➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖"Anneanne!" diye bağırdım oturduğum yerden bı hışımla kalkarken. Hızla telefonu elime alıp aramayı kapattım. Hayrullah abinin numarasını rehberden bulup tam arıyacakken Gece telefonu elimden çekti. Sinirle ona döndüp "Napıyosun!?" diye bağırdım.
"Yiğit'in bunları dinlettiğinden kimsenin haberi yokken Hayrullah abiye bu durumu nasıl açıklamayı düşünüyosun Afra." dediklerinin haklılık payıyla sadece ayakta durabildim. Ağladım. İleri geri gittim, ama yine durdum. Oturdum bekledim, Yiğit belki arar diye de bekledim ama kimse aramadı. "Çık yukarı uyu zaten sabah olmasına 4 saat falan kalmıştır. Uyanınca anneannenin yanına gidiceksin." dedi emir verir gibi. Başımı iki yana salladım.
"Kimseyi görmek istemiyorum gidemem. Hem sen burda tek başına ne yapıcaksın ben seninle kalıcam. Ya sen kaçarsan sana güvnemem." dedim itiraz eden sesimle.
"Ortaksak artık birbirimize güvnmek zorundayız prenses. Ve sen yarın sabah kalkıp anneannenin yanına gidiceksin. Anneannen iyi olduktan sonra Egeyi, Barlas'ı ve Yosun'u alıp geliceksin." dedi. Yok daha neler gibi bakarken o ciddi duruyodu. Tamam der gibi başımı sallayıp geri koltuğa oturdum, o da oturdu.
"Ya ölürse." dedim sakin çıkan sesimle. Gece hızlıca bana döndü. "Annemin yaşadığını söylediğim zaman onu bulmamı istedi, onu bi daha kaybetmeye dayanamayacağını söyledi Gece. Ya gerçekten dayanamayıp ölürse." Geceye döndüm. "Sana yemin ediyorum anneannem ölürse, seni kendim öldürürüm. Bana annemden daha çok annelik yapan kadını kaybedemem ben. Ben anneannemin ölümüne dayanamam." dedim titremeye başlayan sesimle. Gece beni kollarına çekip sıkıca sarılırken hıçkırarak ağlamaya başladım. Eğer anneannem ölürse yapayalnız kalırdım.
Geçen sürenin ardından ikimizde artık soğuktan titremeye başlayınca Gece beni de kendiyle kaldırıp bahçeden çıkratarak eve girmemizi sağlamıştı. Merdivenlerin ortasından geçtikten sonra Gece merdivenlere yönelirken ben salona doğru gidiyordum. Gece salona gittiğimi fark ettiğinde durdu. Bende dönüp ona baktım. "Ben yarın gidicem tamam ama sana da dedeğim gibi burayı kimse bilmeyecek. Burayı bilmelerini istemiyorum." dedim bana yardımcı olabilmesi için. Karşımda şefkatle gülümseyip,
"Ben hallederim sen yola çıkınca bana mesaj at, konumu atarım sana." dedi. Minnetle ona bakarken yanına doğru ilerleyip bir basamak yukarı çıktım ve Geceye sarıldım. Bunu beklemiyomuş gibi kısa bi süre sonra elleri sırtıma değerken gözlerimden yaşlar akmaya devam etti.
"Bana yardımcı olduğun için teşekkür ederim. Beni gerçekten anlayan iki kişiden biri olduğun için çok teşekkür ederim." dedim kollarından geri çekilirken. Birinci kişinin kim olduğunun merakıyla bana bakarken cevabını vermedim. Kendime veremediğim cevabı ona veremezdim.
"Asıl ben teşekkür ederim beni önce kaçırttıp ardından kurtardığın için ortak." dedi sitemle. Birden söyleyince komiğime gitmişti. Kısa bi kahkaha atıp başımı iki yana sallayarak geri döndüm ve salona girdim. Gece de yukarı çıktı. Salona girip önce pencereleri kapattım. Buz gibi olmuştu içerisi. Adımlarım kitaplığa doğru giderken kitaplıktan Göz Yaşlarının Kalesi'ni alıp koltuğa geçtim. Sırtımı koltukla buluşturduktan sonra kitabın ilk sayfasını açtım. Kendimi kitabın içinde kaybederken dünyadan soyutlanarak kitabın içinde ki evrende nefes aldım.
*************************
Gözlerim aralanırken yanımda ki tekli koltukta oturan Geceyi görmemle kısa bi çığlık atarak birden doğruldum koltuktan. Karşımda oturmuş silahla gördüğümde hem birinin yanımda olmasından hemde elinde ki silahtan dolayı korkmuştum. Baş parmağımı damağıma yapıştırıp kaldırırken Gece de karşımda gülüyodu. Beyinsiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakamoz
Teen Fiction1999 depreminde başlayan intikam. Kaza görünümlü cinayetler. Hayatın acımasız yüzüyle tek başına kalmış iki genç. Hayatta ki tek amacı ailesinin ölüm sebebini bulmak olan Afra ve Barla'sın hayatına hoş geldiniz. Zaman zaman beraber üzülecek za...