yorum yaparsanız sevinirim tşk
Roseanne okul maçı bittikten sonra çıkışta Jungook'u bekliyordu. Okuldaki herkes neredeyse dağılmıştı. Takımdakiler de çıkmış, galibiyet heyecanı hakkında konuşuyorlardı. Jungkook nerede kalmıştı anlam veremiyordu çünkü resmen tüm okul gitmiş, sadece Jungkook gelmemişti.
Soğuk hava yüzünden elindeki kırmızı eldivenler bile onu ısıtmaya yetmemişti. Cebine koyduğu elleri hala daha üşürken sonunda içeriden çıkan o çocuğu gördü.
Rose Jungook'un onu neden bu kadar beklettiğini o an anladı.
Kabarık saçlarını bile düzleştirmekle uğraşmıştı Jungkook. Üstünde sıkı baldırlarını ortaya çıkaran bir kot, kotun kenarında ufak bir zincir vardı. Her zaman giydiği kapüşonsuz siyah sweatlerinden birini giymişti ve üstünde asker yeşili bomber ceket vardı. Vay be diye geçirdi Rose çocuğa bakakalmışken. Sırtına attığı spor çantasıyla Rose'nin yanına doğru yürüyordu. Cidden yakışıklı.
Jungkook birkaç büyük adımda Rose'nin yanına geldiğinde Rose onun kulağındaki halka küpelere baktı. "Çok üşüdün mü?" dedi Jungkook donmuş kıza bakarken. Rose kafasını olumlu anlamda sallarken Jungkook Rose'nin iki yakasından sarkmakta olan mavi atkıyı çekti ve kıza iyice sardı. "Burnun kıpkırmızı olmuş.".
Rose tekrardan kafasını salladı "Birinin süslenmesini bekledim.". Rose bunu irrite edici bir şekilde söylememişti. Jungkook hafifçe güldüğünde "Bir randevum vardı da, kusura bakma." diye yanıtladı Rose'yi.
Takımda olduklarını bildiği birkaç çocuk Jungkook'a "Kutlamak için bir şeyler içeceğiz, gelecek misin?" diye seslendiğinde Jungkook kafasını iki yana salladı. "Siz gidin, yarın görüşürüz.".
Takım arkadaşları Jungkook'u onayladığında Rose burnunu şala saklamış, çocuğa bakıyordu. "Nereye gideceğiz?".
Jungkook bu soruyla durdu. Rose onun bir şey düşünmediğini anlamıştı. "Gel buluruz bir şeyler." diyerek kolunu Rose'nin omzuna attı. Rose Jungoook'un koluna baktığında çocuk bir anlığına panikledi "Üşüyorsun diye yaptım.".
Rose hafifçe kıkırdadı. Jeon Jungkook'la ilk partner olduğunda bu kadar şapşal biri olacağını asla düşünmemişti. Dışarıdan aşırı sert biri gibi duruyordu ama küçük bebekten farkı yoktu.
xxx
Bir saat aptal gibi dolaştıktan sonra Rose ve Jungkook yemek yemeye karar vermişti. Jungkook zaten artık kartlarını açık oynuyor, dümdüz Rose'ye asılıyordu. Garsonun menüyü getirmesini beklerken "Eğer istiyorsan organik boyayla dördüncü ayda saçını boyayabilirmişsin." dedi Jungook birden.
Rose gerçekten saçlarıyla kafayı yiyecekti. Sürekli onların ne kadar çirkin olduğundan hayıflanıp duruyordu ama neden Jungkook ona bunu söyleme gereği duymuştu ki? Çirkin mi gözüküyordu, saçlarının iğrenç olduğunu mu söylüyordu?
Niye bu kadar alınmıştı bilmiyordu. Belki de hamilelik hormonları yüzündendi ama Jungook'a bir tane yumruk atası gelmişti. "Neden?" diye sordu sinirle "Çirkin mi gözüküyorum?".
Jungkook'un ani bir panikle kaşları havaya kalkarken kafasını iki yana salladı. "Ben onu demek istemedim Roseanne," dedi kıza bakarken "Sadece sürekli bundan şikayet ediyorsun ya, öneride bulunmuştum.".
Rose'nin bu sefer kaşları havaya kalktı "Hep şikayet mi ediyorum?" dedi sinirle "Sen hep şikayet ettiğimi mi söylüyorsun?".
"B-ben," Jungkook tam kendini batıracak bir şey daha söyleyecekti ki menüleri getiren garson imdadına yetişti. Rose kendine baktığı gibi çıtır tavuk söylerken Jungkook'un gözlerinin alkollü içecekler sayfasında gezdiğini görünce duraksadı. "İstiyorsan içebilirsin." dedi karşısındaki çocuğa "Ben içmek istemiyorum zaten. Canım çekmez.".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
out of order || rosekook. ✔️
FanfictionRoseanne Park Chaeyoung on altı yaşında hamile, evsiz ve beş parasızdı.