Ameliyathane kapısından çıkan bir doktoru görünce ayaklanmaya çalıştı .Kahraman sarsılarak gözünden yaşlar damladığında Perihan iki hemşireye el ediyordu. Kahraman'ın sıkılı çenesi ve kasılı dişlerleri kenetlenirken ,yumrukları zamkla birleştirilmiş gibi ayrılmıyordu . Büyük çaplı bir sinir krizi etkisi altındayken ameliyattan çıkan doktoru görünce yerinden fırlamıştı yaydan çıkan ok misali.
"Alpay Beyoğlu 'nun yakınları mısınız?" dedi kır saçlı bir kadın doktor.
Kahraman içinden "eşiyim." diye mırıldandı."Yoldaşıyım,gölgesiyim,içtiği suyum,soluduğu nefesim." O kadar güçsüzdü ki tamamen bir bebek kadar savunmasızdı şimdi. Ses bile çıkaramayacak kadar yorgun ve bitkindi.
"Evet arkadaşıyız biz " dedi Emir onun yerine cevap verirken.
" Kesiklere dikiş atıldı. İç organlarda kalıcı bir hasara rastlamadık ancak doku zedelenmesi ve iç kanama oluşmuş. Ayrıca fazla kan kaybı olduğu için müşade altında olmaya devam edecek. Hastayı bir müddet gözetimde tutacağız. " dediğinde sıkıntıyla devam etti.
"Ama hastanın vücudu cidden savunmasız ve bünyesi epey zayıf. Onun için çok riskli bir süreç,yine de ölümcül kesik almamış. Iyi olacak"
Kahraman huzurlu bir nefes verip,Emir ile Perihan'ın omzuna kendi ağırlığını yıkarken o gün aldığı en iyi hediyeyi almıştı tekrardan.Tanrı yine en güzel armağanını,Alpay'ı Kahraman'a bahşetmişti.
Klotho, Laekhesis, Atropos. Kader Tanrıçalarının ismidir...
İnsanın ömrü bir iptir. Klotho zarif ellerle ya da kanlı ellerle bu ipleri dokur usulca,diğer kız kardeş Laekhesis bu ipliğin yani insanın ömrünün uzunluğunu belirler. Sonuncu kız kardeş Atropos ise ipi kesip atar ve böylece biçilmiş ömür son bulur.
Kahraman okuduğu bir makaledeki ,mitolojik bilgileri anımsarken yarım ağız gülümsedi,Atropos'un elindeki kör makası çekip almıştı Alpay kendi yaşam ipinden,devam etmişti ciğerlerine hava solumaya.
Kahraman için en güzel doğum günü hediyesiydi Alpay'ın ölümün soğuk öpücüğünden kurtulması. Hoş,bir saniye terredütü yoktu onsuz bir ömür geçirmemek adına hazırdi kendi canından olmaya. Nazım Hikmet şiirinde diyordu ya ben senden önce ölmek isterim diye,Kahraman önce ölen olmak isterdi.
Yaşamanın pek matah bir durumu yoktu Alpay'ı olmadan.
Ama Alpay cengaverdi,arsızdı. Kalkmıştı o ameliyat masasından,ölümün soğukluğunda değil yarin dudağının sıcaklığında kalmaya diretmişti inadına. İşte Kahraman'ın en güzel günü gecesiydi bugün. Takvim şubat 17'i göstermeden açmıştı orman kuytusu ferahlığındaki yeşillerini.
Saatler geçmişti,ağzından ilk çıkan kelime onun ismi olmuştu Alpay'ın. " Kahraman" diye inletmişti dört bir yanı,yattığı hasta yatağında kan ter içindeyken. Dikişlerini zorlama riskine rağmen ayaklanıp ,Kahraman'ı sormuştu doktorlarına.
Dizi kanasa Kahraman diye ağlardı zaten evvel ezelden. Zaten Kahraman'ın da bir tek Alpay'ı vardı. Kahraman sarsak adımlarla onun gözetim altında tutulduğu odaya girerken yeniden doğmuştu bugün. Refakatçi olarak kendini yazdırarak herkesi yollamıştı.Sevdiğinin orman kuytusu yeşilleri aralanırken ,pencereyi döven yağmur damlaları şiddetlenmişti akşam karanlığı dolu odanın camında.
"Sevgilim.." diye fısıldadı Alpay,zar zor hareket edebiliyordu hala.
"B-ben,ben ölüyorum sandım Alpay. Yaşamıyordum." dedi Kahraman onu sarmalarken,kumral tutamları öptü.