"Hocam,projenin taslak haliyle birlikte son halindeki düzenlemeleri paylaştım sizinle mail olarak. Detaylandırma aşamasında daha minimalist ilerledim ama önerirseniz daha fazla boyutlandırma yapabilirim."
Alpay,bir yandan sevdiceği için kahve hazırlarken diğer yandan kahvaltılıkları masaya diziyordu şimdi. Eskiye oranla daha hizalı kesiyor ,kamyon tekerleği kalınlığındaki yiyecekleri en azından daha ince doğruyordu. Kahraman'dan önce uyanmak pek huyu değildi ancak o hala vize haftasının etkilerini atlatamayan bünyesi nedeniyle öğleden sonraya kadar uyuyordu.
Eh,bide geceleri Alpay'ın üzerinde epey efor sarf ediyor,maraton koşusuna hazırlanan atlet misali yoğun bir tempo yürütüyordu Kahraman.
Alpay,onun kahvesini demlenmek için kenara koyarken telefonda vize projesi için eksiklikleri anlatan hocasına baygınca "hıhı" sesi çıkarıp,yorgunca esneyerek onaylıyordu. Kahraman bile az çok öğrenmiş ,ölçülerde ve çizimlerde tavsiye vermişti bu süreçte zaten.
Koca hukuk kitapları ve çizim kağıtları arasında birbirlerine dokunmadan geçirdikleri 1 hafta gözüne diken olmuştu Alpay'ın. Karşısında sürekli kanunların dipnotlarını tekrar eden uykusuzluktan bitap bir dev adam görmek ve kendisinin de bezgin Bekir misali laptopta "tık tık" çizimle uğraşması epey yorucu bir süreçti.
"Alpaycım,senden sadece peyzajda biraz kaydırma yapmanı ve holü genişleterek,kolonları yan taraftan geçirmeni istiyorum. Iki gün süre var. 23:59 ' a kadar sisteme yükleyebilirsin son halini,notu AA'ya çekebiliriz. Ortalamana daha yüksek gelir." diyordu yaşlı ve yorgun kadının sesi.
Alpay,arkasında hissettiği sertlikle yutkundu. Ruhunu okşayan koku önce burun deliklerinden girip,daha sonra kalbine tatlı tatlı esintiler sunarken ezberlediği ellerin karnını okşamasıyla mayıştı. Kahraman arkadan beline dolanıp,boynuna gömülmüştü yine.
Alpay,telefonu sol eline alarak kulağını yasladı. Boynunun daha rahat öpülmesi için alan yaratırken boşta kalan sağ eliyle kalçasında gezinen sert kumaşı zorlayan iriliği minik minik okşadı.
"Uyanmışsınız." dedi keyifle kıkırdarken,fısıltılı bir tonda söylemeye özen gösterdi. Zira Yeşim Hoca'nın bu muhabbeti dinlemesine hiç lüzum yoktu değil mi?
"Hı,sen yanımızda olmayınca böyle zor durumda uyandık işte naparsın." diye mırıldandı uykulu sesiyle Kahraman.
"...Yani gelecekteki projelerinde ve tasarımlarında imza çalışman olabilmesi için ben açıkçası şu bahsettiğim şirkette staj görmeni kesinlikle öneriyorum. Pek çok şehirde ve ülkede şubeleri de var hem..." Yeşim Hoca'nın sesi ağustos ayında kendi çalıp kendi söyleyen cırcır böceklerinden farksız biçimde ahizede yankılanırken Kahraman yavaşca Alpay'ın üzerindeki şortu ve baksırı sıyırdı.
Alpay dudaklarını ısırıp keyifle gülerken ,sevdiği için belini biraz daha kırıp tezgaha yasladı göğsünü. Girişindeki sabırsız sıcaklığın verdiği hazla gözleri kapanırken.
"Haklısınız hocam..." diye mırıldandı,sesli bir yutkunma ile.Kahraman içinde gelgit yaparken Alpay'ın sarsılan nefesleri kesikleşmiş,hazla inlemesine neden olmuştu şimdi. Etine çarpan etin sıcaklığı ve erkekliğinin avuçlanmasıyla birlikte istemsizce yüksek çıkmıştı sesi.
"....bak gördün mü sen de sevindin aman oğlum bağırma çocuk gibi gerek yok,ben ayarlarım. Hatta bugün öğleden sonra genel müdürleri ile randevum var bahsedeceğim Ferit,sen ve Güneş'ten."
Kahraman,Alpay'ın zevk noktasına hızla köklerken "HARİKAAA,OFFF ÇOK İYI." diye inleyivermişti Alpay.
Yeşim Hoca ve Kahraman aynı anda memnuniyetle gülümserken telefonun ötesindeki kadın konuşmuştu.