*!!!!!Dikkat dikkat
Bu bölüm ağır oynaş içermektedir.!!!!!
Bu arada, "Fırtınalar" kesinlikle Alpay ve Kahraman'ın şarkısı...!!!*Masanın başında yan yana oturan iki genç,önlerindeki tabaktan çok birbirlerinin yüzlerine odaklanmış durumdaydı.
Koca masada boş alan doluyken,Alpay yine de Kahraman'in hemen soluna yer edinmiş adeta anne kangrunun kesesindeki bebek kangru misali ona tutunuvermişti.
Kahraman ,ders notlarını okuyup tekrar ettikten sonra Alpay'ın sıcaklığı ile mayışmış,uyuşuk bir tembellikle uyuyakalmıştı.Ancak kuş gibi bir uykuya sahip olan bu uzun adam,çok geçmeden uyanıp Alpay için akşam yemeği hazırlamaya mutfağa geçmişti.
Alpay ise mağaranın hakimi bir boz ayı misalince kış uykusu pozisyonunu almış,kıyamet kopsa en fazla yön değiştirir gibi yastığa gömülmüştü.
Kahraman,onun sevdiği domates soslu köfteden yaparken bir yandan da küçükken bayıldığı tereyağli pilavdan hazırlıyordu. Dolaptan soda çıkarırken,onunkini hafif ıliması için köşeye ayırdı . Sevdiğinin narin boğazının ne kadar hassas olabildiğini bildiği için,bademciklerinin ağrımasını istemezdi.
Altına bir eşofman çekmiş Alpay uyku sersemi aşağıya indiğinde şişik yeşil gözlerle etrafa bakındı. Burnuna çalınan mükemmel kokularla bir sigara yakıp masaya oturdugunda yemekleri isitan Kahraman 'da ayni işlemi uyguladi.
"Her an bir yerden Suna reis çıkıp,yemekten önce zıkkımmlanmayın ulan it soyları " diye kovalayacak gibi hissediyorum" dedi Kahraman 'a o güzel kahkasını sunarken.Kahraman ince bir tebessümle "paketten dal araklayıp ,muhabbet etmek için bizle sigara içmesi haricinde bir problem yoktu. " dedi
Alpay özlemle ,salondaki pembe kanepeye baktı
"Rahmetli hiç pakete para vermezdi,sağlam otlakçıydı." dediğinde Kahraman muzipçe onun kahverengi kısa saçlarını dağıttı ."Gelin,kaynana toprağına çekermiş derlerdi de inanmazdım lan. Aynı kaynanan gibisin" dedi.
Alpay kafayı geriye atıp gülerken sevdiğine bir öpücük kondurdu burun ucundan
"Şu halimizi görse bence bizi evden atardı. Bence annem ve babam...yani evlatlıktan reddediliriz,en iyi ihtimal mahalleli bizi kurşunla vurmazsa tabi." dediğinde gülen yüzü hüzünlü bir gölge ile kaplandı.Kahraman, kafasını elleri arasında gömerken " o kadar imkansızdı ki senin bana, benim sana baktığım gibi bakman,her şey için planı olan ben şimdi plansızım. Ne yapmam gerektiğini bile bilmiyorum." dedi usulca.
"Bir labirentin içerisinde peynirini arayan,peynirini ararken de çıkışı kaybeden kobay faresi gibiyim. Kendi kuyruğunu yiyen bir yılan da olabilir" diye bitirdi cümlesini söndürdüğü sigarayla.
"Ne diyon oğlum ben malım anlamıyorum öyle afilli şeyleri" dedi Alpay bön bön ona bakarken.
Kahraman zekası bir sincapla eş değer çocuğa kafa sallarken,yemekleri servis etti.
"Bayılıyorum senin yemeklerine" diye mırıldandı Alpay iştahsızlıktan eser kalmamış halde.
"Biliyorum,bir tek benim makarnamı ve menemenimi yerdin eskiden. Ben de bir gün sana hazırlarım diye bütün tarifleri öğrendim sayılır " dedi Kahraman onun yüzüne bakmadan.
Alpay ağzındaki lezzetli yumuşak etten bir lokma daha yutup "Kurban olurum lan sana,ben beceriksizim ama he baştan diyeyim. Sürekli fast food yemekten fosilleşti midem 4 senede " dedi.
"Bitir o tabağı,almayayım seni ayağımın altına gevşek piç." diye mırıldanırken tebessüm etti Kahraman.
"Sendeki taşşak ,marsupilamide yoktur be yiğidim" diye sokuldu Alpay en çapkın gülüşüyle .