yirmi altı: veda ama tam da değil (en azından umulan bu)

1.3K 136 16
                                    

Roseanne babasının alkol sorunları yaşadığı zamanlarda evde çıkan kaosları hatırlıyordu. İçer, içer ve içerdi. En sonunda ya Chanyeol ya da Jimin'in ya da annesinin dayak yemesiyle biten kötü bir hikaye yaşanırdı evde.

Sadece babasının birkaç yıldır kendini dine adamasını sayarsak Rose bu problemi yaşayacaklarını düşünmemişti. Evden tüm çocuklarını kaçırmış aptal bir adam olmasını bile göz ardı ediyordu. Annesine zarar vermemesi onun dileğiydi ve ne yazık ki dileği gerçekleşmemişti.

O gece saat üçe geliyorken kapılarının telaşla çalınması evdeki herkesi korkutmuştu. İlk uyanan Sooyoung, panik halinde "Ne oluyor?" diye sorduğunda aynı odada yattığı Roseanne'in de uyanmasını sağlamış, tüm ailenin kapıya doğru toplanmasına da öncü olmuştu.

Pijama içindeki dört genç şaşkınca birbirine bakarken "Ne oldu acaba?" diye sordu Sooyoung. Yeni dayak yemiş, savaş yaralarıyla öylece dikilen Chanyeol sinirli bir nefes vermiş "Eğer babamsa..." diye söze başlamıştı ki Jimin devamını getirmesine izin vermeden mantıklı olan çözümü yapmış, hızlı adımlarla ilerleyip kapıyı açmıştı.

İşte o an kapının ardındaki kişiyi görmek Rose'nin kanını durdururken annesinin hali kesinlikle içler acısıydı.

Orta yaşlarındaki kadının kısa koyu renk saçları birbirine karışmış, gözleri ağlamaktan olsa gerek kızarmış ve şişmişti. Perişan duruyordu. Üstündeki pijama takımına bakılırsa, sanki zar zor kendini evden atmış gibiydi ve en kötüsü yüzünde birinin ona vurduğunu belli eden kızarıklıklardı.

Rose şaşkınca elmacık kemiğinde moraracağı belli olan bir kızarıklık olan annesine bakarken Jimin "A-anne," dedi telaşla "Ne oldu, sen iyi misin?".

Sooyoung kadının içeri girmesi için kenara çekilirken diğer üç çocuk annesine şaşkınlıkla bakıyordu. Kadının bu halini görmek Roseanne'e kötü çocukluk anılarını teker teker hatırlatırken kız derin bir nefes aldı.

Chanyeol elini yumruk haline getirmiş, dişlerini sıkıyordu. "Bunu o orospu çocuğu mu yaptı?" diye gürledi kalın sesiyle.

Babasına bunu demenin ne kadar kötü olduğunu annesi bu sefer söylemedi. Sadece içeriye geçti ve "Sakin ol Chanyeol." dedi oğluna. Kadının düşük omuzları ve bitkin yüzü ne kötü durumda olduğunu belli ediyordu ama Rose yumuşamadı.

Annesinin şiddete uğruyor olmasına elbette ki üzülüyordu. Yıkardır bunu haketmediğini düşünür, küçükken her gece ağlardı ama şu an kırgınlığı hüznünün önüne geçiyordu.

Roseanne neredeyse altı aydır annesini görmüyordu ve kadın onu aramamıştı bile. Belki de bu yüzden girişte kızıyla aylar sonra ilk kez karşılaşan kadın kendini tutamayıp hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı.

Rose ne yapacağını bilemedi.

Annesinin "Rosie," demesi ve ona sarılmaya yeltenmesi kızın birkaç adım gerilemesine neden oldu. Gözleri dolmuş olsa da yüzündeki sert ifadeyi korumasının annesinin gözlerindeki hüznü daha belirgin hale getirdiğini görebiliyordu.

"Ben özür dilerim." diyen kadına karşılık biraz daha geriledi. "Çok özür dilerim.".

Ne yapması ya da söylemesi gerektiğini bilemiyordu. On altı yaşındaydı, bir bebeği olacaktı ve annesine en çok ihtiyaç duyduğu dönemdeydi. Korkuyordu, kendi başınaydı ve annesine en çok ihtiyacı olduğu zamanda bir başına bırakılmıştı.

"Şu an bunu yapma." dedi Rose kafasını iki yana sallarken. Nefes darlığı geçiriyormuş gibi geliyordu ve kadın karşısında hüngür hüngür ağlarken kendini hiç hissetmediği kadar kötü hissetti. "Ben gidiyorum." dedi derin bir nefes verdiğinde. Keşke Jeonların evinden hiç ayrılmasaydım diye geçirdi içinden, "Odama gidiyorum.".

out of order || rosekook. ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin