bu bölümü her jeon kardeşinin bakış açısından yazdım bu yüzden rosekook biraz az var bu bölümde
ayrıca biraz karışık mı oldu diye emin olamadım ama bence olmadı yani umarım siz de öyle düşünürsünüz
yorumlarınız beni çok mutlu ediyor bu yüzden eğer yaparsanız sevinirim her zamanki gibi
iyi okumalarrr
Jisoo pazar gecesi eve gitmeden önce çalıştığı pubta kızlarla birlikte birkaç shot atıyordu.
Evde Jungkook'un on yedinci yaş günü düzenleniyordu ve bunun büyük bir karmaşaya neden olacağını biliyordu. Eve gitmeden önce birkaç shot atsa o ortama daha iyi uyum sağlardı.
Dördüncü tekilasını kafaya dikerken biri ona seslendi. "Jisoo?". Sesin sahibi tanıyordu. Sadece neden sürekli karşılaşıp durduklarını anlamıyordu.
Kim Seokjin şaşkınca kıza bakarken Jisoo hafifçe gülümsedi. Seokjin dehşete düşmüş gibi duruyordu "Sen hamile değil misin neden alkol alıyorsun?".
Jisoo söylediği ve gereksizce devam ettirdiği bu yalan yüzünden derin bir nefes verdi. "Hayır Seokjin," dedi direkt çocuğa "Hamile falan değilim. Yalan söyledim.".
Çocuk bunu garipsedi. Kaşları hafifçe havalandığında "Neden ki?" diye sordu. Jisoo ve Seokjin lisedeyken herkesin özendikleri bir çift olsalar da birbirlerine hiç uygun olmayan iki hayata sahiplerdi. Jisoo bunu biraz zor yolla öğrense de öğrenmişti işte.
Çocuğu kendisinden uzak tutmak istiyordu çünkü çabuk kapılıp gidiyordu. Tekrardan onun yüzünden aşk acısı çekmek istemezdi. Okumak için yurtdışına çıktığında aylarca ağlamıştı.
"Boşversene Seokjin." dedi "Sonra konuşuruz.".
Ceketini alırken hiçbir şey anlamayan arkadaşlarına "Görüşürüz." diyerek pubın çıkışına doğru ilerledi. Seokjin de peşinden geliyordu.
"Jisoo!" diye seslenen çocuğu duymamazlıktan gelip yürümeye devam etti. En azından evi buraya yakındı bu yüzden çok yürümeyecekti.
"Ne var Seokjin?" diye terslendiğinde çocuk kızı elinden tutup durdurdu. "Neden benden kaçıyorsun?".
Jisoo şaşkınca çocuğa baktı "Eski sevgilim olduğun için olabilir mi?" diye sordu ona. Seokjin'i görmek eskiden bir sürü hayalleri olan Jisoo'nun ne kadar kötü bir hale geldiğini hatırlatıyordu kendisine. Rezil haldeydi.
"İyi ayrıldığımızı sanıyordum." dedi Seokjin bu sefer. Neden kızla konuşmak için bu kadar ısrar ediyordu anlayamıyordu Jisoo. "Sonra," dedi çocuğu geçiştirmek için "Sonra konuşuruz. Kardeşimin doğum günününe yetişmem gerekiyor.".
Onu arkasında bıraktı. Koşar adımlarla sokak boyunca yürüyüp sağa döndüğünde kendi yaşadığı apartmanı görmüştü.
İçeriye girdiğinde partinin çoktan alevlendiği belliydi. Kim bilir burayı nasıl toplayacaklardı. Bu Jisoo'nun sorunu değildi çünkü onlara ertesi gün her şeyi kendilerinin halletmesi şartıyla izin vermişti.
Ryujin ablasını gördüğü gibi "Jisoo geldi!" diye şakıdı "Pastayı getirebiliriz.".
Jisoo kalabalığın içinde yürürken Ryujin dolaba doğru ilerliyordu. Ne kadar yüksek bir müzikti bu, aşağıya inse bile uyuyamazdı muhtemelen. Masanın üstünde muhtemelen sahipli olan açılmadık bir birayı alırken ışıkların kapanmasını seyretti. Pasta gelirken herkes bir ağızdan doğum günü şarkısını söylüyor, merdivenlerin orada dikilen Jungkook'a bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
out of order || rosekook. ✔️
FanfictionRoseanne Park Chaeyoung on altı yaşında hamile, evsiz ve beş parasızdı.