"Günaydın bal yanak "
Alpay ensesinde gezinen burunla,huylayanarak uyanmıştı şimdi. Odanın içine giren güneş ışıkları direkt olarak muhattap alıyordu yeşil gözlerini. Huzursuzca burnunu kıpırdatıp sol kolu üzerine döndü. Dün geceden kalan izler toplanmıştı.Misal yere attıkları kayganlaştırıcı tüp,bir kaç dal çiçek ve kıyafetleri özenle ortadan kaldırılmıştı.
"Günaydın " dedi sersem bir ifadeyle Kahraman'a.
"Emir Paşa kahvaltı hazırlıyor,gel biz de duş alalım." diye mırıldandı Kahraman'ın dudakları Alpay'ın yanaklarına gömülüyken.
Alpay sızım sızım sızlayan belini ve kalçalarını hafifçe doğrultup sokuldu Kahraman'a.
"Peki,ben de kalkıyorum şimdi."Kahraman ona dil çıkarıp ,yorganı kafalarına kadar çekti. Yorganın altında Alpay'ı sıkıca kucaklarken boynuna minik minik öpücükler gömüyordu.
"Yok sana sabah sosis yemece,dün yordun beni. Hem sınavların başlayacak otur onlarla ilgilen." diye mırıldandı Alpay yalandan onu ittirip. Oysa ki başını geri çekip,daha rahat öpülmek için alan yaratıyordu.
"Sidikli marsupilami bugün yaramaz gününde demek." dedi Kahraman onun kaburgaları arasına parmakları ile baskı yaparken. Alpay tutamadığı kahkahasıyla ,tikine baskı yapan elleri uzaklaştırmaya çalıştı. Ama Kahraman nerelerinden huylandığını iyi bildiği için bu sefer de boynuna dudaklarını gömüp,karnıyla beli arasındaki yan bölgeleri gıdıklamaya devam etti.
Alpay "Aşkım dur valla işeyecem lan gülmekten." dedi nefes nefese. Gıdıklanmaktan soluklanamıyordu bile.
"Senin aşkım diyen dilini yerim." diye mırıldandı Kahraman ona bakıp. Bal rengi hareleri iri iri ona bakarken ,yanağında oluşan minik bir gamzeyle iç geçirdi Alpay.
"Ben de ama felaket acıktım,Emir Paşa kurmuştur sofrayı sonra da seni yiyeceğim." diye mırıldandı Alpay.
Yorganı kenara fırlatıp anadan üryan ayaklandıklarında rezil halde olan çarşafı kaldırıp kirli sepetine basket attı Kahraman.
Alpay da yastık kılıflarını top gibi bükerek basket denemesi yapsa da duvara toslayarak hedeften çıkmıştı. Alpay sinirle küfür savururken nevresim kılıfını da yuvarlayıp atış denemesi yaptı. Bu sefer basketti.
Kahraman eliyle alkış tutarken "Alpay Beyoğlundan harika bir üçlük, bravo. NBA taşşaklarını yesin senin." diye sırıttı Alpay'a.
"Ne dalga geçiyorsun lan izbandut, benim alanım futbol bir kere." diye arsızlaştı Alpay. Çirkefe yatmayı fena severdi ve her fırsatta da çirkinleşirdi böyle.
Kahraman ona kaş çatıp yatağa itiklerken "Kocaya bağırmak demek he ? " dedi. Alpay'ın sırtı yatakla buluşurken havaya rastgele tekme sallayarak dil çıkardı.
"Bağırıyorum kocama evet lan,yemek yapmayı öğrenirsem gıcık oldukça pırasa dayayacağım önüne. " diye tısladı Kahraman 'a doğru.
"Ben de akşama seni yerim olur biter yani" dedi Kahraman tekme savuran bacağı yakalarken iki eliyle sabitledi ayaklarını .
"Müge Anlıya çıkıp ağla istersen valla , beycilik bir yere kadar Kahraman Bey." dedi inatçı ses tonuyla. Belini geriye savurup ayaklarını kurtarmak istese de kırım kongo kenelisi gibi yapışıp tutmuştu ayaklarını Kahraman.
Kahraman onun ayaklarının altına tırnak uçlarını sürüp,parmak ucuyla hafifçe gıdıklarken Alpay genizden bir kahkaha attı.
Alpay "Lan dur " diye küklerken Kahraman kaşlarını çatıp " cık cık" dedi surat ekşitip.