5.Bölüm: Gizli Numara

151 37 0
                                    


--------------

Hayat neden bu kadar zor? Neden sürekli tek başıma savaşmak zorunda hissediyorum? Her şey o kadar zor ki gözümü her kapattığımda, her açtığımda bunun için bile savaşıyomuşum gibi geliyo. Kendimi neden yalnız hissediyorum, neden önemsiz, değersiz bi varlıkmışım gibi hissediyorum hep. Yosunla yaklaşık 4 yıldır arkadaşız hatta kardeş gibiyiz ikimizde birbirimizin sırlarını, dertlerini kısaca her şeyini biliriz. Bu gün hayatımıza iki kişi daha katıldı belki onlar da belli bi süre sonra bizi bırakıp gidicek. Sorun değil biz zaten alışığız böyle terk edilmelere ama neden bu sefer bizi terk edip gideceklerini düşünmek istemiyorum? Neden bu sefer hep yanımızda olsunlar istiyorum? Peki bunun tek nedeni Barlas'ın da benim gibi bir hayatı olduğu için mi? Bilmiyorum.

O gün yanımda ağlarken gözünün önüne düşen o simsiyah saçıyla,incecik parmaklarıyla, üstündeki siyah sweatle, elindeki sigarayla o kadar çaresiz o kadar, savunmasız duruyodu ki dışardan biri bizi görse acırdı. İki çaresiz oturmuş güçlü durmaya çalışıyo. Dedim ya çalışıyo sadece çalışıyoduk çünkü güçlünün g'si o gün bizim yanımızdan bile geçemezdi . Hayatın tek derdi bizi yıkmakken biz yıkılacak mıydık? Asla, biz hayatı yıkıcaktık. Ama gün o kadar güçsüz,çaresiz gözüküyoken bu gün nasıl oluyodu asla yıkılmıycak gibi güçlü, asla üzlmiyecek kadar duygusuzdu. Barlas sıska denilmeyecek kadar zayıf ama o kadar güçlü duruyo ki dışardan bi vursa sanki dünyan döner gibi.İşte hayattan tam da bu yüzden nefret ediyorum biz mutsuzken bile güçlü durmak zorundayız. Neden mi? Biz güçlü durmaz isek aldığımız diğer darbeyle kalkamıycak hale gelebilirz, gelmemeliyiz.

Bu gün üstündeki siyah-beyaz kareli gömleği içine giydiği siyah tişört ve siyah diz yırtık dar pantalonuyla o kadar yakışıklı gözüküyodu ki ona her baktığımda hayran oluyorum ha tabi bir de şey var gıcık. Ömrü hayatınızda görebileceğiniz en gıcık insanlardan biri Barlas, gıcığın teki tam olarak.

Dershane çıkışı Ege'yle beraber pastaneye doğru gidiyoduk.Hayrullah abiye anneannemden izin aldığımı ve bi kaç yere uğruyacağımı söyleyerek, beni dershaneden almamasını sağlamıştım.Pastane zaten dershanenin bir iki sokak arkasında olduğu için yürüyerek gidiyoruz. Yürüyorum ama adımları ben atmıyorum sanki yine aklım zihnimin en derinliklerinde can çekişiyor yine aklım kendine acı çektiriyor.

"Pişt depresif yine nerelere daldın."

"Hiç dalmadım ki yanlış anladın herhalde. "

"Hıı ondan bi saattir sana sesleniyorum. " içinden konuştuğunu falan mı sanmıştı bu, hey allahım ya.

"Duyuyorum yalnız bay zürafa." zürafa dememle bana dönüp kendini beğenmiş bi tavırla "Duy diye söylüyorum zaten bayan minik." en hasas noktamdan vurdu pislik. "Sensin be minik 1.70boyum var be, benim nerem minik." Bi kendine bi bana baktı ve pislikçe sırıtıp yürümeye devam etti bay zürafa. Ne yani omzuna geliyorum tamam ama ben minik değildim o zürafaydı şu boya bak.

Pastaneye girmemize bir sokak kalmışken karşımızda siyah-beyaz kareli gömleğiyle Barlas bey boy gösterdi. "Ne yaptın be çocuğa hemen mesaj atıp beni çağırdı. Yani kimsenin seni çekememesi ne kadar tuhaf dimi Afracım." Ne Ege mi çağırmıştı bunu. Neden ki ama. Kafamı çevirip sinirle Ege'ye baktım elini kaldırıp adeta bir pislik gibi gülüp geri geri gitti.

"Hiç bana öyle bakma minik. Yalan söylüyo kendisi bana mesaj atıp geliceğini söyledi." Pislik pis pis sırıtarak giderken Barlas beyde tabi ona küfür etmekten kendini alı koymadı. Gözümü devirerek Barlas'a döndüm. Ellerimi kaldırarak sinirle önden yürümeye başladım "O kadar iyi anlaşıyoruz ki, Barlas bey gelmek istmiş." Barlas arkamdan gelirken sigarasını yaktı. Tek kelime bile etmeden arkamdan ilerliyodu tabii ki benim sigaradan nefret ettiğimi bilmeden.

YakamozHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin