Bölüm 20/ Korkuyorum

289 28 10
                                    

#20

"Sayende bugünde azar işittik Lexa!" diye söylendi soyunma odasının kapısını kırarcasına açarken, gözlerimi devirip onun arkasından içeriye girdim ve kapıyı kapattım. "Hayır benim ne suçum var ki şimdi? Altı üstü hapşırdım kahve döküldü üzerine, anama bacıma küfür etmen mi gerekirdi ulu ortalık yerde?" mavilikleri açıp bana baktığında başımı belli belirsiz salladım.

Haksız mıyım yani?

"Geber, tamam mı?" dolaba doğru yürüyüp kilidini açtı, "Tamam Clarke." yanan ellerime baktım gerçekten fazlasıyla sızlıyordu, yanık kremi bulup sürmeliydim. "Ah harika! Yedek kıyafetim yok."  "Ben de var." diye mırıldanıp cebimde ki anahtarı ona doğru attım, havada yakalayıp dolabımı açtı ve yedek olarak koyduğum sweati aldı. Allah'tan benim üzerime kahve dökülmemişti..

"Arkanı dön." gözlerimi devirip arkama döndüm, sanki onda olan ben de yok, geri zekalı.

Tüm bunları neden yaptığım aklıma geldiğinde önüme döndüm, buraya geliş amacım farklıydı, kızın çenesinden ne yapacağımı da unutmuştum amk. Clarke çıplak sırtı ile arkası bana dönükken bir hışımla ona doğru gelip arka cebindeki telefonunu aldım, ona dokunmamla çığlığı odayı doldurmuştu. "Lan sus şimdi yanlış anlayacaklar!" diye bağırıp geri geri gittim.

Elimdeki telefonu görmesiyle arka cebini yokladı, mavilerini fal taşı gibi açıp elinde ki sweati oturma yerine attı ve üzerime doğru geldi. "Telefonumu ver Lexa!" üzgünüm Clarke, tabii ki vermeyecektim. Boşuna mı yaktım kendimi. "Ne boklar yediğine bakacağım sadece!" arkama sakladığım telefonu almaya çalıştığında yukarıya kaldırdım, "Senin buna hakkın yok! Ayrıca hiçbir bok yemiyorum, götünden uydurma." yarım ağız sırıttım, "Onu göreceğiz."

Zıplayıp telefonunu almaya çalıştığında bedeni bedenime çarptı ve sırtım dolaplarla buluştu, o üzerime üzerime doğru gelirken elimi çıplak karnına koyup biraz ittirdim. "Bana engel olamazsın." benden uzaklaştığında hızla arkamı dönüp telefonu kendime çektim ve şifresini girip -yemekhanede mesajlara bakmak için açtığında görmüştüm- mesajlara girdim.

"Lexa !" omuzlarıma vurmasına aldırmadan mesajlara bakmaya başladım, ve sonunda aradığımı bulmuştum, kayıtlı olmayan numaradan gelen mesaja tıklayıp okumaya başladım.

X:Her şey senin yüzünden Griffin.
X: Bunu herkes iyi biliyor, sen de..
X: Ama acı olan da ne biliyor musun? Sadece sen değil, herkes bedelini ödeyecek. Herkes!

Bir hışımla ona doğru döndüm, "Bunu söylemeyi düşünüyor muydun?!" diye bağırdığımda bir adım geriye çekildi. Sessiz kaldığında derin bir nefes alıp verdim ve tekrar telefona baktım, düşündüğüm şey başımıza gelmişti sanırım.

"Her şeye maydanoz olmasan, hayır, söylemeyi düşünmüyordum." elimde ki telefonunu alıp arka cebine yerleştirdi, bakışlarım hala giyinmediğinden sadece sütyenle durduğu yarı çıplak vücuduna takıldı. Kulaklarıma dolan tenefüs zili ile bakışlarımı gözlerine çıkardım,"Üzerini giyin, birazdan birileri gelebilir. " diye mırıldandım ve pencere doğru yürüdüm.

Gerçekten Clarke'ı anlamıyordum..

Dudaklarımı hızlı bir şekilde yalayıp ona doğru döndüğümde çoktan giyinmiş olduğunu gördüm, ellerimi belimden çekip ona doğru geldim. Bakışlarını yerden çekip gözlerime çıkardığında göz temasını kesmeden sweatshirtü biraz kaldırdım, karnında ki kırmızılığa baktıktan sonra kapattım. "Yanık kremi istememiz gerekiyor." başı ile onayladı.
Son kez ona bakıp soyunma odasından çıkarken peşimden geldi.

Revire indik, şansımıza kapı kilitli olmadığı için içeriye girebilmiştik. Normalde burada görevli olan hoca çıkmadan önce kapıyı kilitler anahtarı cebinde taşırdı. Dolapları aramaya başladım, kremlerin olduğu rafa gelip yanık kremini aradım ve kısa sürede buldum. Arkamda olan Clarke'a doğru yürüdüm kremin kapağını açarken, sweatini sıyırdım ve kremden biraz sıkıp kızarmış olan yere sürmeye başladım. "Sadece size bir şey olmasını istemiyorum.." diye mırıldandığında ona baktım, "Böyle bir boku kendi kendine halledemezsin Clarke." ellerimi bedeninden çektim ve kremden biraz ellerimin üzerine sıkıp kapağını kapattım.

"Bu işte tek bir kişinin yanması varken neden hepimiz yanalım ki?" güldüm, "Kıtsın galiba, o orospu çocuğunun derdi sadece sen değil, biz. Tamam?" gözlerini devirdi. "Hepsi benim yüzümden oldu.." başını eğdi, geçmişin yine onu alıp götürmesini istemiyordum.

"Ben ka-" parmaklarımı dudaklarının üzerine koyup onu susturdum, "Şşh.." "Lexa, onlara bir şey olmasınadan korkuyorum." sesi titredi. Şu an ne demem ya da ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu, kendime şaşırdığım hareketim ile ona sarıldım iyi hissetmesi için. Çenesini boynuma koyduğunda gözlerimi kapatıp fısıldadım, "Kimseye hiçbir şey olmayacak Clarke, söz veriyorum. Rahatla biraz, lütfen.." sırtını yavaşça ovuşturduğumda başını salladı.

Ne bok yiyeceğimiz hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Gökyüzümde Ki Sen |GxG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin