9.Bölüm: Nefret

153 31 2
                                    


----------------------

Anlamıyodum babam neden, neden Egenin annesini öldürdü ki? Neden? Baba hani kötü insanları temizlemek için savaşıyodun. Ege'nin annesi kötü biri değildir ki. Neden öldürdün onu,neden? Neden ? Anlamıyorum hiç bir şeyi anlamıyorum. Hiç bir şey yolunda ilerlemiyo. Bir taraftan ilerlerken diğer tarafta geriliyorum. Ailemi kazanıcam diye arkadaşlarımı kaybettim ben bugün. Hayatımı kaybettim. Artık tek dileğim bir an önce ailemin sırrını öğrenip bu hayata gözlerimi yummak. Bir daha hiç açmamak üzere.

Gözlerim hafifçe aralanırken başım çok şiddetli ağrıyodu. O kadar ağrıyodu ki gözlerimi yaraldıktan sonra inleyerek iki elimle başımı sıkıca tutmaya başladım. Aralanan gözlerimle tek gördüğüm hayaldi galiba. Hayal olmalıydı çünkü şuan karşımda asla olmıycak insanlar vardı. Barlas, Ege, Yosun yanlarında ise onlarala konuşan anneannem. Ben inanamazken iniltim saysinde yüzleri bana dönmüş, Yosun yanıma koşmuştu.

"Afra! Uyandın mı? Noldu başın mı ağrıyo?" Daha olayın şokunu atlatmadan başımın birden daha şiddetli ağrımasıyla daha çok bağırdım.

"Çok mu ağrıyo? Ya of ya, of ya neden her şey bizi bulur ki ya? Neden, neden hiç bir şeyin mantıklı bir açıklaması yok? Neden?" Daha çok bağırmamın ardından Yosun yanımda ağlmaya başlamışt. Ah be Yosun'um. O kadar şanslıyım ki. Şu hayattaki tek şansımsın.

Yosun'un ağlamasıyla nerdeyse duyulmayacak kadar az bir sesle konuşabilmiştim sadece.

"Yosun. Tamam ben iyiyim ağlama."

"Neren iyi Afra, şu haline bak."

"Anneanne dokturu tekrardan çağralım. Baksana çok ağrısı var."

"Aradım kızım, aradım geliyo. Merak etme, zaten böyle ağrıların olucağını biliyoduk. Ben bir ağrı kesici getiriyim." Deyip gitti. Yosu'na da yıllardan kalma bir alışkanlıkla hep anneanneme o da anneanne diyodu. Daha sıcak hissediyodu kendini.

Yosun tamam anlamında kafasını sallayıp yatağın kenarına oturdu. Gözümü etrafa dolaştırdığımda alt kattaki misafir odasında olduğumu fark ettim. Buraya getirmişlerdi demek. Hemen ardından gözlerim Barlas ve Ege'nin üstünde takılı kaldı. Barlas'a baktım endişeyle karışık bana bakarken. Ege hem sinirli hem pişman gözüküyodu. Gözlerim Ege de kaldı çekemedim gözlerimi onun acılarından, benim yüzümden yaşadığı felaketlerden. Ağzını araladı.

"Afra..." dedi Barlas. Onu duymamış gibi yataktan hemen kalkmaya çalıştım. Yosun beni yatmam için tutmaya çalışsada oturur poziyona geldim başımın ağrısıyla.

"Ege, ben çok özür dilerim. Ben ne yapıcağımı bilmiyorum. Nolur sanki ben yapmışım gibi bakma nolur. Ben gerçekten bilmiyodum. Ben neden bilip sizden saklayayım ki. Hem... hem..." daha fazla konuşamayıp nefes aldım. Bana bakıyodu hepsi. Barlas daha çok sanki kötüleşicekmişim, endişeyle her an koşup gelicekmiş gibi dururken Ege sadece arkamdaki pencereden dışarıya bakıyodu. Yosun ise yanımda endişeyle bakıyodu bana. Cümlemi tamamladım.

"Bende babamdan nefret ederken." Gözümden tekrardan dert taneleri akınca sıkıca yumdum hemen gözlerimi. Bunu kendime bile ilk defa itiraf ediyodum. Hepsinin gözlerinin benim üzerimde olduğunu üstümdeki rahatsızlıktan anlamıştım.

"Afra ben... Of anla işte be kızım beni de anla dile kolay 10 yıldır ben ailemi şey yapan kişiyi..." cümlesini tamamladım daha çok ağlarken.

"Öldüren."

"Öldüren. İşte onu bulmak için uğraşırken senin baban olduğunu öğrenince o kadar sinirlendim ki tutamadım kendimi sanki sen babanmışsın gibi sana bağırdım. Tüm nefretimi senden çıkardım benim yüzümden şuan bu haldesin gerçekten çok özür dilerim." Cevap vermeden hıçkırarak ağlamaya başlayınca Yosun hemen bana sıkıca sarıldı. Gözlerim hala kapalıydı. Ardından Ege de gelip sarılınca onunda ağladığını nefes seslerinden anladım. Barlas ise yine korumacı tavrıyla dışardan endişeyle bizi izliyodu ona da bir özür borçluyum ben.

YakamozHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin