Bölüm 31/ Bitsin Bu Kabus

247 29 0
                                    

#31

Clarke :

2 gün sonra...

"Onu orada neden tutuyorlar?" diye sordum parmaklarımla oynarken, Bellamy başını belli belirsiz salladı. İki gün geçmişti, koskoca iki gün ve biz hala salak gibi boş boş bekliyorduk elimiz kolumuz bağlıymış gibi. Okula gitmeyince ailelere mesaj yollandığından mecbur okula da geliyorduk, lakin biz mi derslere giriyorduk dersler mi bize giriyordu, orası tartışılır.

"Bir şey yapmanın zamanı gelmedi mi sizce de?" dedi Monty sert bir şekilde, iki gün sonra ilk defa doğru düzgün bir tepki vermişti. "Monty haklı, nerede, nasıl, ne durumda bilmiyoruz." diye onayladı onu Octavia.

Ellerim ile alnımı ovuşturdum, geceleri korkudan ve endişem yüzünden uyuyamıyordum, yemek bile yiyemez olmuştum. Lexa'nın anneannesi Rose Teyze ondan haber alamadığı için beni arıyordu, bir iki bir şey söyleyip kapatıyordum, ne kadar inanırsa tabi..
Umarım çıkıp kapıya dayanmazdı, ona ne açıklardım ki ben?

Lexa'nın yokluğu tuhaftı, o olsaydı eminim ki bir yol üretmeye çalışırdı. Çünkü o olaylara panik yapmadan yaklaşan taraftı, güçlü taraf, bu yüzden onu almışlardı. Onu boşuna almadıklarına emindim, büyük ihtimal akıllarında bir plan var, ama ne?
Düşünmekten beynim patlayacakmış gibi hissediyordum, tek istediğim şey bu lanet olayların bitmesi ve küçük saçma salak hayatıma geri dönmem..

"Hey ?" Ivana'nın sesi ile bakışlarımı ona doğru kaldırdım, bu kızdan hiç mi hiç haz etmiyordum. "Sizlere kahve getirdim, oldukça yorgun gözüküyorsunuz." elinde ki tepsiyi masaya koyup kahve dolu karton bardaklardan her birini önümüze koyduktan sonra Raven'ın yanına oturdu. Olup biten şeyleri öğrenmek için gelmediyse ben de neyim ulan.

"Lexa hasta mı? Gelmiyor kaç gündür." ne dedim ulan ben, hım, ne dedim? "Birkaç günlüğüne şehir dışına çıktı tatlım, özledin sanırım, Lexa'nın derdine düştün de kaç gündür.." dedim samimiyetsiz gülüşümü yüzüme takarken. "Hayır, sadece merak ettim." eminim öyledir.
Gerzek.

Gözlerimi devirip arkama yaslandım, "Hey sen Clarke'a takılma, bugün pek havasında değil. ' kaşlarımı çatıp Octavia' ya baktım, Tanrım bunların hepsi bir şaka olarak mı toplanmışlardı?
"Her neyse.." ayağa kalktım ve nereye gidiyorsun sorularını es geçerek okula doğru yürüdüm. Sikeyim yoklamasını da okulunu da, gidiyorum, sıkıysa tutsunlar.

Sınıfa çıkıp masanın üzerinde ki eşyalarımı çantama tıktım ve tek kolunu omzuma takıp kapıya doğru yürümeye başladım, sınıfın kapısından çıkacakken Bellamy ile karşılaştığımda beni durdurdu, "Nereye ?"  "Eve gideceğim." 

"Clarke iki gündür derslerini çok boşladın, böyle yaparak bir yere varamazsın." gözlerimi devirdim, "Şu an gerçekten dersi düşünecek halde miyiz Bellamy?" sessiz kaldığında konuşmaya devam ettim. "Hiçbir şey olmamış gibi davranmanızdan yoruldum, sürekli bir şeyler düşüneceğim diyip bizi iki gündür geçiştiriyorsun ama artık yeter, Lexa nerede ona ne yaptılar bilmiyoruz bile! Şimdi beni rahat bırak." bir şey söylemesine izin vermeden orayı terk ettim.

Düşünmeye ihtiyacım vardı.

Okuldan tamamen uzaklaştıktan sonra kulaklıklarımı kulağıma taktım ve ellerimi cebime koyarak yürümeye başladım, bugün araba ile gelmemiştim otobüs durağı da şuan gittiğim yöne ters kalıyordu, evle okul arası uzun olsada yine de yürüdüm. Belki beynime oksijen giderdi.

Son günlerde iyice mallaşmıştım, Lexa'nın her gün bana bulaşmasına o kadar çok alışmışım ki onun yokluğu çok fark ediliyordu. Ona ne kadar sinir olsam da onun için korkmaya başlıyordum, aklıma gelen bütün kötü senaryolardan kaçmaya çalışsam da nafileydi.

Sanırım o şerefsiz ölmemişti, belki de bir şekilde kurtuldu ve bizden intikam almak için geri döndü. Ama o tetiği çeken kişi bendim, öcünü benden alması gerekiyordu.
Ya da belki gerçekten öldü, ama kim bizi nereden bulacaktı?
Düşünmekten kafam patlayacaktı.

Yarım saatlik yolu ne ara geldiğimi bile anlamamıştım, evimin anahtarını çıkarıp kapının kilidini açtıktan sonra içeriye girdim ve kapıyı kilitledim. Çantamı fırlatırcasına yere koyduktan sonra salona doğru yürürken bileğimdeki toka ile sarı saçlarımı gelişigüzel topladım.

Kendimi koltuğa attıktan sonda boş boş yere bakınmaya başladım, neyi beklediğimizi bile bilmiyordum, en kötüsü de buydu zaten. Başımı geriye doğru yasladım ve gözlerimi kapattım, "Tanrım.. Bitsin bu kabus, lütfen.."

Gökyüzümde Ki Sen |GxG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin