➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Bir insana sarılmak bile kısa süreliğine dertlerinden uzak tutabiliyomuş. Barlas'ın kollarının arasında üstümüze yağan yağmurla huzuru tatdım sanki. Daha iki gün önce beni istemeyen, bana git diyen biri nasıl olurda bana huzur verebilir? Nasıl olurda dertlerimden arınmamı sağlar? Barlas'a sarılınca gücümü hissettim, yapabileceklerimi, yapmam gerekenleri hatırladım. Ama neden ona sarılınca, neden onun sesini duyunca, neden? Neden? Ben tek başıma da güçlü biriyim bunu hatırlamak için başkasına ihtiyacım yokken nasıl olurda Barlas'a ihtiyaç duyarım. Bana söyledikleri bugün gibi aklımdayken, gözlerine bakınca ayakta durabilmemi sağlayan şey ne? Ona sarıldım diye beni güçlendiren, gözlerine bakınca beni ayakta tutan bağ ne? Uzun zaman sonra ilk defa hissettiğim bu histe neyin nesi böyle? Bana bağırsa bile gidip ona sarılımak isteyecek, kollarında huzur bulucak kadar beni aciz yapıcak şey ne böyle? Nefret mi? Hayır. Sevgi mi? Hayır, daha kuvvetli bir his ilk defa hissettiğim kalbimi parçalayan ama bir yandan da kalbimdeki parçaları toplayan bir his bu. Hiç bilmediğim bir his.Barlas'ın kollarının arasında durdurduğum gözyaşlarım tekrar akmadan ellimi yüzümü yıkamak istiyorum. Çünkü biliyorum ki soğuk su şuan yüzüme çarpmazsa bu gözyaşlarım asla dinmeyecek. Barlas'ın kollarından geri çekilirken kollarını gevşetti ve çıktım kollarının arasından. Gözlerimi gözlerine sabitlerken yüzümü elleri arasına aldı. Uzun uzun gözlerime baktı ve sesizliği bozdu. "O gün, o kafede ne dediysem..." derin bi nefes aldı. Benden özür dilemeye çalışıyor ve çalışırken de gözle görülür bir şekilde zorlanıyordu. "...kendimde değil gibiydim Afra. Bir an ağzımdan döküldü kelimeler. Ne dediysem gerçekten ama gerçekten hissettiğim şeyler bunlar değil. Ben hepsi için... yani ben hiç birinde ciddi değild-" elimi koluna değdirerek sözünü yarıda kestim. İlk kolunda ki elime baktı sonra gözlerime döndü. Kahvenin en güzel tonu olan gözleriyle.
"Barlas, ne dediysen sonuna kadar haklıydın..." başını hızla iki yana salladı, gülümsedim. "Haklıydın Barlas. Kendimle beraber hiç düşünmeden hepinizi tehlikeye atıyorum. Düşüncesizlik yapıyorum bazen ama bunlar da her ne kadar haklı olsan da bana keşke gitseydin dedin ya ölmek istedim. Bugüne, bu yaşıma kadar duyduğum bütün ağır sözleri bir şekilde yok sayabiliyodum ama bunu sayamadım işte çok kırıldım, delirdim resmen. Ben düşüncesizlik yapsamda ne yaptıysam gerçekten hepimiz için yaptım. Bak ben size bir olanları söyledim diye annelerimiz gözlerimizin önünde öldürüldü. Ben bunu bir daha size yaşatamazdım Barlas. Lütfen artık beni biraz anlamaya çalış. Zaten çok zorlanıyorum, zaten çok fazla sorumlulukla uğraşıyomuş gibi geliyo bir de sığındığım sizde beni anlamazsanız beni ayakta tutucak hiç bir şey kalmaz." dedim. Elimi kolundan çekip gözlerimdeki kuruyan yaşları sildim. Barlas karşımda sadece bana bakıp konuşmuyodu. Derin bir nefes alıp gökyüzüne baktım. Ben daha 18-19'um ama yaşadıklarım hiç yaşıma uygun değil, hemde hiç. Barlas'ın yanından geçerek mutfak kapısına doğru ilerledim. Tam kapıdan çıkacakken arkadan bir ses geldi yüzümü gülümseten, tek olmadığımı gösteren o ses.
"Özür dilerim Afra. Sığındın yeri kaybettiğin için özür dilerim. Sığındığın yer sana layık olamadığı için özür dilerim." arkamı döndüm. Gözlerimin içine en masum haliyle bakarken, "Bana tekrardan sığına bilecek misin?" dedi.
"Ben zaten sığındığım yerden hiç vazgeçmedim Barlas."
*************************
Gece Yosunla konuşmasından sonra odaya girmiş hiç çıkmamıştı. Ege ve Yosun ise odalarına gidip dinlenmek istediklerini söyleyip hâlâ çıkmamışlardı. Barlas ise bahçeden çıktıktan sonra üstündekileri değiştirip geri salona inmişti. Bense ilk odama gidip üstüme beyaz sweat, siyah tayt giyip üstümde ki ıslak giysilerden kurtulmuştum. Saçlarımda ıslansa da umursamayıp kurutmamıştım. Herkes kendi halinde olduğu için sıkıntıdan oda oda gezdim ilk. Önce Yosun'un odasına gittim, trip attığı için şuan konuşmamın doğru olmayacağını düşündüm. Sonra Ege'nin odasına gittim Ege beklediğimin aksine bana, "Yemek hazır olunca beni çağırırsınız ben uyuyayım biraz." diyerek beni kibarca odadan kovmuştu. Gece zaten sinirli olduğu için odasına gitmeye tenezzül bile etmedim. Sonra salona geçtim biraz. Barlas bir kanepede uzanmış telefonuyla uğraşıyodu. Bende karşısında ki koltuğa uzanıp telefonumla oynarken bana dakika da bir saçını kurut, hasta olucaksın diyerek sinirlerimi bozmuştu en sonunda, öfkeyle salondan çıkarken arkamdan hâlâ saçını kurut diye bağırınca yanımda ki berjerden aldığım yastığı kafasına fırlatıp mutfağa Gaye ablanın yanına gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakamoz
Teen Fiction1999 depreminde başlayan intikam. Kaza görünümlü cinayetler. Hayatın acımasız yüzüyle tek başına kalmış iki genç. Hayatta ki tek amacı ailesinin ölüm sebebini bulmak olan Afra ve Barla'sın hayatına hoş geldiniz. Zaman zaman beraber üzülecek za...