Bir Küçük "Firuze" Meselesi

9.9K 1.4K 563
                                    

Acı.

Acıyı tüm vücudunda hissederken ,bez bebek gibi kucaklandığını hissetti. Uykudan kafayı kaldıramayacak kadar yorgundu zira.Onun alnına kondurduğu bir öpücükle banyoya götüren Kahraman ,sıcak küvette bıraktı çıplak vücudunu.

"Günaydın sevgilim" diye mırıldandı.
Alpay'ın bütün vücudu acıdan ve ağrıdan sızlıyordu şimdi. Zar zor açtığı gözlerle "çok uykum var" diye mırıldandı.

Kahraman kendi üzerini de çıkarıp sıcak küvete girerken ona doğru sıcak duş başlığını tuttup ısıttı "biliyorum canparem ama öğle oldu ,bir şeyler ye diye uyandırdım " dedi şefkatle onun saçlarını okşarken.

Alpay eğilip ona bir öpücük vermek istedi ama canı yanmıştı yine. Kahraman onu güzelce duş jeliyle yıkayıp,saçlarını şampuanlarken sessizce onu izliyordu Alpay. Kahraman dün gecenin morluklarını taşıyordu üzerinde. Alpay ise daha fena durumdaydı. Alacalı göreceli izlerle doluydu teni.Yamalı eşşekler gibi görünüyorlardı gerçekten.

"Sıcak su biraz iyi gelir ağrına,yani öyle okumuştum" diye mırıldanıp saçlarını duruladı yeşil gözlüsünün.

"Hem sana en sevdiğin omleti de yaptım " dediğinde Alpay biraz ilerleyip daracık küvette ona doğru kaydı.

"Seni seviyorum.. seni seviyorum.. Sana çok aşığım" diye mırıldandı.
Kahraman kendini de temizleyip sudan çıkarken onu havluyla sarmaladı. Ona arkadan sarılıp minik adımlarla odaya doğru yürütürken,minik minik öpücükler bıraktı yüzüne.

Bir güzel kurulayıp çantalarından temiz kıyafetler çıkarırken "burada saç kurutma makinesi yok pasam,iyice dola saçına havluyu,hasta olma. " dedi.
Alpay onu ikiletmeden saçlarının suyunu aldı havluyla.

Ikisi beraber giyinirken zar zor adımlayıp ayağa kalktı Alpay. Kahraman ona alayla gülümseyip "Şimdi anladın mı ikinciyi neden yapmadık " dediğinde o da bir kahkaha savurdu hallerine.

Kahraman onu taş şöminenin sıcaklığına oturturken.
"Kalkma masayı buraya taşıyacağım,üşürsün sen. Boğazın şişer hemen." diye mırıldandı.

Şömine başında noel babadan hediye bekleyen aptal çocuklar gibi izledi onu Alpay. Kendini yeniden küçük bir çocuk gibi hissediyordu Kahraman ile yeniden aynı huzuru hissediyordu.

Omletini ağzına verirken Alpay şikayet edip mırıldandı "bu jel sen kokmuyor,senin kokun yok bunda " dedi yabani orkide kokulu jeli solurken alıştığı tende,yadırgamıştı.

Kahraman ile beraber kahvaltısını bitirirken Alpay saniye başı onun yanaklarına kondurduğu öpücüklere ruhunun her zerresini de doyurmuştu böylelikle . Ne demişler önce gözü doyacak insanın hem !

Kahraman ona ağrı kesici hap ve kremi zorla verirken Alpay çocuk gibi mızmızlanmıstı.

"Koca sözü dinle " diyerek makas aldı ondan Kahraman.

Daha sonra öğle vaktinin son güneşi ile beraber ikisi ellerinde kahveleri ormanın derinliklerinde oturup nehirin güzelliğini izleyerek geçmişi yad ettiler.

Ama Suna Teyze'nin limonlu kekleri,beraber yüzme yarışları ve Emir'in komiklikleriydi konular. Yaraları ve sargısı duran kabukları deşmediler hiç. Geçmişi güzelliklerle yad ederek göl kenarında omuz omuza huzurla uzanmış,kuşların sesini,nehirin sesini ve ağaçların esintisini dinlemişlerdi .

Kahraman ona Firuze şarkısını ilk defa korkmadan,gizlemeden bağıra bağıra söylerken Firuze yerine "Alpay" diye coşkuyla bağırmıştı.

Baskı yoktu,eleştiri ve kötü bakışlar da yoktu.Kim ne der korkusu ,kim görür korkusu yoktu.

Iki genc ,sadece onlara ait bu dünyada ,aşklarını doyasıya öpücükler ve bakışlarla yaşamıştı. Ne tenhalara ne de kaçamak bakışlara ihtiyaç duymamışlardı.

Yalnızlık Çağı (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin