Bölüm 12/ Güvendesin

336 33 11
                                    

#12

Esneyip binanın şifresini girdim ve açılan kapıdan içeriye sıvıştım, asansöre doğru yürüyüp düğmeye bastım fakat ekranda yansıyan yazı ile kaşlarım çatıldı. 'Servis dışı.'

"Lanet olsun.." ellerimi alnıma koyup bir süre ovuşturduktan sonra ne kadar şansız olduğuma küfür edip merdivenlere yöneldim. Şimdi kim altı kat merdiveni çıkacaktı ha?

'Sen knk..

Beni aydınlattığın için teşekkür ederim..

'Ne demek her zaman, görevimiz.

Kes sesini ukala.

Gece biri geçtiği için sessizce merdivenleri tırmanıyordum çünkü herhangi bir bozuk komşu ile uğraşmak istemiyordum. Beşinci kata geldiğimde merdivenin korkuluklarına yaslandım, birkaç basamak merdiveni çıkacak halim kalmamıştı.

Homurdandım ve başımı kaldırdım, o sırada göz radarıma takılan şey ile duraksadım. Clarke'ın kapısı... Uykusuzluktan belki dört görüyorumdur diye önümde ki birkaç basamak merdiveni tırmanıp kapıya doğru yaklaştım.
Hayır dört görmüyordum, Clarke'ın kapısı aralıktı.

Bir süre kapı ile bakıştıktan sonra ellerimi kapıya doğru koyup ittirsem de önünde ki bir şey bana engel oluyordu, kapıyı biraz daha zorladım bu sefer biraz açıldı fakat yine önünde ki şey bana engel oluyordu. "Yine başına ne bela aldın sen.." diye mırıldandım kendi kendime.

Ceketimin cebinde ki anahtarı avucumun içinde kavradım ve her anahtarın iki parmağımın arasında denk gelecek şekilde yerleştirdim, bu bir nevi -bıçak görevini her ne kadar görmese de- benim için siperlik görevini görecekti.

Uzaklaştığım kapıya tekrar yaklaştım ve bu sefer sert bir şekilde kapıyı açtım, bir şeyle karşılaşma korkusu beni gererken hızlıca holün ışığını açtım ve etrafa baktım. Bir şey olmadığını görünce ne zaman tuttuğumu anlamadığım nefesimi verdim.

Bakışlarım yere giderken, Clarke'ın boylu boyuna yere uzanmış olduğunu gördüğümde ağzımdan bir küfür çıktı. Şimdi bütün odalara bakma gereği duyuyordum, elimi havaya kaldırıp bütün evin odalarına bakmaya başladım. Salon, mutfak, banyo, balkon, yatak odası.. Evde birinin olmadığından emin olunca tekrar holde boylu boyuna yatan Clarke'ın yanına koştum.

"Clarke !" anahtarı portmantoya fırlatıp dizlerimin üzerine çökerken yanımızda açık olan dış kapıyı kapattım ve Clarke'ın yanağına hafifçe vurmaya başladım. "Clarke uyan.." yüzüne gelen sarı saçlarını geriye doğru attım ve bir süre yüzüne baktım. Öldü mü lan yoksa?

Aklıma gelen saçma salak düşünceleri es geçip iki parmağımı boynuna bastırdım ve gözlerimi kapattım, parmaklarımın ucunda atan nabzı ile derin bir nefes alıp verdim. "Saçmalama Lexa, ondan kurtulmak o kadar kolay mı?" ama gerçekten bir an nabzının atmama ihtimalini düşününce içimi korku sarmıştı.

Kuruyan dudaklarımı hızlıca yaladım ve bir kolumu Clarke'ın boynundan diğer kolumu da bacaklarının altından geçirip onu kucağıma aldım, odasına gelip yatağına doğru ilerledim ve onu yavaşça yatağa yatırdım. Başının altında ki yastığı düzeltip altındaki örtüyü üzerine örttüm, ne yapacağımı bilmiyordum.

Son bir ümit adının dudaklarımın arasından çıkmasına izin verdim, lakin hiçbir kıpırdanma olmamıştı. Arkamı dönüp pencereye doğru yürüdüm, bir süre gece karanlığında parlayan dolunayı izleyip tekrar ona doğru döndüm. Ya hiç uyanmazsa?

"Saçmalıyorsun.."

Su içmek için odadan çıktım ve mutfağa doğru yürüdüm, buzdolabından soğuk su alıp bir bardağa boşalttım ve yudumladım. Tek bir gün, tek bir günümün normal geçmesini diliyordum..

Bardakla beraber Clarke'ın yanına gitmek için geri döndüm, holde ayağıma takılan şey ile duraksayıp arkama baktım. Clarke'ın meşhur biber gazı ve top şekline getirilmiş bir kağıt, ikisini de elime aldım ve odaya doğru yürüdüm. Yatağın yanındaki komodinin üzerine elimde ki su dolu bardağı ve biber gazını koyup diğer elimde ki buruşturulmuş kağıdı açtım.

Bedelini ödeyeceksiniz, hepiniz..

Kaşlarımı çattım, o sırada yanımda ki mırıldanma ile hızlıca Clarke'a dönerken diğer yandan elimde ki kağıdı katlayıp arka cebime sıkıştırdım. "Hayır.." yüzünü buruşturdu, "Clarke kabus görüyorsun." elimi koluna koymamla beraber şiddetle irkildi ve korkuyla koluma yapıştı. Mavileri yeşillerimle buluştu ve bir süre beni süzdü, "Lexa..." diye fısıldadı. "Sorun yok, güvendesin."

Gökyüzümde Ki Sen |GxG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin