Sooyoung'la yaptığı telefon konuşmasının sabahı Rose durgundu. Dün akşam kuzeniyle konuştuktan sonra telefonu kapatmış, yüzünün düştüğünü Jungkook'tan öğrenmişti.
Jungkook ona defalarca ne olduğunu sorsa da Rose sadece uyumak istiyorum diyerek çocuğu geçiştirmişti. Böylece kızın morali bozuk olduğundan çocuğunki de bozuldu ve uyumaya gittiler.
Sabah kahvaltısında ise Rose dün gece Sooyoung'ın ona anlattıklarını söyledi herkese. Jungkook'un suratı düşmüştü tabii ama tek üzülen o değildi. Rose'yle en alakasız kişi olan Yeonjun bile üzülmüştü.
Jisoo ise kıza onlara bir yük olmadığını ve kendini nasıl rahat hissedecekse öyle yapmasını, her daim bu evin onun da evi olduğunu söylemişti. Rose o kıza gerçekten minnettardı. Bu kadar işi varken bir de Rose ile uğraşıyordu.
Jungkook sabahtan beri somurtuyordu. Rose eşyalarını toplamaya başladığında kızın yatağına oturmuş iki saniyede bir "Gitmek zorunda mısın? Neden kalmıyorsun?" gibi sorular soruyordu.
Rose ona teker teker her şeyi açıklamıştı. Burada gerçekten ona çok iyi davrandıklarını ve evi gibi hissettirdiklerini ama Rose'nin kendini yine de fazlalık olarak görmekten alıkoyamadığını anlattı.
"Hem seni ya da sizi tamamen terketmiyorum Jungkook." dedi kız merdivenlerden inerken. Yanındaki çocuk valizini indirirken "Aynı şey değil." diyip duruyordu.
Sonunda alt kata indiklerinde her şey her sabah olduğu gibiydi. Baekhyun koltuğa oturmuş bıkkın yüz ifadesiyle televizyon izliyor, Ryujin ve Yeonjun bir kutu oyunu oynuyor, Taehyung ise yanındaki Jennie'yi öpüyordu.
Taehyung yanındaki Jennie'yi mi öpüyordu?
Rose kalkık kaşlarıyla ikiliye bakarken "Şu an Taehyung'ın rüyasının içinde mi sıkıştık?" diye sordu ciddi bir sesle. Koltuğa yayılmış ikili kıkırdadığında "Hayır," dedi Jennie "Artık biz sevgiliyiz.".
Jungkook da aynı Rose kadar şaşkın görünüyordu. "Vay be," dedi sonra dudaklarını büzerek sahte bir hayranlıkla "Çok şaşkınım.".
Jennie güldü. Taehyung onu belinden sarmış, kendine doğru çekmişti. Rose şaşkınca olanları izlerken biraz da mutluydu açıkçası. Her ne kadar Taehyung bu ailedeki en az sevdiği kişi olsa da onun mutlu olmasına sevinmişti.
"Bak sana partiye gidelim dedim," dedi Jungkook sitemle "Ne zaman bir yere gitmesek heyecanlı şeyler oluyor.".
Jungkook söylenirken Taehyung "Bu da bir şey mi?" diye söylendi "Dün öyle bir şey oldu ki Rose yerine sen hamile kalmış olsan daha az şaşırırdın.".
Rose'nin kaşları havaya kalkarken hafifçe kıkırdadı. Jungkook "Ne oldu?" diye sordu hevesle. Taehyung'ın suratına bir sırıtma yerleşmiş, omuz silkmişti. Bunun üzerine Baekhyun "Merak et diye yapıyor işte." dedi bıkkın bir nefes vererek. "Rose gidiyor musun?".
Rose kafasını salladı. Aslında halası iki gün sonra gelecekti ama o ve Sooyoung halası gelmeden önce evi düzenleyip bir jest yapmak istiyordu. "Evet," dedi kız yüzüne bir gülümseme yerleştirirken. Aptal hormonlar yüzünden ağlayacak gibi hissediyordu şimdi. Çok büyük bir ayrılık yaşıyormuş gibi hissediyordu bu yüzden gözyaşlarını durdurmasını umut ederek dudaklarını birbirine bastırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
out of order || rosekook. ✔️
FanfictionRoseanne Park Chaeyoung on altı yaşında hamile, evsiz ve beş parasızdı.