzel kokmuyordu ama elinize alıp yaklaştığınızda çok güzel kokuyordu . Tekrar o prensi gördüm karşımda mum bakıyordu. Elinde baktığı mumlara baktım etikekte görmez olaydım menekşe vardı koşa koşa yanına yaklaştım.
-Bakar mısınız? Elinizdekinden başka var mı?
-Hayır sonuncusu bunlar
-Aaaa peki alıcak mısınız?
-Evet
-Tüh yazık oldu size iyi günler rahatsız ettim kusura bakmayın. Tam arkama dönüp gidiyordum ki kolumdan tuttu.
-Bunları mı alıcaktınız?
-Aslında e-evet çok güzele benziyorlardı ama siz alıcaksanız sıkıntı değil başka bir tane bulucam sanırım.
-Aslında vaz geçtim alabilirsiniz. İçimdeki sevinç çığlıkları artıyordu verdiği mumları kokladım gerçekten çok güzel kokuyorlardı. Menekşelere bayılırım o yüzden kokuları ilaç gibi geliyordu bana koşa koşa yanından ayrılıp parasını vermeye gittim parası biraz pahalıydı ama umrumda değildi. Dükkandan çıkarken tekrar kolumdan tutmuş tabi ben mumlara taktığım için sonradan anladım gerçi paefüm kokusunu almasaydım hala fark etmezdim.
-Oha biri parfümle yıkanıyor bu ne koku?
-benim o parfümle yıkanan. Arkamı dönünce onu görmemle sersemledim. Kendimi toplayıp koluma baktım o zaman anladım kolumu tuttuğunu kolumu ondan geri aldım.
-Kusura bakmayın dalmışım.
-Belli oluyor.
-Bu mumlar çok güzel kokuyor
-Biraz beni fark eder misin?
-Hee! Dememle boş boş suratına baktım sonra bir süzdüm  ama neden onunla ilgileniceğimi anlamadım. En son jeton düştü.
-Aaa pardon çok özür dilerim. Çantayı almamda yardım ettiğiniz için teşekkür ederim. Kolumdan yeniden tutup kendine yaklaştırdı.
-Kör müsün karşında Ostargarp prensi duruyor?
-Hayır kör değilim ama tepki mi vermem gerekiyordu.
-Benim bildiğim kızlar verirdi. Tekrar süzdüm onu cidden yakışıklıydı. Her kız görse ağzı sulanırdı. Tabi ben biraz duygusuzdum ben de öyle bişey olucak diye beklemeyin
-Sanırım bildiğin kızlardan değilim. Bana yardım ettin ve memnunum ayrıca bu mumları almamakla da bana yardım ettin borcum büyük. Sonunda beni bırakmıştı.
-Ödersin yakında
-İnşallah, neyse size iyi günler. Veda edip uzaklaşmıştım ondan bir grup gazeteci benimle konuşmaya çalışsada onlardan kaçmayı başarıp Mana'yı buldum. Aynı yerde olmasına şaşırmalı mıydım? Ciddi misin Mana ya! Mağazanın başında onu bekledim 1 saat sonra elinde ayakkabılarla geri döndü. Ben de kendime ayakkabı baktım ama beğenmedim nedense sonra birlikte yemek yemeğe gittik gün güzel gidiyor sayılırdı. İşlerimizi hallettik tam çıkarken 4. Katta öyle güzel bir zırh gördüm ki işte buna aşık olunurdu. Uçuyordum diyebilirim Mana'yı sürükleme sırası bendeydi içeri girdik hemen. Bu zırh tam zırh denemezdi ama aşırı iyiydi. Siyah bisiklet yaka t-shirt pantolon ve pelerin hepsi ama hepsi siyahın en güzel tonundaydı. Ateşten ve kurşundan koruyan içlik detayların güzelliği parmaksız eldivenlerin havalılığı hava alan bişeye benzemesi say say bitmezdi. Kılıç için kılıf bile vardı. -kılıcın kılıfı mı var demeyin adını unuttum- Tam bedenime uygunu var mi diye sordum. İkinci bir şok dalgası bedenimi vurdu vardı elinden kaptığım gibi kabine koştum. Acele acele giydim. Cidden çok güzel duruyordu. Fiyatını sordum. 300.000 pen dedi adam. Türk lirasında 60.000 tl idi. Böbreğimi satsam ödeyemezdim gözlerim dolmaya başlamıştı bu şey o kadar güzeldi ki onu geri çıkartmak ıstıraptan başka bişey değildi. Son kez şansımı denedim "Peki indirim gibi bişey yapabilir misiniz?" "Hmm" diye düşünürken gözleri sağa doğru kaymıştı. Ondan sonra hızlıca bize dönüp "isterseniz 60.000 storva alabilirsiniz" Mana'ya sordum tl olarak ne kadar oluyordu. Mana 1000 tl diyince  sevinç çığlıklarım artık boğazımdan taşıyordu. "Pekala alıyoruz çok teşekkür ederiz Mana burda bekle bankadan parayı alıp geleyim" uçuyordum -gerçek anlamda değil mecaz- son sürat parayı çekmeye gittim. Aynı hızla geri dönüp onu aldım. Üstüme geçirdim tabikide. Mana da bana söyleniryordu. Yok efendim neden siyah başka renk mi? yokmuş daha hanımefendi bişey yok mu ? O sırada aldığım dondurmayı yüzüne çarpıverdim. Kendi dondurmamı alıp kaçıyordum şimdide. Arkamdan ne güzel koşuyordu gülmekten çatlamıştım.

Mosoyo Çoklu BoyuttaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin