*Yazarın Anlatımıyla*
Hayrullah abileri ile yaptıkları planın ardından gökyüzünü sesizce izlemeye dalan gençler, uzun bi sesizlikten, Barlas'ın artık gitmek için izin almasıyla kurtuldu.Ege ve Barlas ayaklanıp selamlaşmanın ardından şuan evde büyük salonda bulunan siyah karşılıklı olan üçlü koltuklara uzanmış, sesizce tavanı izlemeye bu sefer evlerinde devam ettiler.
Sanki sesizlik bozulursa dayanamıycak, yine sinir devrelerinin atıcağını düşünen bu gençler hiç sesizlik zerafetini bozmadan sadece tavanı izliyorlardı şuan. Barlas hâlâ bu tesadüfün gerçek olmamasını dilerken, Ege yaşadığı sarsıntıyla hâlâ şokta gibiydi. Afra soy adının Saraçlı olduğunu söyler söylemez Ege'nin sanki zihniyeti oraya çivilenmiş gibi haraket edemediği o an yapabileceği tek hamleyle Barlas'a dönmüştü küçüklüğündn beri güvendiği abi şefkatinden fazlasını görmüş, aynı zamanda çok yakın arkadaşı olan Barlas'a.
Ege o an Barlas'ın gözündeki o nefreti saklamaya çalıştığını görünce anladı konunun şuan konuşulmaması gerktiğini her ne kadar kendini tutamayacağını düşünsede, denemişti en azından.
"Oğlum Saraçlı dedi lan. Saraçlı." Sesizliği artık dayanamayıp bozan kişi bu sefer her zamankinin aksine Barlas'tı. Hala şokun etkisiyle kafasını Egeye çevirdi.
"Saraçlıı." diye fısıldıyarak Barlasa çevirdi kafasını. Birbirlerinin gözündeki nefreti iliklerine kadar hissediyolardı sonuçta yıllarca aradıkları soy ismi aynı okulundan çıkacağını hiç düşünmemişlerdi.
İkiside koltuktan doğrulup oturu pozisyona gelirken Barlas ellerini saçlarının arasına geçirp kollarını dizine yasladı. Ege ise, doğrulup dizlerini koltuğun üzerinde bağdaş kuracak poziyona getirp, kollarını sıvadı ve koltuğun üzerindeki herhangi bi kıllenti alıp yüzüne gömdü.
"Nasıldı biliyo musun o soy ismi duyduğum anda ki his?" Dedi Ege daha fazla duygularına hakim olamayıp kıllentin ardından ağladığını o an fark etti Barlas. Küçüklüğünden beri onunla büyüyen onunla hayatı öğrenen kardeşinin başına gelen her sorunla yiğitçe savaşıp tek bir damla göz yaşı döktüğünü görmeyen Barlas ikinci defa Ege'nin ağlayışını görmesiyle dayanamayıp kalkıp Ege'nin yanına geçti.
"Gel lan buraya." diyerek kafasından tutup göğsüne yasladı. Erkeklerinden duyguları olabiliyodu. Her erkek dışardan ne kadar sert durmaya çalışsada onların içindeki çocuk sesizce ağlamaya başladığı an tüm gücünü kaybedeceğini düşündüğü an oluyodu erkeklerin düşüncesine göre. Fakat sizce öyle miydi? Yani bir erkek ağlıyosa güçsüzlüğünden mi ağlıyodu, yoksa çaresizliğinden mi? Bence hiçbiri.
Ege Barlas'ın göğsünde ağlarken Barlas kendini ilk defa bu kadar çağresiz hissediyodu. Neden bu kadar zaman sonra bu kadar zalimce öğrendi ki diye düşünüp kendine kızarken, Ege artık hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Barlas elleriyle Egenin saçlarını okşayarak sakşnleştirmeye çalıştı.
"Şışşt. Tamam oğlum kendine gel lan. Biz neler atlattık bu soy adını bulmak için şimdi bulmuşken neden bu hüzünün. Dile kolay 10 yıldır biz bunun hayaliyle yaşıyoruz be oğlum hadi kalk kendine gel. Daha yapıcak çok işimiz var." Barlas annesinin hep onu sakinleştirmek için nazikçe okşadığı saçları gibi Ege'nin saçlarını okşarken, Ege sakinleşmişe benziyodu. Barlas canından çok sevdiği arkadaşının haline dayanmayıp derin bir nefes çekerek kendini geriye atarak kafasını koltuğa yaslayıp tavanı seyredecekti ki, kafasını geri atar atmaz Ege'nin birden kollarını Barlasın beline sarması bir oldu. Barlas şaşkınlıkla kafasını Egeye eğip Egeye bakarken uyuduğunu fark edince derin bi nefes verdi. Onun için en iyisi şuan uyumak olucaktı. Diye düşündü genç adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakamoz
Teen Fiction1999 depreminde başlayan intikam. Kaza görünümlü cinayetler. Hayatın acımasız yüzüyle tek başına kalmış iki genç. Hayatta ki tek amacı ailesinin ölüm sebebini bulmak olan Afra ve Barla'sın hayatına hoş geldiniz. Zaman zaman beraber üzülecek za...