Okula Döndüm

3 1 0
                                    


Dibe inerken bir yandan da korkuyordum . Deniz anası görmüştüm hem de mor normalinden bile korkardım ama tam da düştüğüm yerde deniz anasının ne işi vardı ya . Nefesimi zor tutuyordum. Sonra daha da aşağı düştüm. Cidden bu kadar derin nasıl olabiliyor . Tabi ya kraliçe beni atarken gözlerimi kapattığım için anlamamış olmalıyım beni ilerden attı hemen kıyıdan değil. Pislik iyice derin olması için tam ortasını bulsaydın. Biraz uzaktan bir balık gördüm. Ne köpek balığına ne de kedi balığına benziyordu. Biraz da dikenli bir balıktı. Demekki çoklu boyutta bir okyanus bu. Olmazsa olmaz tabi çoklu boyutunuz. Bana yaklaşmasın diye dua ediyordum. Dibe  nihayet varmıştım. Nefesimi tutmam iyice zorlaşmıştı ve başımın döndüğünü hissettim. Az daha dayanmalıydım ama olmuyordu . Sonra ciğerlerimdeki baskı yüzüne öksürmeye başladım . Tabi su yuttum bu yüzden ağzımı kapattım ve suyu yuttum ama olmuyordu . Dayanamayıp öksürdüm yine burnum yanıyordu artık . En son öksüre öksüre ciğeriminde yandığını hissettim. Yavaşça gözlerim kapattım ve ölümü bekledim yanan ciğerlerimle. Birden kraliçenin sesiyle irkildim. Etrafa baktım okyanus tekrar korkmaya başladım bir de kendime baktım. Şimdi ağlamak üzereydim ellerim mavi bir renkteydi. Şeffafa yakındı neredeyse su gibi diyebiliriz ama böyle bir suyun içinde fatk edilirdim . Ayrıca nefes aldığımı da anlamıştım. Baya balık olmuştum. Tamam balık burcuydum ama bu kadar da değil.
"Nasılsın kraliçe?" Diye sorduğunda hele bir kurtulayım siktim ebeni der gibi baktım . Bunun benimle sorunları vardı ya. Diğerinden zaten yeni kurtulmuştum biri gitse diğeri geliyordu . Offladım ve sorusunu cevaplamadım. Yüzümde biraz üzgün bir ifade vardı kraliçe de bunu fark etti sanırım ki yüzü düştü sonra kendine geldi . Ya da ben öyle umuyordum . Bana döndü "kraliçe senin iyiliğin için ilerde anlayacaksın . Kurallara kimse karşı gelemez bunu bilmelisin." Ve tekrar gitti. Yere oturdum ve kendimi bu okyanusun dibinde bir başıma hissiyle baş başa bıraktım. Kurallara uymak istemiyordum ya da başka bişeyi eve dönmek istiyordum. Evdekiler beni merak etmiş olmalılar.  Onları ne kadar da çok özlemiştim. Sanırım kabullenmeliydim bunlardan kurtulamazdım ve ailemi de göremeyecektim. Belki işleri hızlandırırsam taçtan sonra görebilirdim. Okula bir hafta kalmıştı ben gitmeden önce şimdi 4 gün kalmıştı yani geleli 3 gün olmuştu . Ve ben harap içindeydim . Kurtulamıyordum ayak uydurucaktım. Bu da bir nevi insanlığımı kaybedecektim . Böyle olmalıydı sanırım. Kumların üzerine yattım ve gözlerimi kapattım su elementinin bedenimi ele geçirmeşini hissettim. Ara ara bağırıyordum ama suyun altında sesim duyulmazdı yani sorun yoktu. 2 gün sonra bu gücüde kullanmakta ustalaştım. Kendim büyüler yapabiliyordum ve ateş olan bir şeyi suya su olan bir  şeyi ateşe çevirebiliyordum. Havaya uğraşmama gerek yokmuş zaten alışkınmışım. En azından bu güzel bir haberdi. Toprak elementi için toprağa gömülmüştüm diri diri. Artık korkmuyordum sadace her geçen gün daha da bitiyordum . Dayanamıyordum ve bu bana bakınca anlaşılıyordu. Ama etrafımdaki varlıklar bunu önemsemiyordu tıpkı Dünya'daki gibi. Alışkındım yani bu hisse 2 günde de toprak elementini kontrol eder oldum. Bedenim titriyordu ağlamaktan gözlerim ağrıyordu. Barolena başımda dikilmiş beni alkışlıyordu bir yandan da kahkaha atıyordu . Ellime kaptığım gibi uzağa uçuruverdim onu. Saraydaydım kontrol edebildiğim için izin verilmişti ama hala evime dönmeme izin yoktu. Ben de sarayda Mana'nın yanında kaldım. Gerçi 1 alana 2 bedava kampanyası var gibiydi . Kraliçe ve Barolena da burdaydı ve ikisinde yüzüne bakınca midem bulanıyordu. Banyo yaptım ve uyumaya gittim.

Sabah kalktığımda aklıma bugün okul olduğu aklıma geldi . Ama benim eve dönmeme izin yoktu. Dur bir dakika bişeyler dönüyor koridorda yürüyen bir yandan da konuşan Barolena ve hakim yaratığı gördüm. Bişeyler konuşuyordu bende onları dinlemek için arkalarından yürüdüm. Benim dedikodumu yapıyorlardı. Gerçi ben yanlarındayken dedikodu sayılmaz ama olsun. "Okula gidebilir ama  kaçmaması için burdaki okula göndermeliyiz."  bu cümle yıkılmama neden oldu. Arkadaşlarımı istiyordum vaşka bir yeri değil bir sürü tanımadığım uzaylıyla okumak mı kalsın. "Efendim kız bunu istemeyecektir en iyisi nöbetçi tutalım başına dünyalılarda sihir olmadığı için düşük bir gizleme büyüsü yeterli olucaktır." bunu söyleyen Barolena'ydı. Vay be dercesine kafa salladım ve bir küçük teşekkür ettim içimden ama küçük. Hakim biraz düşündü ve sonra tamam anlamında kafa salladı. Ben se sevinçten uçuyordum ki fark edildim. Has siktir dercesine tozla duman oldum . Bir yandan kaçarken bir yandan Barolena'nın kahakahalarını dinledim . Alçak bana gülüyordu. Odaya girdiğimde formalarım duruyordu yatağımın üstünde. Hemen giydim sonra yatağın altındaki çantamı -bunları hakim koydu sanırım - aldım ve hızlıca sarayın kapısına geldim boyut makasıyla geçtim . Ben ve arkamda bir koruma duruyordu. Ben hızla okula koştum. Hiç bu kadar özlememiştim okulu. 8. Sınıf olmuştum ve bunun stresi ve heyacanı vardı üstümde aslında 1 dönem geçti ama olsun hala stresi vardı. 5 şubat günü nasıl olunuyorsa öyleydim tabi geçen haftanın yorgunluğu hala üstümdeydi. Heyecanla okula girdim. İlk birkaç ders sıkıcıydı. Sözel dersler oldum olası sıkıcıydı zatende bir sayısalcı olarak matematik dersini bekliyordum. Derken öğlen oldu okuldan çıktım ve koruma eve gitmeme izin verdi . Eve gittim koşa koşa annemle babam ölmüştür meraktan 1 haftadır yoktum onlara gerçeği anlatsa mıydım? Deli derlerdi bana ama makas hala evdeyse kanıtım vardı . Bunu düşünerek eve koştum. Kapıyı tıkladım ama bakan yoktu . Tıkladım tıkladım tıkladım ama yok nereye gitmiş olabilirler. En son anahtarı aramaya başladım . Her zamanki gibi ayakkabının içindeydi. İçeri girdiğimde şok olmuştum ...

Mosoyo Çoklu BoyuttaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin