Neredeyse 2 ay önceRoseanne iyi bir öğrenci olmasına rağmen Jeon Jungkook'la aynı odada ders çalışmayı beceremiyordu. Gerçekten bir buçuk saattir yaptığı tek şey yanında -çok çok yakınında- oturan Jungkook'u izlemekti.
Düşünürken girdiği ciddi yüz ifadesi, gülerken kısılan gözleri ya da bir soruyu yapamadığı an hafifçe ısırdığı alt dudağı genç kızın tüm dikkatini dağıtıyordu. Sanki Jeon Jungkook onun şimdiye kadar gördüğü en yakışıklı erkekti. Gerçekten geniş omuzları, dağınık saçları, kaslı vücudu ve güzel gülüşü Roseanne'in aradığı tüm özelliklerin bir yerde toplanmış hali gibiydi.
Jungkook soruyu yapamamıştı. Elindeki beyaz kurşun kalemi döndürüp dururken Roseanne sadece onun bu ciddi ifadesinin ne kadar tatlı olduğunu düşünüyordu.
Jungkook "Yapamıyorum." diyerek kalemi bıraktığında Roseanne çocuğun ani hareketi karşısında çarpılmış gibi hissetti. Jungkook onun irkilmesine karşı hafifçe kıkırdadı. Bal gibi Roseanne'in onu izlediğinin farkındaydı.
Roseanne Jungkook'la arasında ne olduğunu bilmiyordu. Bu sene laboratuvar eşi olduktan sonra ikisi yakınlaşmış, iyi anlaşmaya başlamışlardı. Bir flört halinde oldukları kesindi ve bazen okuldan sonra baş başa bir şeyler içmeye giderlerdi. Roseanne ne olduklarını tam da bu yüzden bilmiyordu, keşke insanlar hala çıkma teklifi ediyor olsaydı da Roseanne bunu sorabilseydi.
Roseanne Jungkook'un bıraktığı kalemi eline alırken soruya baktı. "Renk körlüğü X kromozomu üzerinden taşınır," diye anlatmaya başladı. Soruyu anlatıyordu ama Jungkook'un dikkati soruda değildi. Roseanne bunu hemen farketmişti. Karşısındaki çocuk aynı biraz önce Rose'nin ona baktığı gibi dikkatle genç kıza bakıyordu.
Roseanne elindeki kalemi bıraktı. Jeon Jungkook'la tek başına bir evde ödev yapıyor olma fikri, ona en başından beri çok farklı düşünceler getiriyordu. Gözlerini karşısındaki çocuğun gözlerine sabitlemeye çalışsa da yavaşça dudaklarına kaydı ve aralarında cinsel gerilimin zirvede olduğu üç saniye yaşandı. Birbirinden fazlasıyla hoşlanan on altı yaşındaki iki ergenin yapacağı şeyi yaptı Roseanne, hiç düşünmeden öne doğru eğilip Jungkook'la dudaklarını birleştirdi.
Jungkook sanki bunun olmasını bekliyormuş gibi Roseanne'e karşılık verdiğinde ikisi de aylardır bu anı bekliyormuş gibiydi. Öpüşmelerinin alevlenmesi gerçekten çok hızlı gerçekleşti. Normalde onların yaşındaki iki kişinin ilk öpüşmeleri masum birkaç saniyeden ibaret olsa da Jungkook ve Roseanne'in dillerinin devreye girmesi neredeyse iki saniye sürmüştü.
Öpüşmelerini alevlendiren bir diğer şeyde Jungkook'un Roseanne'i ince belinden tutup kendine doğru çekmesiydi. Genç kız yavaşça yanındaki çocuğun kucağına oturduğunda ikisi de tamamen içgüdülerine göre hareket ediyor gibiydi. Roseanne kollarını Jungkook'un boynundan uzattı ve dudaklarını hiç ayırmadan onu öpmeye devam etti.
Artık ikisi de nefessiz kaldığında ayrılmak zorunda kalmışlardı. Roseanne karşısındaki çocuğun kıpkırmızı olan dudaklarına ve hızla inip kalkan göğsüne bakarken şu an iki yolu olduğunu biliyordu. Ya kucağından kalkacak, her şeyin burada kalmasını sağlayacaktı ya da daha da ileriye gidecekti.
Bir saniye bile düşünmedi. Dudaklarının bir sonraki durağı Jungkook'un beyaz tişörtünün açıkta bıraktığı boynu oldu. Minik öpücüklerle başladı. Bu sırada Jungkook'un onu tutan elleri yavaşça Roseanne'in üzerindeki pembe tişörtten içeriye kaymış, belini okşamaya başlamıştı. Roseanne'in öpücüklerinin yerini minik ısırıklar alırken Jungkook'un keyfinin yerinde olduğu her halinden anlaşılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
out of order || rosekook. ✔️
FanfictionRoseanne Park Chaeyoung on altı yaşında hamile, evsiz ve beş parasızdı.