merhaba yorum yaparsanız sevinirim tşk.
Roseanne doktor randevusundan bir sonraki gün mide bulantısıyla uyandığı bir sabah geçirmişti. Yakın çevresinde hamileliğine şahit olduğu biri yoktu bu yüzden hamile bir kadın ne yapar bilgisi izlediği filmlerle sınırlıydı ve bu onun işini hiç kolaylaştırmıyordu.
Bütün gece Ryujin'in mavi çarşaflı yatağının üzerinde fasulyesinin fotoğraflarına baktığından uyuyamamış, uykusuzluk bir de mide bulantısıyla desteklenince günü fazlasıyla kötü geçmişti.
Okulda pek bir şey olmamıştı. Chanyeol maçı olduğundan okula gelmemiş, Rose de fasulyenin fotoğraflarını Jimin'e göstermişti.
Fasulyenin akıbetini düşünmeyi ertelerken tipik bir on altı yaşındaki genç sorunuyla yüzleşip ödevini yapmaya çalışıyordu. Eve geldiğinde etrafta kimse yoktu. Taehyung ve Baekhyun'un dışarı çıktığını, Jungkook'un da antrenmanlara kaldığını biliyordu ama diğerlerinin nerede olduğuna dair hiçbir fikri yoktu. Tezgahı dağınık bulduğunda ve kimsenin olmadığını farkettiğinde bunu fırsat bilmiş, kendini hiçbir şey yapmaması onu çok ama çok kötü hissettirip durduğundan etrafı toparlamıştı.
Ryujin'in odasında bir masa vardı ama Rose oraya el koymuş gibi görünmemek istediğinden kitaplarıyla aşağıya inmişti. Geometri ve Fizik ödevleriyle kafayı yerken silip durduğundan yırtılma evresine gelmiş kağıda baktı.
"Naber çıtır anne?". Ryujin okul çantasını kapıdan girdiği gibi yere atarken bunu Rose'ye söylemiş olmalıydı. Rose ona ve arkasından gelen mavi saçlı çocuğa baktı. "İyi," dedi masadaki sandalyelerden birini çekip oturan Ryujin'e "Sen?".
Ryujin omuz silkti. "Hadi biraz birbirimizi tanıyalım, odamda bir yabancının kalıyor olması içimi rahat ettirmiyor.".
Kız Rose'ye öyle dik bakıyordu ki Roseanne rahatsızca yerinde kıpırdandı. "Ben özür dilerim, yani şey...".
Ryujin pembe saçlarını düzeltip, hafifçe Roseanne'in koluna vurdu "Saçmalama şaka yapıyorum. Aşağısı mükemmel, Chaerin bana Jisoo'dan daha iyi davranıyor. Hiçbir şeye dokunmuyorum, burada olsam bin tane işle uğraşırdım.".
Ryujin şaka mı yapıyordu Roseanne anlayamıyordu çünkü kızın yüz ifadesi fazla sabit ve sert duruyordu. Yeonjun kendine yaptığı kahvesiyle masaya otururken Rose'nin gerginliğini sezmiş olacak ki konuştu "Rahat ol Ryujin'in yüz ifadesi hep böyle. Gülmek ağzını ağrıtıyormuş.".
Ryujin samimiyetsiz bir gülümsemeyle Yeonjun'a baktığında Yeonjun güldü. Ryujin mahkumu sorgulayan bir "Eee annecik, kaç yaşındasın?".
Roseanne onu geren bu kıza bakarken "On altı." dedi "Peki ya sen?".
Ryujin Yeonjun'un içtiği kahveye uzandığında "On beş." dedi "Seni hiç görmedim, bizim okula mı gidiyorsun?".
Yeonjun kahvesini almaya çalışırken Ryujin onu elleriyle engelliyordu. Roseanne kızın hangi okula gittiğini bilmese de abileriyle aynı okula gidiyor olduğu hakkında bir teori yürütüp kafasını olumlu anlamda salladı. Yeonjun kendine başka bir kahve yapmaya kalkarken "Sen de kahve ister misin Roseanne?" diye sordu.
Roseanne kafasını iki yana salladığında "Hayır teşekür ederim." diye yanıtladı mavi saçlı çocuğu. Saç rengi baya yakışmıştı.
"Sen kaç yaşındasın Yeonjun?".
Yeonjun mavi kupasını masaya koyarken hafifçe gerindi "On beş.".
Roseanne hafifçe havalanan kaşlarıyla bir Ryujin'e, bir de Yeonjun'a baktı. İkisi hiç benzemiyordu ama aynı yaştaydılar herhalde ailede iki çift ikiz vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
out of order || rosekook. ✔️
FanfictionRoseanne Park Chaeyoung on altı yaşında hamile, evsiz ve beş parasızdı.