Ölürüm Aşkına Yar

9.6K 1.3K 707
                                    

Dünyadaki en güzel şey hiç şüphesiz sevdiklerinin mutluluğundan mutlu olabilmekti.Kendi mutluluğunun hissettirdiklerinin en az on katını,sevdiklerinin yüzünde açan tek bir tebessümde fazlasıyla hissedebiliyordun. İşte insan olmanın gerekli ön koşulu buydu ;başkalarının ne hissettiğini anlayabilmenin verdiği tarifsiz neşe...

Yanında tüm heybeti ve asaleti ile dikilen adama göz gezdirdi. Onun iki metrelik uzun ve heybetli bedenine adeta ikinci bir deri gibi sarılı olan siyah gömleğin ne hoş durduğunu içinden geçirdi. İstemsizce soluğunu tuttuğunu fark ederken utançla başını diğer yana çevirdi.

Bu kadar yakışıklı olan sevdiği ile akıl sağlığını bozmadan nasıl yaşayacaktı aklı ermiyordu bir türlü !

Siyah gömleğin ikinci bir cilt gibi onu sardığı yetmezmişcesine,takım elbisesinin ceketi her kol hareketinde pazılarını daha da belli ediyordu. Özellikle bu hususta onun kalçalarını iyice sarmış olan siyah pantolonuna ise ayrıyetten kırgındı Alpay.

Alpay 'ı toptan mezara koymak gibi bir gayesi olmalıydı Kahraman'ın.

Yanında büyükleriyle birlikte kurulduğu yuvarlak masanın baş köşesinde bir elinde sek rakısı,diğer elinde sigara ve tespihi ile oturuyordu Kahraman. Solunda ise sol yanının sahibi oturuyordu her zaman olduğu gibi.Alpay lacivert takım elbisesinin yakalarını düzeltirken heyecanla etrafına bakarak düğün pistinin etrafında oynayan çocuklara göz gezdirdi.

Tüm salon peri kızının istediği gibi krem ve bej rengi sandalye örtüleri ile süslenmiş arkalarından ise sütlü kahve renginde kurdeleler geçirilmişti. Epey yüksek tavanlı ve geniş bir düğün salonuydu burası.

Koray Abi etrafı süzerken şen bir kahkaha ile Kahraman'ın omzunu sıvazladı.

"Şimdiden belli değil mi keratanın yokluğu. Yürekparen ,Alpay kardeşin solunda yine ama sağ kolun Emir Paşa damat olup gidiyor." dedi dolu dolu gözlerle.

Haldun Bey oğlunun yanına konumlanmış,onun bardağına rakısını doldururken iki orman yeşili göz birbirine kenetlenip,alaylı bir sırıtışla göz kırptı. Haldun Bey,oğlunun omzunu şefkatle okşarken kadehini kaldırıp bağırdı.

"Eh biz de gelinimiz ve üçüncü silahşör damat gelene kadar,iki silahşörlerimize kaldıralım kadehleri! Şerefe!" diye gürledi Kahraman ile kadehini tokuştururken.

Alpay hayran olduğu iki adama göz gezdirirken neşeyle gülümseyip arkasına yaslandı.

Gelin ve damat henüz teşrif edememişti ancak mahalleli tıklım tıklım doldurmuştu mekanı. Daha düğün sahiplerinin pistte ilk danslarını bekleyemeden hemen bir halay ekibi kurulmuş,başına da Ozan geçmişti. Davul zurna yankılanırken Alpay ve Kahraman iki küçük çocuk gibi masada oturup önlerindeki başlangıç tabaklarını tıkınıyordu.Çılgınca halay mendilleri sallanıyor,pervane misali döndürüp ortamı renklendiriliyorlardı şimdi.

Kahraman muzip bir tavırla tıpkı çocukken düğünlerde yaptıkları gibi sokuldu Alpay'ın kulağına.

"Kel Dursun'a bak oğlum bayramlık seyranlık takma dişlerini çıkarmış yine." diye ayağıyla dürttü Alpay'ı masanın altından.

Alpay ağzına bir havuç kokteyl sokuştururken "Harbi aşkım lan adam çeyizi gibi saklıyor takma dişleri. Yalnızca özel günlerde çıkarıyor sandıktan." dedi. Kahraman bir kahkaha patlatıp ona doladı kolunu.

"Paşam sen asıl Gülcan Yenge ile Pınar Yengeye bak. Kimin daha çok altını var diye kuyumcuyu takıp gelmişler. Eltilerin Savaşı."

Alpay tıslarcasına kahkaha atarken "Bak bak şimdi Koray Abinin halay manevralarına bak sen asıl,yılan gibi." diye gürledi.

Yalnızlık Çağı (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin